26 Haziran 2017 Pazartesi

KURAN -85- (13) RAD SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

RA'D = Gök gürültüsü
43 Ayet - /Varlığı ile Allah'ın kudret ve ulûhiyetine delâlet eden bir kâinat âyeti olarak gökgürültüsü/

----- Mekke döneminin sonlarına doğru, Müzzemmil suresinin ilk on dokuz ayetinin ardından vahyedilmiştir. Bazı rivayetlerde Medine döneminde vahyedildiği de ifade edilir. Ancak muhtevası, Mekke'de vahyedilmiş olduğunu bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. (bkz.Cabiri) -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

KUR'AN, DAHA ÖNCEKİ İLAHİ KİTAPLAR GİBİ ALLAH'IN VAHYİDİR

1-Elif lâm mîm râ! (Huruf-ı mukattaa) Ey Muhammed! Bu Kur'an, müşriklerin iddia ettikleri gibi senin uydurduğun bir söz değil (bkz.Kurtubi) daha önceki peygamberlere vahyettiğimiz kitaplar gibi (bkz.Taberi) Allah tarafından gelen vahiydir. Ne var ki Mekke müşrikleri bu gerçeği kabul etmemektedirler. (bkz.Taberi)

BÜTÜN KAİNAT TEVHİDİN DELİLİDİR

2-Ey bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Görmez misiniz ki Allah, Üzerinizde direksiz bir şekilde duran şu muazzam gök kubbeyi yaratmış, sonra arşa, yönetim merkezine geçip güneşi, ayı ve bütün kainatı mükemmel bir şekilde yaratıp sizin istifadenize sunmuştur. Bütün varlığın yegane hakimi O'dur. İşte Allah, şirk inancından dönüp tevhidi benimsemeniz için delilleri böyle açık açık ortaya koymaktadır. 
3-Yeryüzünü sizler için en uygun şekilde düzenlemiş, dağları, nehirleri ve çeşit çeşit meyve ve bitkilerle, geceyi, gündüzü birbiriyle örtüştürmüştür. Kuşkusuz aklını kullanan insanlar için bunlar çok önemli delillerdir.
Şu halde nasıl olur da bu yaratmada hiçbir etkisi olmayan birtakım varlıkları Allah'ın nezdinde şefaatçi kabul edip O'na şirk koşarsınız? Şunu bilin ki bir gün bu yaptığınızdan hesaba çekileceksiniz.  

4-Baksanıza yeryüzüne! orada birbirinden ne kadar da farklı bölgeler vardır. Aynı sudan beslenen toprakların kiminde üzüm bağları, kiminde tahıllar, kiminde kah aynı kökten kah farklı köklerden türeyen çeşit çeşit hurma ağaçları yetişir ve her bölgenin ürününün diğer bölgelerininkinden farklı güzellikleri bulunur. Bütün bunları gördükten sonra, bunları yaratan Allah'tan başka varlıkları nasıl ona ortak koşar, onlardan medet umarsınız! İşte bunlar, aklını kullanan kimseler için tevhidi gösteren delillerdir. 

HESAP GÜNÜ ve MÜŞRİKLERİN KÜSTAHLIKLARI

5-Ey Muhammed! Müşriklerin bütün bu delilleri gördükleri halde hala tevhidi reddetmelerine şaşırıyorsun değil mi? Ancak daha da şaşılacak olan şey; yer, gök ve bütün mahlukatın yaratıcısının Allah olduğunu kabul ettikleri halde (bkz.Razi) senin ahiretle ilgili uyarıların karşısında duyarsız kalmaları ve alaycı bir tavırla, "Toprağa karışıp çürüdükten sonra yeniden mi diriltileceğiz!" diyerek adeta Allah'ın diriltme gücünü inkar etmiş olmalardır (bkz.Alusi) İşte bu müşrikler, kıyamet günü tevhidi reddetmelerinin cezasını (bkz.Razi, Alusi) çekmek üzere boyunlarında demir halkalardan zincirlenmiş olarak cehenneme atılacak ve sonsuza kadar orada kalacaklardır. 

6-Üstelik onlar, elçimiz Muhammed'e iman edip tevhidi benimseyerek ilahi rahmete nail olma imkanları varken bunu reddetmekte, kendilerinden önce peygamberleri inkar ve inananlara eziyet ettikleri için nice kavmi helak ettiğimizi görmezden gelircesine elçimizin ilahi azap uyarısı ile alay etmekte, küstah bir şekilde, "Bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim!" demektedirler. Oysa Allah onlara derhal azap etmemekte rahmet etmekte, bütün inkarcılıklarına rağmen yine de onlara, elçimize inanıp ilahi rahmete kavuşmaları için fırsat vermektedir. Ancak şunu unutmasınlar ki eğer bu inkarcılıklarında ısrar ederlerse ahirette karşılaşacakları ilahi azap çok şiddetli olacaktır. 

MÜŞRİKLERİN MUCİZE İSTEKLERİNE CEVAP

7-Bu müşrikler senin peygamber olduğuna inanmamakta ve "Madem peygambersin, o halde bize mucize göster" demektedirler. Oysa sen sadece ilahi mesajı ileten ve insanları uyaran bir peygambersin. İnsanları hidayete erdirmek ise ancak Allah'ın yapacağı bir iştir. (bkz.Taberi

8-Elçimiz Muhammed'e böylesine alaycı bir tavırla karşılık veren müşrikler şunu iyi bilsinler ki Allah, onlara müstehak oldukları ve ısrarla istedikleri azabı ne zaman göndereceğini bilir, öyle ki O, ana rahminde bulunan çocuktan ve onun bütün özelliklerinden bile haberdardır. Her şey onun ilmi ve kudreti içerisinde belli ölçülere bağlanmıştır. 
9-Dünya ve ahirete dair görünür görünmez her şeyi bilir, büyüktür, yücedir.
10-Yapılan gizli açık her fiilden, söylenen her sözden haberdardır. Müşriklerin, kendilerini Allah'ın gözetlemesinden ve azabından muhafaza edeceklerini sandıkları güç ve kuvvetleri Allah'ın ilmi ve gücü karşısında işe yaramaz.  
11-Kişileri önünden ve arkasından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu ve yaptıklarını koruma altına alırlar. Bir toplum kendini bozmazsa Allah o toplumu bozmaz. Esasen Allah, hiçbir toplumu durduk yerde cezalandırmaz. Ancak birbirlerine zulmederek ve ilahi emre karşı çıkarak cezaya müstehak olanları helak eder. Böylelerini cezalandırmayı murat ettiğinde de, artık onların hiçbir kurtuluşu olamaz, hiçbir şey onları helak olmaktan koruyamaz.

KAİNATTAKİ İLAHİ HÜKÜMRANLIĞIN TEVHİDE DELALETİ

12-Ey Muhammed'in peygamberliğini ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğunu yalanlayan, Allah'tan başka varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşan müşrikler! Allah bütün kainatın yegane yaratıcısı ve hakimidir, kainatta bulunan her varlık O'na boyun eğmiştir, O'nun hükümranlığı altındadır. Meleklerden tutun da sizleri kah korkutan kah yağmur beklentisi sebebiyle sevince boğan şimşekler, yağmur yüklü bulutlar  
13-Gök gürültüleri, yıldırımlar ve daha nice varlık ve olaylar hep Allah'ın hükümranlığı altındadır, onu tespih etmekte, varlıkları ile sadece O'na kulluk etmektedirler. Bütün bunlar hep Allah'ın emri ve tasarrufu ile hareket eder. O yıldırımlar gönderir ve dilediğine isabet ettirir. Oysa sizler, sanki bu kudrete sahiplermiş gibi, O'ndan başka varlıkları şefaatçi kabul edip ortak koşuyorsunuz! Eğer elçimiz Muhammed'e iman edip şirkten vazgeçmezseniz, karşılaşacağınız ilahi ceza çok çetin olacaktır.

14-Gerçek kulluk sadece Allah'a yapılan kulluktur. Başka varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşanların yaptıkları dualar beyhudedir, çünkü o varlıkların şefaat yetkileri yoktur, dualara cevap veremezler, kendilerine dahi faydaları yoktur. Onlara bu şefaat yetkisini yakıştırıp dua edenler, tıpkı susamış bir kimsenin serap görüp ortada su yokken avuçlarını suya doğru uzatması gibi nafile uğraşmaktadırlar. Dolayısıyla müşriklerin kendilerini haklı ve doğru yolda görerek yaptıkları dua ve ibadetleri, ahirette kendilerini hayal kırıklığına uğratacaktır. 

15-Ey bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ın egemenliği altındadır, iradeleriyle veya iradeleri dışında, her halükarda Allah'a kulluk etmektedirler. Baksanıza, her bir şeyin gölgesi sabah akşam aynı düzende uzayıp kısalmakta, her şey Allah'ın belirlediği nizam içerisinde O'na kulluk etmektedir. Sizlerse bütün varlık alemi gibi sadece Allah'a kulluk etmek yerine, O'na ortak koşmaktasınız!  

16-Madem ki Allah'tan başka varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşuyorsunuz, o zaman söyleyin bakalım! Kimdir gökleri yaratan ve bunlara hakim olan? Elbette "Allah"tır değil mi? Peki bu gerçeği bildiğiniz halde, kendilerine dahi fayda sağlayamayacak olan varlıklardan nasıl olur da medet umar, Allah katında size yardımcı olacaklarına inanırsınız? Sanki onlar Allah gibi yaratma gücüne sahipler de, bu yüzden mi böyle düşünüyorsunuz? Hayır, yanılıyorsunuz! Her şeyin yaratıcısı Allah'tır, her şeyin üzerinde güç sahibi, kulluk edilmeye layık yegane kudret O'dur. Bu gerçeği kavrayıp elçimiz Muhammed'e iman eden ve ilahi emirlerin rehberliğinde yaşayan müminler gözleri gören ve aydınlık yolda yürüyen kimseler gibidirler, oysa bütün bu gerçeklere rağmen hala şirkte ısrar edenler, karanlıkta yol almaya çalışan körler gibi şaşkınlık içerisindedirler.  
17-Gerçek şu ki müşriklerin bu batıl inançlarının sağlam tevhit inancı karşısındaki durumu, tıpkı bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlarla dereleri dolduran sel sularının üzerine biriken köpüğün, yahut alet edevat veya süs eşyası yapmak için eritilen madenlerin (bkz.Taberi) üzerinde biriken tortunun hali gibidir. Suyun üzerindeki köpük de, eriyen madenin üzerindeki tortu da bir işe yaramaz, kısa bir süre sonra yok olur gider. Oysa insanlar için faydalı olan su ve maden kalıcıdır. İşte şirk de tıpkı bu köpük ve tortular gibi silinip temizlenecek, tevhit inancı sağlam bir şekilde yerleşecektir.   
18-Neticede Muhammed'in peygamberliğine iman edip bu ilahi çağrıya kulak verenler ahirette cennetle (bkz.Taberi) ödüllendirilecekler, bu çağrıyı reddeden ve elçimizi yalanlamakta ısrar edenler ise, kıyamet günü geldiğinde yeryüzünün bütün servetine, hatta bir o kadar da fazlasına sahip olsalar bile hepsini feda edip cehennem azabından kurtulmak isteyeceklerdir ama nafile! Dünyada yaptıkları her şeyden hesaba çekilecek ve çok çetin cehennem azabına maruz kalacaklardır. Ne feci bir azaptır cehennem azabı, bir bilseler!

19-Evet, onların sonu bu olacaktır, çünkü biz Muhammed'in peygamberliğine ve ona indirdiğimiz Kur'an'ın vahiy olduğuna inanan ve ilahi emirlere göre yaşayan müminlerle bu açık hakikati ısrarla ve inatla inkar eden müşrikleri bir tutacak değiliz! Artık aklını kullanan ders alır!

MÜMİNLERİN ÖDÜLÜ

20-Bunlar bütün ilahi emirlere riayet eder, Allah'a ve insanlara karşı görevlerinin bilincinde olurlar.
21-Nitekim aklıselim sahibi bu müminler tevhide (bkz.Mukatil) ve Allah'ın elçisine inanır, imanlarında sebat ederler. bütün baskılara rağmen sabreder ve peygamberle aralarındaki iman bağını asla koparmazlar. Bu hususta Allah'tan korkar, hesap gününde ilahi cezaya maruz kalmaktan endişe ederler.
22-Yine bunlar, rableri yüzüne baksın diye sabreden, ibadetlerini eksiksiz yapanlardır. Sahip oldukları rızkın tarafımızdan verildiğini bilir ve yoksullarla gizli veya açık paylaşırlar. Mekke müşriklerinin eziyetlerine (bkz.Mukatil) iman ve sebat ile karşılık verirler. İşte bunlar ahiret yurdunun kazançlı kimseleridir.
23-Kendileri gibi iman etmiş ve ilahi emirlere uygun yaşamış ataları, eşleri, evlatları ve nesilleri ile birlikte cennete girecekler, orada her kapıda melekler tarafından
24-"Dünyada gösterdiğiniz sabırdan dolayı şimdi bu cennet yurdu sizindir, selam olsun sizlere!" sözleri ile karşılanacaklardır.

25-Allah'ın elçisine inanmayan ve O'nun emirlerine uygun yaşamayan, Allah'a ve insanlara karşı görevlerini hiçe sayanlar ise Allah'ın rahmetinden mahrum olacak ve cehennem azabına maruz kalacaklardır.

26-Dünya hayatında sahip oldukları zenginlik ve güce güvenen müşrikler şunu iyi bilsinler ki (bkz.Zemahşeri) sahip oldukları bütün nimetleri belli bir düzen ve ölçü içerisinde takdir ederek veren Allah'tır ve bu dünya nimetleri gelip geçicidir, ahiret nimetinin yanında adı bile anılmaz. 

MUCİZE İSTEYEN MÜŞRİKLERE UYARI

27-Ey Muhammed! Senin peygamberliğine inanmayan ve "Gerçekten peygamber ise mucize göstermeli değil mi?" diyen müşriklere de ki: "Sizin gibi basireti bağlanmış, onca delile rağmen hala inkarda ısrar edenlere mucize gelse neye yarar?" (bkz.Zemahşeri, Razi
28-İlahi hidayete ancak bu tür delillerden ibret alıp şirkten vazgeçen ve elçimiz Muhammed'e iman edenler mazhar olurlar. Bunlar bizim ortaya koyduğumuz deliller üzerine düşünürler, vahyettiğimiz Kur'an'ı okurlar ve kalpleri tatmin olur. Zaten kalpler ancak ilahi mesaja kulak verince tatmin olabilir.
29-İşte bu şekilde iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayanlara müjdeler olsun, onların sonu cennettir.

30-Ey Muhammed! İşte biz, geçmişte gönderdiğimiz onca peygamber gibi seni de Mekke müşriklerini uyarman ve onları tevhide davet etmen ve sana vahyettiğimiz bu Kur'an'ı onlara iletmen için peygamber olarak görevlendirmiş bulunuyoruz. Çünkü Mekke müşrikleri, Allah'ın kendilerine bahşettiği onca nimete rağmen nankörlük etmekte (bkz.Zemahşeri) ve O'na ortak koşmaktadırlar. (bkz.Taberi) Sen onların bu nankörlüklerine aldırma ve tevhidi dosdoğru bir şekilde tebliğe devam et! O'ndan başka kulluk edilmeye layık kudret olmadığını, O'nun herkesi ahirette huzuruna çıkarıp hesaba çekeceğini ve sadece O'na güvendiğini, O'nun seni zafere ulaştıracağını haykır!

31-Aslında müşriklerin mucize istekleri bahaneden ibarettir, zira biz elçimiz Muhammed'e dağları yerinden oynatacak, yeri parçalayacak veya ölüleri diriltip konuşturacak bir Kur'an vahyetmiş olsaydık bile inanmazlardı. Peygamberden bu tür mucizeler isteyen müşrikler bilsinler ki mucize göstermek dahil her şey Allah'ın kudreti dahilindedir. Diğer taraftan Allah'ın niçin bir mucize gönderip müşriklerin bahanelerini ortadan kaldırmadığını düşünen müminler bilmezler mi ki (bkz.Taberi, Zemahşeri) Allah insanları zorla imana getirmeyi dileseydi bunu elbette yapabilirdi, fakat O, herkesin kendi seçimi ile iman etmesini dilemiştir. (bkz.Zemahşeri) Ancak şüpheniz olmasın ki peygamberi ve müminleri baskı altına alan ve onları yurtlarından çıkarmaya çalışan (bkz.Taberi) müşriklerin bu davranışları yüzünden başlarından sıkıntı eksik olmayacaktır. Hem dünyada müminler karşısında yenilgiye uğrayacak, hem de ahirette ilahi azaba maruz kalacaklardır. Bu Allah'ın vaadidir. Allah asla vaadinden dönmez.  

Hz.MUHAMMED'E SABIR TAVSİYESİ

32-Ey Muhammed! Onların senin peygamberliğine inanmamaları, sihirbaz ve mecnun gibi ifadelerle karalamaya çalışmaları seni yıldırmasın, sabırlı ol ve görevine devam et! (bkz.Taberi) Çünkü geçmişte gönderdiğimiz peygamberler de toplumları tarafında benzer tepkilerle karşılaşmış, alaya alınmışlardı. Ama kendilerine, iman edip bu baskılara son vermeleri için tanınan süre dolunca hepsi ilahi azaba maruz kaldılar. Eğer Mekke müşrikleri de bu süre içerisinde iman etmezlerse aynı şekilde helak edileceklerdir.  

33-Ey Allah'a ortak koşup onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul eden müşrikler! Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız? Her şeyi yaratan, her şeye rızık veren ve herkesin yapıp ettiklerini gören Allah ile O'na ortak koştuğunuz aciz ve zavallı varlıklar bir tutulur mu hiç? (bkz.Taberi) Sizleri yaratan, rızıklarınızı veren ve ahirette hesaba çekecek olan ben olduğum halde, yarattığım bazı varlıkları bana ortak koşuyorsunuz öyle mi! Onların ne gibi özellikleri vardır söyleyiniz! Yoksa Allah'ın yerde ve gökte, bilmediği bir ortağı var da siz mi bunu O'na öğretiyorsunuz? Hayır, bütün bu inançlarınız boş sözlerden ibarettir. 
Ey Muhammed! Müşriklerin ne kadar boş ve anlamsız inançları inatla savunduklarını görüyorsun işte! Çünkü onlar inançlarının doğruluğuna inanmakta, bu yüzden senin peygamberliğini inkar etmekte ve insanları senden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Allah'ın sapkınlıkları ile baş başa bıraktığı bu insanları sen ne yaparsan yap doğru yola getiremezsin (bkz.Zemahşeri) Bu sebeple, inkar etmelerine üzülme ve tebliğ görevine devam et!  
34-Neticede Allah sana zafer nasip edecek ve onlar hezimete uğrayacaktır. Ahirette karşılaşacakları ilahi azap ise çok daha şiddetli olacaktır. Üstelik medet umdukları varlıklar onları Allah'ın azabından kurtaramayacaktır.  

35-Muhammed'in peygamberliğine iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayan müminlere vaat edilen cennet ise, içerisinde ırmakların çağıldadığı, yemyeşil ağaçların gölgelerinde dinlenecekleri ve bitmez, tükenmez meyvelerinden istifade edecekleri bir huzur diyarıdır. İşte iman edenler böyle ödüllendirilirken elçimiz Muhammed'i inkar eden müşrikler cehenneme atılacaklardır.

36-Ey Muhammed! Doğrusu geçmişte kendilerine kitap vahyettiğimiz yahudi ve hristiyanlardan bazıları sana vahyedilen Kur'an'a iman edecek, fakat bazıları ise onun bazı bölümlerini beğenmeyerek iman etmeyecektir. Bu durumla karşılaştığın zaman kararlı bir şekilde tevhit mesajını haykır ve "Ben sadece Allah'a kulluk etmekle emrolundum, sadece O'na kulluk ederim" de!

"BEŞER PEYGAMBER OLUR MU?" İTİRAZINA CEVAP

37-Biz daha önceki toplumlara kendi içlerinden bir peygamber seçip gönderdiğimiz gibi şimdi de Mekkeliler içinden  seni seçmiş ve kendi dilleri olan Arapça ile onlara tevhit mesajını iletmiş bulunuyoruz. Şayet onların isteklerine meyleder, tebliğ görevini hakkıyla ifa etmezsen seni Allah'ın azabından kimse koruyamaz. Onların seni yadırgamalarına, "Sıradan bir insan hiç peygamber olur mu? Allah peygamber göndermek isteseydi melek gönderirdi" demelerine aldırma!
38-Unutma ki biz senden önce de birçok peygamber gönderdik. Onlar da senin gibi çoluk çocuk sahibi birer insandılar. Hiçbir peygamberin Allah'ın izni olmadan mucize göstermesi söz konusu olamaz. Peygamberler sadece kendilerine verdiğimiz tebliğ görevini yaparlar.
39-Senden mucize isteyen müşrikler şunu iyi bilsinler ki Allah onlara, şirkten tövbe edip inanmaları için belli bir süre tanımıştır. Bu süre içerisinde iman etmezlerse kendilerine gereken cezayı verecektir. (bkz.Taberi) Bütün bunlar Allah'ın sınırsız ilmi içinde gerçekleşir (bkz.Razi

40-Ey Muhammed! Sen onların alaycı bir şekilde, "Bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim" şeklindeki sözlerine aldırma ve görevine devam et! Biz onlara uyarısını yaptığımız ilahi cezanın bir kısmını sen hayatta iken gerçekleştirebiliriz veya senden sonra onları helak edebiliriz, sen her halükarda görevini sürdür. Unutma ki senin görevin sadece tebliğdir, hesaba çekmek ise sadece Allah'ın işidir.  

MÜŞRİKLERE UYARI

41-Diğer taraftan sana böylesine küstahça sözler söyleyen müşrikler, tevhit mesajının her geçen gün güçlendiğini ve çevrelerindeki çemberin gitgide daraldığını, zaferin müslümanların olacağına dair gelişmeleri görmezler mi? Ey elçimiz! Allah, İslam'ı mutlaka galip, küfrü de mağlup kılacaktır. Müşrikler, onun bu hükmünün önüne geçemeyeceklerdir. Sen sabır ve kararlılıkla tebliğ vazifene devam et! O müşrikler, dünyada hezimete uğrayacakları gibi, muhakkak gelecek olan hesap gününde de inceden inceye hesaba çekileceklerdir. (bkz.Taberi)

42-Kaldı ki onlardan önce nice toplumlar aynı tavrı takınmış, elçilerimize karşı çeşitli düşmanlıklar sergileyip tuzaklar kurmuşlardı. Fakat Allah tuzaklarını bozdu. Bu durum müşriklere önemli bir derstir. Allah herkesin bütün yapıp ettiklerini en ince ayrıntısına kadar bilir ve onlar hesap günü geldiğinde, kimin kazançlı çıkacağını göreceklerdir.  

43-Ey Muhammed! Mekkeli müşriklerin senin peygamber olduğunu kabul etmediklerini biliyoruz, ancak sen onların bu tavırları karşısında yılma! Onlara, "Benim gerçekten peygamber olup olmadığım konusunda, her şeyin bilgisine sahip olan Allah ve müminler şahittir" de. 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;