22 Haziran 2017 Perşembe

KURAN -74- (23) MÜMİNUN SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

MÜMİNUN = İnananlar
118 Ayet - /Tevhide ve Hz.Muhammed'in peygamberliğine iman edenlerin özellikleri/

----- Mekke döneminin son yıllarında, Enbiya suresinden sonra vahyedilmiştir. Adını ilk ayetinde geçen "mü'minûn" (inananlar) ifadesinden almıştır. Surenin başında, Hz.Muhammed'e iman edenlerin özellikleri anlatılır ve bu şekilde müşriklerden nelerin talep edildiği ifade edilir. İlerleyen bölümlerde bazı peygamberlerin hayatlarından aktarılan kesitlerde tarih boyunca müşriklerin peygamberlere hep aynı itirazları yönelttiklerine, onların beşer olmalarını yadırgadıklarına dikkat çekilir. Hesap gününü umursamayan müşriklerin o gün geldiğinde yaşayacakları son pişmanlığı çok canlı bir şekilde tasvir eden sahnelere yer verilir ve Hz.Muhammed'e sabır ve kararlılık tavsiyesi ile sona erer. -----

(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

TEVHİT İNANCINA ve Hz.MUHAMMED'İN PEYGAMBERLİĞİNE İMAN EDENLERİN ÖZELLİKLERİ 

1-Muhammed'in Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna iman eden ve şirk inancını terkedip sadece Allah'a kulluk edenler hem ahirette kurtuluşa erecekler (bkz.Taberi) hem de dünyada zafere ulaşacaklardır. (bkz.Zemahşeri

2-Allah onlara yardım edecek ve bu başarıyı nasip edecektir, çünkü onlar Allah'tan başkasına asla ibadet etmez, müşriklerin göstermelik ibadetleri gibi değil, sadece Allah'a yönelik ve huşu içerisinde namaz kılarlar.
3-Müşriklerin eziyetlerine, sataşmalarına sabırla tahammül eder, inançlarında sebat gösterirler.
4-Kendilerini her türlü kötülükten arındırmak için çaba sarfederler (bkz.Alusi
5-İffetlerini titizlikle korur
6-Kendilerine helal kılınmış olan eşleri ve cariyeleri dışında kimseyle ilişkiye girmez, zina etmezler
7-Bunların dışındaki kimselerle ilişkiye giren, yani zina eden kimseler ise Allah tarafından konulan sınırları aşan kimselerdir. (bkz.Taberi

8-Onlar emanetler ve üstlendikleri görevler konusunda titiz davranan kimselerdir. 
9-Daima Allah'a ibadet eder, namazlarını kılarlar.
10-İşte cennetten pay sahibi olacak olanlar onlardır.
11-Firdevs cennetlerine girmeye hak kazanacak ve orada sonsuza kadar kalacaklardır.

İNSANIN YARATILIŞININ ve EVRENDEKİ NİMETLERİN TEVHİDE DELALETİ 

Ey Allah'tan başka varlıklardan medet uman müşrikler! Nasıl olur da hiçbir şey yaratma kudretine sahip olmayan bu varlıklardan medet umarsınız? Bilmez misiniz ki sizleri de, içerisinde yaşadığınız evreni de en mükemmel şekilde yaratan ve dolayısıyla kulluk edilmeye layık olan yegane kudret Allah'tır. O Allah ki birçok aşamadan geçirerek insanı mükemmel bir şekilde yaratmıştır.
12-Allah insanı önce çamurdan oluşan bir özden yaratmış
13-Sonra ana rahminde bir damla iken 
14-Kan pıhtısından bir et parçasına, cenine, sonra da kemikleri olan bir bedene dönüştürmüş, derken o kemikleri et ile kaplayan bir vücut yapısı oluşturup ardından şu görmekte olduğunuz mükemmel insan bedenini vücuda getirmiştir. İşte bu mükemmel yaratılışın sahibi olan Allah, sizin medet umup ortak koştuğunuz varlıklarla hiç bir tutulur mu? 

15-Bu açık delillere rağmen hala şirkte ısrar ederseniz şunu bilin ki sizleri böylesine mükemmel bir şekilde yaratan Allah, en nihayetinde canınızı alacaktır. 
16-Evet, hepiniz ölecek ve kıyametten sonra yeniden diriltilip hesaba çekilmek üzere huzurumuza çıkarılacaksınız. İşte o gün, Allah'a şirk koşmuş olmanın hesabını vereceksiniz.

17-Üzerinizdeki yedi kat göğü yaratan biziz! (bkz.İbnü'l-Cevzi) Yarattıklarımızın her şeyinden de haberdarız.
18-Gökyüzünden belli bir düzen içerisinde ve belli bir ölçüde yağmurlarla su indirdik ve yerin içine yerleştirdik. Bilin ki dilediğimiz takdirde yağan yağmuru kesip sizi kuraklık ve kıtlık içinde bırakmaya da gücümüz yeter.  
19-Ve o sular sayesinde, sizlere rızık olan hurma bahçeleri, üzüm bağları ve daha birçok bitkinin yetişmesi, yediğiniz her türlü rızkın sağlanması size olan nimetimizdir. 
20-Sina dağında yetiştirip bereketli topraklara dağıttğımız ve sizler için hem yağ hem katık veren zeytin ağaçları da dahil  (bkz.İbn Abbas, Mücahid, Maverdi)

21-Hayvanlarda da sizler için ilahi kudreti ve tevhidi gösteren deliller vardır. Sütlerini içer, etlerini yer ve daha birçok yönden onlardan faydalanırsınız
22-Ayrıca yaratılışın mükemmel düzeni sayesinde hem bu hayvanları binek olarak kullanır, hem de su üzerinde yüzen gemilere binip yolculuk yaparsınız. Bütün bunları yaratıp istifadenize sunan Allah'a birtakım varlıklar ortak kılınır mı?

NUH PEYGAMBERİN TEVHİT MÜCADELESİNDEN MESAJLAR 

Ey Muhammed'in peygamberliğine inanmayan müşrikler! Şunu bilin ki sizden önce yaşamış birçok toplum da tıpkı sizin gibi, elçilere iman etmemiş ve sizin öne sürdüğünüz bahanelere sığınmıştı. Fakat hepsinin sonları helak oldu. İşte bunlardan biri Nuh kavmiydi.
23-Vaktiyle biz Nuh'u peygamber olarak seçmiş ve tevhit mesajını halkına iletmesi için görevlendirmiştik. O da onlara Allah'tan başka hiçbir şeye kulluk etmemelerini, O'nun emirlerine muhalefet etmekten çekinmelerini söylemişti.

24-Ne var ki Nuh kavminin inkarcıları da tıpkı sizler gibi davranmış ve şöyle demişlerdi: "Peygamber olduğunu iddia eden şu Nuh, bizler gibi bir insan! Onun peygamber olması mümkün değil. Belli ki peygamber olduğunu iddia ederek bizlere üstünlük sağlamak, mevki sahibi olmak istiyor. Zaten Allah bir peygamber göndermek isteseydi bu iş için melekleri görevlendirirdi. Doğrusu Nuh'un bu anlattıkları öteden beri duyulmuş şeyler değil. 
25-Cinlerden etkilenmiş olmalı! Bekleyelim bakalım ne olacak sonu?"

26-İşte sizin, elçimiz Muhammed'e söylediklerinize benzeyen bu sözler karşısında Nuh Allah'a dua etmiş ve "Rabbim! Halkım benim peygamber olduğuma bir türlü inanmıyor. Üstelik bana ve inananlara eziyet etmek istiyorlar. Sen onlara karşı bize yardım et!" demişti.

27-Biz de ona bir gemi inşa etmesini vahyetmiş ve onu hep gözetip koruyacağımızı söylemiştik. Vaat ettiğimiz ceza anı gelip tufan başlayınca Nuh'a, kendisine tabi olanlarla birlikte gemiye binmesini ve yanına her türlü hayvandan, nesillerinin devamı için, erkekli dişili birer çift almasını emrettik. Ancak ailesinden iman etmeyen ve haklarında ilahi azap kararı kesinleşmiş olan oğlu gemiye binemeyecekti. Ona, oğlunun affedilmesi için bize dua etmemesini de emrettik. Böylece gemiye binmeyenler tufanda boğulup gideceklerdi. 

28-Nuh'a, inananlarla birlikte gemiye bindiği zaman, "Her şeyi güzel yapmak Allah'a mahsustur; zalimler topluluğundan bizi kurtaran O'dur" diyerek kendilerini o zalimlerin hışmından kurtaran Allah'a şükretmesini 
29-Ve gemiden inince de, "Rabbim! Bundan sonraki yaşamımızı senin rızana uygun bir şekilde yaşamayı nasip et!" (bkz.Zemahşeri) diye dua etmesini vahyetmiştik. 

30-İşte bu anlatılanlar Mekkeli müşrikler için bir ders niteliğindedir. Nuh kavminin başına gelenlerden ders almalı ve elçimiz Muhammed'e iman etmelidirler.  

SALİH PEYGAMBER KISSASINDAN TEVHİT DERSİ

31-Nuh tufanının ardından nice milletler yarattık 
32-Ve onlara da tevhidi anlatan elçiler gönderdik. Bunlardan biri de Semud kavmi idi. (bkz.Taberi) Elçimiz Salih bu topluma, Allah'a ortak koşmamalarını, bazı varlıkları O'nun nezdinde şefaatçi kabul etmemelerini, bu hususta Allah'tan korkmalarını öğütledi. 
33-Ancak kendilerine lutfettiğimiz refahtan şımaran Semud kavminin ileri gelenleri Salih'in peygamberliğini inkar ettiler, hesap gününü umursamadılar ve "Şu peygamber olduğunu iddia eden kişiye bak! O da bizler gibi bir insan! Ona nasıl peygamber diye inanırsınız? Baksanıza, sizler gibi yiyip içiyor.
34-Eğer onun peygamberliğine inanırsanız haliniz harap olur.
35-Üstelik öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceğinizi söylüyor.
36-Hiç olur mu öyle şey?
37-Bu dünyada ne yaşadıysak odur. Hesap günü de neymiş?
38-Kendi kendine bir şeyler uyduran ve onları Allah'a isnat eden iftiracının biridir! Elbette ona inanacak değiliz" dediler. Bu sözlerle halkı, elçimiz Salih'ten uzaklaştırmaya, tevhitten alıkoymaya çalıştılar. (bkz.Mevdudi)   

39-İnkarcıların, siz Mekkeli müşriklerin tepkisi ile aynı olan bu cevapları karşısında Salih peygamber Allah'a dua edip O'ndan yardım istemişti. 
40-Allah da Salih'e ve ona inananlara zafer müjdelemiş ve "Zalimlerin pişman olmaları yakındır" diye vahyetmişti. 
41-Neticede bu müjde tahakkuk etmiş ve zalimler korkunç bir çığlıkla helak edilmişlerdi. Düne kadar kibirlerinden vazgeçmeyen o müşrikler, ilahi ceza gelince toz duman olmuş, yıkıma uğramışlardı. İşte bütün bunlar Mekkeli müşrikler için bir derstir, çünkü onlar da tıpkı bu anlatılan toplumlar gibi davranmakta, elçimiz Muhammed'e karşı aynı tavrı takınmaktadır. 

İLAHİ CEZANIN VAKTİ 

42-Elbette onların helak edilmesiyle her şey bitmedi. Peşlerinden başka toplumlar yaşadı
43-Ve her toplum, ilahi cezaya müstehak olduğundan helak edildi. Şimdi sizlerin elçimiz Muhammed'e küstahlık edip, "Haydi, şu sözünü ettiğin azabı bir an önce getir!" demenizin anlamı yoktur. Çünkü ilahi azabın ne zaman geleceği bellidir ve artık sizin iman etmenizden ümit kesildiğinde gelecek olan azabı ne erteleme şansınız vardır ne de şimdi bu küstahça tavırları sergileyerek onu öne alma şansınız!

44-Onların ardından da birçok toplum yaşadı ve elçilerimiz birbiri ardınca gelip tevhit mesajını anlatmaya devam ettiler. Ne var ki hangi topluma bir elçi gönderildiyse hemen onu inkar ettiler ve sizin tavırlarınıza benzer tavırlar gösterdiler. Buna karşılık biz de onları helak edip tarihe gömdük. Şimdi o inkarcı toplumlardan geriye kalan, sadece bu ibretlik hikayelerdir işte!

FİRAVUN ile MÜŞRİKLERİN BENZERLİĞİ 

45-Onların ardından da elçilerimiz Musa ve Harun'u, peygamber olduklarını kanıtlayan çeşitli delillerle ve ilahi vahiyle destekleyerek
46-Firavun ve erkanına gönderdik, çünkü Firavun ve çevresindekiler ülkede hükümranlığı ele geçirmiş ve insanlara zorbalık yapmaktaydılar. 

47-Bu elçiler Firavun ve erkanına tevhit mesajını anlatınca onlar da tıpkı kendilerinden öncekiler gibi davrandı ve "Biz bu memleketin hakimleriyiz. Peygamber olduğunu iddia eden şu kişilerin kavmi olan İsrailoğulları da bizim egemenliğimize boyun eğmiş kimselerdir. Buna rağmen bunlar, bizler gibi birer insan olmalarına bakmadan çıkmış Allah'ın peygamberleri olduklarını söylüyorlar" dediler. 
48-Böylece onları inkar ettiler ve inananlara çeşitli baskılar yaptılar. Neticede ilahi cezaya müstehak olup helak edildiler.

49-Sizleri tevhit yoluna yönlendirmek için elçimiz Muhammed'e Kur'an'ı vahyettiğimiz gibi İsrailoğulları'nı tevhit yoluna yönlendirmek için de Musa'ya Tevrat'ı vahyetmiştik. 

50-Meryem'i ve oğlu İsa'yı da insanlara tevhit yolunu gösteren kimseler olarak gönderdik ve onları iskana elverişli ve verimli bir bölgeye yerleştirdik. (bkz.İbnü'l-Cevzi)

ELÇİLERİN ARASINDAN ŞİRKE SAPANLAR 

51-Gönderdiğimiz bütün elçilere, insanlara, Allah'ın kendilerine bahşettiği birbirinden üstün nimetlerden helal yoldan faydalanmalarını 
52-Ve sadece Allah'a kulluk edip O'nun emirlerine uygun yaşamalarını, tevhitten asla sapmamalarını söylemelerini emretmiştik. 
53-Ne var ki insanlar elçilerimizin tebliğ ettiği tevhit yolundan sapıp çeşitli gruplara ayrıldılar, dinin emirlerini kendi aralarında fırkalara ayırarak böldüler, her grup kendi düşüncelerini doğru kabul eder oldu.

GEÇİCİ NİMETLERE ALDANIP NANKÖRLÜK EDENLERE UYARI 

54-Ey Muhammed! Artık müşriklerin sana inanmamalarına, uyarılarına kulak vermemelerine üzülme! Bırak şu geçici dünyada kendilerine tanınan süreyi bu gafletleri içerisinde geçirsinler.
55-Ama sanmasınlar ki bugün sahip oldukları nimetler, mal ve evlatlar sonsuza kadar ellerinde kalacak! Sanmasınlar ki hep böyle nimetler içerisinde yüzecekler!
56-Hayır, gerçek şu ki bir gün bu saltanatları sona erecek ve hesaba çekilecekler! Ama şu an bunun farkında değiller.

57- Oysa rablerinden ceza gelmesi ihtimaliyle içi titreyen
58-Rablerinin ayetlerine, elçimizin peygamberliğine ve ilahi mesajlara iman eden 
59-Allah'a şirk koşmayan
60-Rablerinin huzuruna dönüp, rableri karşısında hesaba çekilmenin mesuliyetini duyarak O'nun emirlerine uygun yaşayan ve sahip oldukları nimetleri yoksullarla paylaşıp
61-Allah'ın emirlerine uyma konusunda birbirleriyle yarışanlar elbette bu yaptıklarının ödülünü alacaklardır. 

62-Doğrusu bizim insanlardan istediğimiz şeyler onların yapamayacakları şeyler değildir. Biz onlardan Allah'tan başkasına kulluk etmemelerini ve emirlerimize uygun yaşamalarını istiyoruz ve bu konuda herkesin nasıl tavır takındığını, hangi amelleri işlediğini eksiksiz kaydediyoruz. Hesap günü geldiğinde herkes bu davranışlarına göre karşılık bulacak, kimse haksızlığa uğramayacaktır.

PEYGAMBERİ İNKARIN ve ŞİRKİN SONU 

63-Ne var ki müşrikler elçimiz Muhammed'e iman etmemekte ve bu anlattığımız hesap gerçeği karşısında duyarsızlık içinde yaşamaktadırlar. Kaldı ki onların nice kötü davranışları bulunmaktadır.
64-Ama unutmasınlar ki müreffeh bir hayat sürdürdükleri halde mesuliyetlerini yerine getirmeyerek şımaranları gün gelip huzurumuzda hesaba çektiğimizde pişmanlık içerisinde feryat edecek, kendilerini kurtarmaya çalışacaktır.
65-Fakat bu feryatları fayda vermeyecek ve kendilerine, "Hiç boşuna feryat etmeyin! Bugün bizden merhamet ve yardım göremezsiniz!
66-Çünkü vaktiyle elçimiz size ayetlerimizi anlattığında ona inanmamış
67-Kendinizi büyük görmüş, gece vakti Kabe'nin çevresine insanları toplayıp elçimize karşı kışkırtıp hezeyanlar savurmuştunuz" denilecektir. 

68-Ey müşrikler! Elçimiz Muhammed'in mesajına iman etmediğiniz takdirde işte sonunuz budur! Bu Kur'an'ı etraflıca düşünemiyor musunuz, yoksa size atalarınıza gelmeyen bir ilahi mesaj mı geldi?
69-Bunları size anlatan Muhammed'i de çocukluğundan beri gayet iyi tanıyorsunuz (bkz.İbnü'l-Cevzi) Buna rağmen bu tevhidi hiç düşünmeden reddetmeniz niçindir? Size anlatılan bu mesajı anlayamıyor musunuz? Hesap günü ile ilgili anlatılanlardan hiç ders almaz mısınız? 
70-Elçimiz Muhammed'in güvenilir bir insan olduğunu bildiğiniz halde niçin ona inanmıyor ve onun cinlerin etkisiyle konuşan şairlerden biri olduğunu söylüyorsunuz? Hayır, bu söylediğiniz kesinlikle doğru değildir! Aksine o size vahiyle konuşmakta, ilahi mesajı iletmektedir. Fakat çoğunuz hala inanmamaktasınız! Tevhit mesajı hoşunuza gitmediği için onu reddetmektesiniz.
71-Şunu bilin ki sırf sizin hoşunuza gitmiyor diye Allah tevhit mesajını değiştirecek ve şirki kabul edecek olsa, sizin gibi müşriklerin haksızlıkları neticesinde dünya yaşanmaz hale gelirdi. halbuki biz sizlere dünya ve ahirette huzur sağlayacak, şanınızı şerefinizi arttıracak bir mesaj lutfediyoruz ama siz hala ona karşı diretiyorsunuz.  
72-Sanki elçimiz bu anlattıkları karşılığında sizden bir menfaat mi talep ediyor da ondan yüz çeviriyorsunuz? Hayır, o sizden kesinlikle dünyevi bir karşılık beklememektedir, çünkü onun ödülü Allah tarafından çok daha mükemmel bir şekilde verilecektir. Allah'tan daha iyi nimet ve ödül veren mi var?  
73-Elçimiz Muhammed sizleri dosdoğru yol olan tevhide çağırmakta, ilahi mesajlara iman etmeye davet etmektedir. 
74-Ama hesap gününü umursamayan sizler bu dosdoğru yoldan ısrarla uzak durmaktasınız.

75-Buna rağmen yine de yaşadığınız zorluk ve karşı karşıya olduğunuz kıtlık durumunda, şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklara değil de Allah'a yalvarıyorsunuz. Ne var ki bu tutumunuz samimi değildir, çünkü biz merhamet edip içine düştüğünüz sıkıntıyı hafifletecek, yaşadığınız kıtlığı giderecek olsak tekrar nankörlüğünüze geri dönecek ve elçimize karşı tavrınızı sürdüreceksiniz. Ortak koştuğunuz varlıklara dua etmeye devam edeceksiniz.  
76-Kaldı ki daha önce de benzer zorluklarla imtihan etmiştik, fakat yine de tevhidi benimsememiştiniz.
77-Ancak günü geldiğinde ilahi azabı görecek ve dehşete düşmüş bir şekilde şaşkın şakın bakıp kalacaksınız 

KAİNATIN TEVHİDE DELALETİ 

78-Ey müşrikler! Nasıl olur da Allah'tan başka varlıklardan medet umar, onları Allah'a ortak koşarsınız? Bilmez misiniz ki sizleri yaratan, sizlere işitme, görme ve düşünme gücü veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?
79-Ve sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltan ve yayan da O'dur. O'nun huzurunda toplanacaksınız. 
80-Sizleri yaratan O olduğu gibi, ölümden sonra tekrar diriltecek olan da O'dur. Yarattığı şu muazzam kainat düzeni içerisinde dinlenmeniz için geceyi, çalışmanız için de gündüzü birbirinden farklı şekilde düzenleyen de O'dur. Bütün bunları yaratan sadece ve sadece Allah olduğu halde nasıl olur da bazı varlıkları O'nun nezdinde şefaatçi kabul edip O'na ortak koşarsınız? Bu yaptığınız nankörlük değil de nedir? Hiç aklınızı kullanmaz mısınız? 

81-Ne var ki sizler ilahi nimetlere şükredip sadece Allah'a kulluk etmek yerine, tıpkı sizden önceki inkarcılar gibi konuşuyor, elçimiz Muhammed'in ahiret ve hesap günü uyarılarını alaya alıyorsunuz!
82-Ona, "Kemiklerimiz toprağa karıştıktan sonra tekrar canlanacak öyle mi? Diriltilip hesaba çekileceğiz öyle mi? 
83-Bunlar daha önce atalarımıza da anlatılmış masallardır" diye karşılık veriyorsunuz. 

84-Ey Muhammed! Madem müşrikler inançlarının doğruluğunu iddia ediyorlar, o halde sor bakalım; Şu yeryüzü ve üzerindekiler kimin tarafından yaratılmıştır?
85-"Allah'ındır" diyecekler; De ki: "Öyleyse neden düşünüp ders almıyorsunuz?"
86-Yedi kat gökyüzünü ve arşı yaratan kimdir?
87-"Allah'tır" diyecekler; De ki: "Hiç Allah'tan korkmuyor musunuz?"
88-Her şeyin egemenliğini elinde bulunduran, her şeyi koruyup gözeten, fakat hiçbir yardıma ve korunmaya ihtiyaç duymayan mutlak kudret kimdir?  
89-"Allah'tır" diyecekler; De ki: "O halde hala neden aldanıyorsunuz?"
Medet umduğunuz varlıkların O'nun huzurunda size bir faydası yoktur. O halde nasıl olur da bütün bu gerçeklere rağmen hala O'na şirk koşar, O'ndan başka varlıklardan medet umarsınız? Bu, nefsinizin ve şeytanın aldatmasından başka bir şey değildir. (bkz.Zemahşeri

90-Üstelik bir de elçimiz Muhammed'i göndermek suretiyle sizlere tevhit hakikatini açıkça anlatıyoruz ama sizler hala onu ısrarla inkar ediyor, Allah hakkında yalan yanlış şeyler iddia ediyorsunuz. (bkz.Taberi)

91-Şu gerçeği iyice belleyin ki Allah asla çocuk edinmiş değildir. Melekler O'nun kızları değildir. Sizin iddia ettiğiniz o varlıkların da medet umulacak vasıfları yoktur. Düşünün bir kere! Eğer Allah'tan başka medet umulacak varlıklar mevcut olsaydı evrendeki bu muazzam düzen olur muydu? O zaman her bir kudret kendi yarattığına hükmeder ve hepsi birbirine karşı üstünlük sağlamaya çalışmaz mıydı? Şirk inancı bu kadar tutarsız iken nasıl olur da hala aklınızı kullanmazsınız?
92-Doğrusu Allah, görünen görünmeyen her şeyden haberdardır, koştuğunuz ortaklardan münezzehtir, kulluk edilmeye layık yegane kudrettir.

93-Ey elçimiz Muhammed! "Rabbim! Eğer onların tehdit edildiği helakı görecek olursam
94-Ne olur rabbim! Beni o zaman zalimlerle karıştırma" diye dua et.  Senin uyarılarınla alay eden müşriklere, uyarısı yapılan ilahi ceza geldiğinde kimsenin onların yerinde olmak istemeyeceğini, görecekleri cezanın çok şiddetli olacağını da haber ver. (bkz.Alusi)
95-Uyarısını yaptığımız o cezayı vermekten ve bunu sana da göstermekten aciz değiliz. 
96-Bu yüzden sen onların saldırı, alay ve eziyetlerine karşı sabır ve kararlılığını sürdür (bkz.Taberi) Onlara en güzel bir şekilde tevhit mesajını anlatmaya devam et! Sizlere karşı yaptıklarını ve Allah hakkındaki o yalan yanlış inançlarını çok iyi biliyoruz ve gerekli cezayı elbette vereceğiz (bkz.Zemahşeri)

MÜŞRİKLERİN AHİRETTEKİ PİŞMANLIKLARI 

97-"Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım
98-Bu kadar yakınımda bulunmalarından da sana sığınırım" diye dua et. Allah'a güven ve O'nun yardımını iste O'na sığın! Çünkü onların bu kibirli tavırları çok yakında sona erecektir. 
99-Ölüm gelip çattığında her biri yalvar yakar feryat edecek, "Rabbim, ne olur bana bir şans daha ver 
100-Beni dünya hayatına yeniden gönder, söz veriyorum ki bu sefer kesinlikle elçilerine inanacağım!" diye yakaracaktır. Heyhat ki bunlar sadece ağızdan çıkan sözler olarak kalacak, hiçbir geçerliliği olmayacaktır. Artık onları bekleyen, diriltilip hesaba çekilecekleri kıyamet gününe kadar uzun ve zorlu bir dönem vardır.

101-Vakti gelip sura üflendiğinde ve kıyamet koptuktan sonra bu müşrikler yeniden diriltilip huzurumuza çıkarılacaklardır. İşte o gün, dünyada sahip oldukları ve pek güvendikleri kabileleri, yandaşları kendilerine bir fayda vermeyecek, soy sop ve nesep bağlılığının hiçbir önemi kalmayacak, kimse kimseye yardım edemeyecektir. 
102-O gün peygamberlere iman etmiş ve Allah'ın emirlerine göre yaşamış kimselerin iyilikleri ağır basacak ve onlar kurtuluşa erecek, içerisinde ebedi olarak kalacakları cennete gireceklerdir. 
103-Buna karşılık dünyada elçilerimizi inkar edenlerin kötülükleri ağır basacak ve onlar da kendilerine yazık etmiş kimseler olarak içerisinde sonsuza kadar kalacakları cehenneme gireceklerdir. 
104-Orada ateş yüzlerini yalayacak ve köz olmuş etlerinin arasından sırıtan dişleriyle öyle kalakalacaklardır.

105-Onlara, "Size dünyada ilahi mesaj getiren ve bugünle ilgili uyarı yapan elçiler gelmişti de onları inkar etmiştiniz, öyle mi?" diye sorulduğunda 
106-"Rabbimiz affet bizi! Bedbahtlığımızın, sapkınlığımızın kurbanı olduk, çünkü tamamen doğru yoldan sapmıştık. 
107-Ne olur bizi şu cehennemden çıkar ve tekrar dünyaya gönder. Bize ikinci bir şans ver, bu sefer yine aynı şekilde davranırsak artık büsbütün zalimlerden olduğumuzu kabul edeceğiz" diye yalvaracaklardır.
108-Fakat Allah onlara şöyle cevap verecektir: "Demek onca yaptıklarınızdan sonra şimdi de dileniyorsunuz! Susun! Benimle konuşacak bir şeyiniz yok artık!
109-Dünyada iman eden ve "Rabbimiz! Bizleri bağışla ve merhamet et, sen merhametlilerin en yücesisin!"
110-Diye dua eden müminlerle alay ediyor, hatta sizlere uyarı olarak gönderdiğim ilahi mesajları alaya alıyordunuz. Bu davranışlarınız size, beni hatırlamayı bile unutturmuştu 
111-O alaya aldığınız müminleri, gösterdikleri sabrın ödülü olarak cennetle ödüllendirdim. Sizler ise bu cehennem azabına müstehak oldunuz. 

112-Bunları söyledikten sonra Allah onlara, "Dünyada ne kadar kaldınız?" diye soracak
113-Onlar ise, "Bir gün veya daha az gibiydi sanki. Bizim şu anda bunu düşünebilecek halimiz kalmadı. Bu hesabı yapabilecek olan, kaldığı yılları hatırlayabilecek olana sor!" diye cevap verecekler
114-Bunun üzerine Allah onlara, "Dünya hayatı geçici bir yaşamdı ama siz oradaki refahınızın hep süreceğini sanıp şımardınız. Keşke aklınızı kullansaydınız.
115-Amaçsız bir şekilde yaratıldığınızı ve yaptıklarınızın hesabının sorulmayacağını zannettiniz" diyecektir.

116-Ey müşrikler! Bütün bu anlatılanlardan ders alın ve şirk inancını bırakıp elçimiz Muhammed'in getirdiği tevhid mesajına iman edin. Şunu bilin ki bütün varlığı yaratan ve her şeyin gerçek hakimi olan Allah, sizin ortak koştuklarınızdan münezzehtir. Yüce arşın, mutlak hükümranlığın sahibidir. 
117-Her kim, tazim ve kulluğa layık olduğunu gösteren hiçbir delil bulunmadığı halde başka varlıkları şefaatçi kabul eder ve onları Allah'a ortak koşarsa bunun hesabını Allah huzurunda mutlaka verecektir. Böyle yapan müşrikler için kıyamet günü hiçbir kurtuluş yoktur.

118-Ey elçimiz Muhammed! Davanda kararlı ve sabırlı ol ve "Rabbim! Mağrifetinle muamele ederek bizi kötü durumlara düşmekten koru! Rahmetinle muamele ederek her türlü iyiliğe ulaştır; çünkü sen merhametliler merhametlisisin" diye dua et!

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR