1 Haziran 2017 Perşembe

KURAN -59- (40) MÜMİN SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

85 AYET - /Firavun'un sarayındaki gizli müminin dilinden tevhit mesajı../

----- Mekke döneminin yedi - dokuzuncu yılları arasında, Hz.Muhammed ve ona inananların Ebû Tâlip mahallesinde muhasara altında tutuldukları dönemde vahyedilmiştir. (bkz.Cabiri) "Ha-mim" harfleriyle başlayan, hem nüzul sırasında hem mushaf sıralamasında peş peşe gelen yedi surenin ilkidir.
(Mümin, Fussılet, Şûra, Zuhruf, Duhân, Câsiye ve Ahkaf
Kendinden bir önceki Zümer suresinin son ayetlerinde müminlerin ve müşriklerin durumları anlatılmıştır. Bu sure ise Allah'ın şirkten tövbe edip mümin olanları bağışlayacağı, şirkte ısrar edenleri ise cezalandıracağı vurgusu ile başlamaktadır. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

1-Ha mim! (Huruf-ı mukattaa)

2-Ey Mekkeli müşrikler! Elçimiz Muhammed'in size tebliğ ettiği bu kitap onun kendi sözleri değil sahip olduğunuz her nimeti size bahşeden Allah'ın vahyidir.
3-Eğer inkarınızdan vazgeçer ve elçimize iman ederseniz, engin bağışlayıcılığı ile Allah sizi affeder! İnkar etmeye devam ederseniz müstehak olduğunuz cezayı verir. Kulluk edilmeye layık yegane kudret O'dur. (bkz.Taberi) Hepiniz öldükten sonra O'nun huzurunda hesaba çekileceksiniz, eğer tevhit gerçeğini kabul edip şirkten vazgeçmezseniz gerekli cezayı göreceksiniz.

4-Ey elçimiz Muhammed! Allah'ın birliğini ve O'ndan başka hiçbir varlığın kulluk edilmeye layık olmadığını gösteren bunca delili görmezden gelen müşriklerin varlıklı ve müreffeh olmaları, seni ve müminleri baskı altına almaya çalışmaları sizi sakın yıldırmasın! Biz onlara süre tanımakta, iman edip kendilerini kurtarmaları için fırsat vermekteyiz. (bkz.Taberi) Fakat gerçek şu ki eğer bu tavırlarında ısrar edecek olurlarsa ilahi cezaya maruz kalacaklardır.
5-Nitekim onlardan önce yaşayan Nuh kavmi ve benzeri birçok toplum da kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamış, hatta öldürmeye çalışmışlardı. Fakat hepsinin sonu azap ve hüsran oldu. Aslında bu durum, seni yalanlamakta olan Mekke müşrikleri için bir derstir.

6-Ayrıca inkarcı kimseler hakkında rabbinin kesin hükmü vardır: Tövbe edip iman etmezlerse cehenneme gidecekler.

7-Kainatta bulunan her varlık gibi yüce arş alemini çevreleyen melekler de, müşrikler her ne kadar kendilerini şefaatçi kabul edip tazimde bulunsalar da, sadece Allah'a kulluk ederler. (bkz.Teysir) Ayrıca bu melekler yeryüzünde iman ve tevhit mücadelesi veren mümin kullar için şöyle dua ederler: "Ey rabbimiz! Sen her şeyden haberdarsın, şirkten tövbe eden peygamberlerin yolunu izleyen mümin kullarını bağışla! Hatalarını bağışla, cehennem azabından koru.
8-Onları ve kendileri gibi iman eden ataları, evlatları ve ailelerini vaat etmiş olduğun cennete yerleştir.
9-Hepsini cehennemin sıkıntısından koru! Doğrusu senin bu affına ve merhametine nail olup cehennem azabından kurtulan kimse, hesap gününde büyük başarıya ulaşmış demektir!"

10-O gün müşriklere şöyle seslenilecektir: "Doğrusu sizler dünyada Allah'ın elçisini inkar ettiğinizde, Allah'ın size karşı hoşnutsuzluğu sizin şu anda girmek üzere olduğunuz ateşe karşı beslediğiniz hoşnutsuzluktan bile fazlaydı!" 
11-Bunun üzerine onlar: "Rabbimiz! Şimdi anladık ki bizleri yarattığın gibi ölümden sonra diriltecek olman da hakmış! Gönderdiğin elçiler doğru söylemişler. Şimdi suçumuzu itiraf ediyoruz. Ne olur bize bir kurtuluş fırsatı ver!" diye yalvaracaklardır. 
12-Fakat bu talepleri kabul edilmeyecek (bkz.Taberi) ve onlara, "Hayır, çünkü sizler dünyada tevhide çağrıldığınızda bunu kabul etmemiş, ancak bazı varlıklar şefaatçi kabul edilip tazim edilerek, Allah'a ortak koşulduğu zaman hemen inanmıştınız. Bugün hakkınızda verilen hüküm, sonsuz kudret ve yücelik sahibi Allah'ın hükmüdür" denilecektir.

13-Oysa gökten yağan yağmurlarla insanlara rızık olacak her türlü bitkilerin yetişmesinde olduğu gibi Allah tarafından yaratılan şu muhteşem kainatta var olan sayısız deliller O'nun hükümranlığını ve yegane ilah olduğunu göstermektedir. Ne var ki müşrikler bunlar üzerine düşünüp öğüt almazlar.
14-O halde ey müminler! Siz Allah'ın dinine bir şey katmadan sadece O'na yalvarın. Yapmanız gereken şey, müşriklerin hoşlanıp hoşlanmadıklarına aldırmadan, sadece ve sadece Allah'a kulluk etmektir. 
15-Çünkü Allah, onların şefaatçi kabul edip ortak koştukları varlıklar gibi değildir. Bütün kainatın hükümranlığı O'nun elindedir. O, yüceler yücesidir. İnsanlara doğruları anlatmak üzere elçiler göndermekte, böylece onların dünyada ve ahirette değerlerini, derecelerini yükseltmek; bütün hükümranlığın sadece Allah'ta olacağı zaten Allah'ın bildiği her şeyin açık seçik ortaya döküleceği hesap günü konusunda kendilerini uyarmak istemektedir. 
16-O gün her şey ortaya çıkacak. O gün tüm yetki ve mülk tek ve kahhar olan Allah'ındır.

17-Ey elçimiz Muhammed! İşte o müşrikleri hesap gününün dehşeti konusunda uyar. Çünkü o gün herkes yaptıklarının hesabını verecektir. O gün hiçbir haksızlık söz konusu olmayacaktır.
18-Çünkü Allah mutlak adalet sahibidir ve müşriklerin geleceğine pek inanmadıkları o gün yakında gelecektir. Eğer senin peygamberliğini yalanlamaktan vazgeçmez ve tevhidi kabul etmezlerse, onlara çok yakında gelecek olan hesap gününde büyük bir ilahi azaba müstehak olacaklarını söyle! Çünkü o gün cehennem azabını gördüklerinde korkudan yürekleri ağızlarına gelecek ve boğulur gibi olacaklardır. Doğrusu o gün onların imdadına kimse koşmayacaktır. Şefaatlerini umdukları varlıkların yardımını göremeyeceklerdir.  
19-Allah, insanların yaptıklarını bildiği gibi niyetlerini de bilir. 
20-O'nun hükmü adildir. Müşriklerin şefaatçi kabul edip ortak koştukları varlıkların ise hiçbir hüküm ve egemenlikleri yoktur.

21-Müşrikler geçmişte kendileri gibi davranan ve Allah'ın elçilerini yalanlayan toplumların sonlarının nasıl olduğuna bakıp ders almazlar mı? O toplumlar bu müşriklerden daha güçlü olmalarına, daha sağlam medeniyetler tesis etmelerine rağmen, Allah'ın azabı karşısında güçleri fayda etmedi.
22-Onlar da Mekkeli müşrikler gibi, kendilerine gönderdiğimiz peygamberleri yalanlamış ve Allah'a şirk koşmuşlardı.

Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin inkarcılıkları seni ümitsizliğe düşürmesin! Bilesin ki senden önce gönderdiğimiz birçok peygamber de senin karşılaştığın güçlüklerle karşılaşmışlardı. Fakat sonunda biz elçilerimizi düşmanlarına karşı muzaffer kılarız. (bkz.Taberi)
23-Nitekim vaktiyle Musa'yı Firavun, veziri Haman ve servet sahibi Karun gibi azgınları uyarması için ilahi vahiyle göndermiştik.
24-Fakat onlar Musa'nın peygamberliğini gösteren delilleri gördükleri halde, tıpkı Mekkeli müşriklerin sana dedikleri gibi onun sihirbaz ve yalancı olduğunu iddia etmişlerdi. (bkz.Taberi)

25-Musa onlara ilahi vahiy ile mesaj götürmesine rağmen ona inanmadılar ve bununla da yetinmeyerek, ona inanan İsrailoğulları'nın erkek evlatlarını öldürmeye, kadınlarını köleleştirmeye koyuldular. Fakat Firavun'un ilahi vahye ve peygambere karşı bu çabaları nafile idi. 
26-Erkanını toplamış ve "Bırakın, şu Musa'yı öldüreyim, çünkü o, yaptığı birkaç sihirle sizleri atalarınızın dininden uzaklaştırmanın, memlekette kargaşa ve huzursuzluk çıkarmanın peşinde! Madem Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu iddia ediyor, o halde ben onu öldüreyim, o da rabbine dua etsin! Bakalım Allah onu koruyacak mı?" diye konuşmuştu.
27-Musa ise, "Allah'tan korkmaz, hesap gününden çekinmez zorbaların şerrinden Allah'a sığınırım!" demişti.

28-O sırada, Firavun'un yakınlarından olan, fakat Musa'nın peygamberliğine iman ettiğini o güne kadar gizleyen bir mümin, Firavun'un Musa'yı öldüreceğini görünce ortaya çıktı ve şöyle dedi: "Ne oluyor size! "Ben Allah'a kulluk ediyorum" dedi diye canına mı kıyacaksınız? Üstelik size birtakım mesajlar ve mucizeler de getirmiş durumda! Yalan söylüyorsa vebali kendi boynuna! Ama ya doğru söylüyorsa, ya yaptığı uyarılar doğruysa! İşte o zaman yaptığı uyarılara aldırmamakla sizler zararlı çıkarsınız!
29-Evet, bugün güç ve kudret elinizde ama yarın Allah, Musa'yı inkar ettiğinizden dolayı başınıza bir felaket getirir, sizleri helak ederse O'na karşı sizi kim koruyacak? Gelin vazgeçin bu davranıştan! Allah kendisine şirk koşan ve elçilere karşı böyle azgınca davranan kimseleri amacına ulaştırmaz." (bkz.Taberi) O sırada Firavun, bu müminin konuşmalarının insanları etkilediğini görünce söze karıştı ve "Ben size doğru bildiğimi söylüyorum, en iyi çözüm neyse onu göstermeye çalışıyorum" dedi.

30-O mümin uyarılarına şöyle devam etti: "Eğer Musa'ya karşı bu tavrınızı sürdürürseniz o güçlü toplulukların yaşadıklarını yaşayabilirsiniz.
31-Geçmişte peygamberlere karşı koyan Nuh kavmi, Ad, Semud, Lut gibi kavimlerin başına gelen felaketleri yaşayacağınızdan endişe ediyorum. Biliyorsunuz Allah asla zulmetmez, bu toplumları durduk yere helak etmiş değildir. Allah kullarına yanlış yapmaz. 
32-Eğer benzer şeyleri yaparsanız siz de aynı sona müstehak olursunuz. Üstelik karşılaşacağınız azap bu dünya ile de sınırlı olmaz. Ahiret günü geldiğinde hesaba çekilirken pişmanlık içinde eyvah dersiniz.
33-Cehennem ateşini gördüğünüz anda dönüp kaçmak, kendinizi kurtarmak istersiniz ama o gün Allah'ın azabından sizleri kurtaracak bir yardımcı bulmak ne mümkün! Zira dünyada yaptıklarından dolayı Allah tarafından hakkında ceza hükmü, sapkınlık hükmü verilen kişiyi kimse kurtaramaz. (bkz.Ahmet Mekki "el-Muin") İşlerinizin tersine döneceği gün sizi Allah'a karşı koruyacak kimse olmaz. Allah'ın sapık saydığını kimse doğru yolda göremez.
34-Vaktiyle Yusuf peygamber, Allah'ın mesajlarını getirdiğinde atalarınız ona da kuşkuyla yaklaşmışlardı. O öldükten sonra ise Allah, artık peygamber göndermez diye düşünmeye başladınız. Neticede peygamberlere karşı bu tutumunuz öteden beri devam ediyor. Şunu biliniz ki elçilerini inkar eden sizin gibi kimseleri Allah nihayetinde cezalandıracaktır. Allah aşırı şüpheci olanı işte böyle sapık sayar. 
35-Çünkü bu kimseler, ellerinde hiçbir kanıt olmadığı halde Allah adına konuşur ve O'nun peygamberlerini yalanlarlar. Bunlar hem Allah nezdinde hem de peygamberlere iman edenlerin gözünde çok kötü bir yere sahiptirler. Peygamberlere karşı kibirli ve zorba bir tavır takınan kimselerin kalpleri, Allah'ın yaratılışta belirlediği ilkeler gereği kaskatı kesilir, adeta mühürlenir." (bkz.Ahmed Mekki "el-Muin") Allah, büyüklük taslayan her bir zorbanın kalbini böyle mühürler. 

36-Fakat Musa'nın peygamber değil de, dini bozacak biri olduğunu düşünen, kendi tavrını haklı ve doğru gören Firavun, bu sözlerden etkilenmek bir yana, küstahlık yaparak vezirine şöyle dedi: "Ey Haman! Yüksek bir kule inşa ettir de çıkıp gökyüzüne bir bakalım,
37-Acaba Musa'nın söz ettiği ilahı oralarda mı? Soralım bakalım, Musa'yı peygamber olarak göndermiş mi? Çünkü ben Musa'nın yalancı olduğu kanaatindeyim!" Ne var ki Firavun'un bu tavrı onun işine yaramayacak ve ilahi mesajın tebliğini engelleyemeyecekti.

38-Firavun'un bu küstahlığının ardından o mümin kişi, orada bulunanlara yönelik öğütlerine şöyle devam etti: "Ey halkım! Sözlerime kulak verin de kendinizi kurtarın! Doğru yol olan tevhide yönelin!
39-Dünya fanidir, kalıcı olan ahiret hayatıdır. 
40-Dünyada kim bir kötülük yaparsa onun karşılığını ahirette mutlaka görecektir. Allah'ın peygamberine ve tevhide iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayan kadın-erkek herkes Allah tarafından cennetle ödüllendirilecektir. Böyle kimseler cennet nimetleri içerisinde diledikleri gibi yaşayacaklardır. 
41-Görüyorsunuz işte, ben sizlere cennet yolunu gösteriyorum, Allah'ın birliğine ve peygamberine iman edip cennete gitmenizi istiyorum, oysa siz benden Allah'a ortak koşmamı, verdiği bunca nimete karşı O'na kulluk etmeyip nankörlük etmemi istiyorsunuz. Sizin istediğiniz şey, beni düpedüz cehenneme götürecek bir davranıştır. 
42-Siz ne olduğunu bilmediğim bir şeyi Allah'a ortak sayarak, O'nu görmezlikten gelmemi istiyorsunuz. Kaldı ki Allah'a ortak koşmamı istediğiniz varlıklar dünyada da ahirette de kimseye bir yarar sağlayamaz. Ben de sizi, üstün olan, çok bağışlayan Allah'a çağırıyorum. 
43-Sizlere açıkça şunu bildiriyorum: Allah affedicidir, gelin şirkten tövbe edin ve Musa'ya iman edin, böylece Allah'ın affına layık olun. Şunu da bilin ki eğer bu tavrınızda ısrar ederseniz Allah sizleri cezasız bırakacak değildir. Çünkü Allah'a ortak koşanların ve hele de haksız yere cana kıyanların varacakları yer cehennemdir. 
44-Bütün bu uyarılara şimdi kulak vermeyenler, Ahirette cehennem azabını gördükleri vakit ne kadar haklı olduğumu anlayacaklardır. (bkz.Taberi) Ben artık mesajı tebliğ edip görevimi yapmış bulunuyorum. Bundan sonrasını ise Allah'a havale ediyorum. Şüphesiz Allah hepimizin yaptıklarını görmektedir ve herkese hak ettiği karşılığı verecektir."

45-Neticede o mümin kul da tıpkı Musa ve diğer inananlar gibi, Firavun'un şerrinden Allah'ın rahmetiyle korundu. Firavun ve erkanı ise sulara gömülerek feci bir şekilde can verdiler.
46-Üstelik ahiretteki azapları daha da acı olacaktır. Sabah ve akşam aralıksız ateş azabına maruz kalacaklardır. Kıyamet günü Allah, görevli meleklerine, "Firavun ve adamlarına en şiddetli azabı uygulayın!" diye emir verecektir.

Ey elçimiz Muhammed! İşte bu ibret dolu olayı Mekke müşriklerine anlat! Çünkü onlar da Firavun ve adamları gibi davranmaya devam ederlerse aynı sona maruz kalacaklardır. Cehennem ateşine atıldıklarında pişman olacak ve birbirlerini suçlamaya başlayacaklardır. 
47-Elebaşı müşriklere uyup Allah'a şirk koşan sıradan kimseler, kendilerini şirke sevkedenlere dönüp, "Biz dünyada hep sizin sözünüzü dinledik, size güvendik. Şimdi şu çektiğimiz azabı biraz olsun hafifletemez misiniz?" diye yakınacaklardır.
48-Elebaşı müşrikler ise, "Size bir yararımız olmaz. Çünkü hepimiz aynı ateşin içindeyiz, Allah hakkımızdaki hükmü verdi, artık yapacak bir şey yok!" diye karşılık vereceklerdir. 
49-Birbirlerinden umut kesince be sefer cehennem bekçisi meleklere dönecekler ve "Ne olur, yardım ediniz! Bizim için Allah'a dua edin de şu çektiğimiz azabı bir gün için de olsa hafifletsin!" diye yalvaracaklardır. 
50-Melekler ise onlara, "Size dünya hayatında bu konularda uyarılar yapan peygamberler gönderilmemiş miydi?" diye soracaklar, "Evet gönderilmişti" cevabını aldıklarında ise, "Öyleyse Allah'a dua etmeniz gerektiğini biliyor olmalısınız. Fakat bugün dua etme vakti geçmiştir. Peygamberleri ısrarla inkar eden sizin gibi kimselerin bugün yapacakları duanın bir kıymeti yoktur artık!" diyecekler.

51-Ey elçimiz Muhammed! Biz senden önceki peygamberleri destekleyip zafere ulaştırdığımız gibi seni ve sana inananları da Mekke müşriklerine karşı zafere ulaştıracağız. Üstelik sizlere verdiğimiz zafer sadece dünya hayatıyla da sınırlı kalmayacaktır. 
52-Çünkü Allah'a şirk koşanların (bkz.Taberi) pişmanlıklarının ve mazeretlerinin geçerli olmayacağı, Allah'ın rahmetinden tamamen uzak kalacakları (bkz.Taberi) mahşer gününde sizler Allah'ın rahmetine ve cennet nimetine sahip olacaksınız.

Bu sebeple sakın müşriklerin seni ve inananları tahkir etmeleri karşısında yılma! Unutma ki biz, elçimize iman eden akıl sahibi (bkz.Zemahşeri) insanların ilahi mesajları öğrenmeleri ve yaşamaları için senden önce birçok peygambere ilahi kitaplar vermiştik. O peygamberlerin hepsi de çeşitli sıkıntılara maruz kalmışlardı.
53-Mesela Musa, zorlu bir tebliğ sürecinden sonra muzaffer olmuş ve kendisine verdiğimiz Tevrat, onun ardından İsrailoğulları'na yol gösterici olarak kalmıştı. Firavun'un inkar ve zorbalığı, ilahi mesaja engel olamamıştı. 
54-Mekke müşriklerinin senin peygamberliğini inkar etmeleri ve inananlara baskı yapmaları da tevhit mesajını engellemeyecektir. (bkz.Zemahşeri)
55-Bu sebeple sen karşılaştığın sıkıntılara sabret! Rabbine kulluk et! O'na hamd ve şükret ve kararlılıkla yoluna devam et!

56-Sana vahyettiğimiz ayetlerin Allah'tan geldiğine inanmayan ve hiçbir ilahi bilgiye sahip olmadıkları halde seni inkar edenler aslında sırf kibirlerinden ve otorite sevdalarından dolayı bunu yapmaktadırlar. Fakat bu emellerine ulaşamayacaklardır. Sen onlara aldırma ve Allah'tan yardım dileyerek yoluna devam et! Çünkü Allah hepinizin yaptıklarını görmektedir, herkese layık olduğu karşılığı verecektir. 

57-Ey elçimizin ahiret ve hesap uyarılarını alaya alan müşrikler! Hiç düşünmez misiniz ki Allah bütün kainatın yaratıcısıdır! Şu muhteşem kainatı yaratmak insanı yaratmaktan, yeniden diriltmekten daha mı kolaydır?
58-Öyleyse elçimizin uyarılarını niçin alaya alıyorsunuz? Bu durum üzerine niçin hiç düşünüp ibret almıyorsunuz? Yoksa dünyada yapıp ettiklerinizin yanınıza kâr kalacağını mı sanıyorsunuz? Hayır, nasıl ki gözleri görenle görmeyen bir değilse, peygambere iman edip iyi davranışlar sergileyenle onu inkar edip kötülükler yapan da bir değildir.
59-Hepsinin ahirette hesabı vardır. Şunu bilin ki alaya aldığınız hesap günü muhakkak gelecektir. Çoğunuz bu gerçeği umursamasa da durum budur.

60-Allah size merhamet ediyor, öğüt veriyor ve şirkten vazgeçip iman etmenizi istiyor. (bkz.Taberi) Sadece bana kulluk edin, ben de sizleri bağışlayayım diyor. Fakat O'nun elçisine inanıp itaat etmeyi kendisine yediremeyen, başka varlıkları O'na ortak koşan (bkz.Merâgi) kibirli kimseleri ise cehennem ateşiyle cezalandıracağını belirtiyor. 

61-Dinlenip huzur bulmanız için geceyi var eden, çalışıp kazanmanız için aydınlık gündüzü yaratan Allah olduğu halde nasıl olur da başka varlıkları O'na ortak koşarsınız?
62-Allah'tan başka varlıkların bu güç ve kudrete sahip olmadıkları, size bütün bu nimetleri sağlayamayacakları bu kadar açıkça ortada iken nasıl olur da O'na karşı nankörlük edersiniz? Bu yaptığınız yanlıştır! Kulluk edilmeye layık yegane varlık Allah'tır.
63-İnkara sürüklenenler, Allah'ın ayetleri karşısında bile bile yalana sarılanlardır.
64-Baksanıza, içerisinde yaşadığınız şu muhteşem kainatı sizler için yaratan, altınızdaki yeryüzünü sağlam bir yerleşim yeri, üzerinizdeki gökyüzünü muazzam bir bina şeklinde inşa eden, sizleri en mükemmel şekliyle yaratıp en güzel rızıklarla nimetlendiren yüce Allah'tır.
65-Allah'a şirk koşanlar çok büyük haksızlık ve nankörlük yapmaktadır. Şu halde sizler de başka varlıkları şefaatçi kabul edip ortak koşmaktan vazgeçip dine hiçbir şey katmadan sadece Allah'a kulluk edin, O'na yalvarın! Bütün varlıkların yaratıcısı ve yegane ilâh O'dur, kulluk yalnızca O'nadır. 

66-Ey elçimiz Muhammed! Mekkeli müşriklere tevhidi şöyle anlat! "Ey müşrikler! Ben, rabbimden gelen ilahi vahye uyuyor ve sizlerin ortak koşmakta olduğunuz şeylere itibar etmiyorum. Rabbim bana, sadece kendisine kulluk etmemi emretmiştir. Sizler de benim gibi yapınız ve O'na ortak koşmayı bırakınız.   
67-Görmez misiniz ki Allah sizleri topraktan ve bir damla kan pıhtısından yaratmıştır. O'nun yarattığı bu hayat düzeni içerisinde çocukluk yıllarında zayıf bir varlık iken gençliğinizde güçlü kuvvetli hale gelmekte, yaşlandıkça güçten düşmektesiniz. Kiminiz genç yaşta, kiminiz ileri yaşlarda hayata veda etmektesiniz. Bütün bunlar size ders olacak hususlardır.
68-Hayatı veren de alan da Allah'tır. Her şey O'nun egemenliği altındadır.
69-Allah'ın yegane ilah olduğunu gösteren bunca delili görmezden gelen ve O'ndan başka varlıkları O'na ortak koşan müşrikler (bkz.Taberi) nasıl da hakikatten sapmış durumdadırlar!

70-Elçimiz Muhammed'in peygamberliğini ve ona gönderdiğimiz vahyi inkar eden müşrikler, eğer tövbe edip inanmazlarsa bunun cezasını göreceklerdir.
71-Boyunlarına demir prangalar vurulu halde zincirlerle sürüklenip 
72-Kaynar sulara gömülecek, cehennem ateşine kızartılacaklardır.
73-O gün onlara, "Hani, dünyada kendilerini şefaatçi olarak gördüğünüz
74-Size yardım edeceklerini umduğunuz varlıklar nerede?" diye sorulduğunda ise, "Yanılmışız, bugün yanımızda değiller, meğer şefaatçi kabul edip tazimde bulunduğumuz varlıklar birer hiç imişler" (bkz.Zemahşeri) diyeceklerdir.
75-Bunun üzerine onlara şöyle denilecektir: "Dünya hayatında, hiç hakkınız olmadığı halde Allah'a şirk koşmanız ve sizleri uyarmakta olan peygambere karşı kaba tavır takınmanız sebebiyle bu cezaya müstehak olmuş bulunuyorsunuz.
76-Bu yüzden şimdi girin cehenneme! Sizin gibi küstah müşriklerin yeri başka neresi olabilir ki?"

77-Ey Muhammed! Müşriklerin senin peygamberliğine inanmadıklarını ve seni küçümsediklerini biliyoruz. Fakat sen sabır ve kararlılıkla devam et! Biz, onları uyardığımız azabın bir kısmınız daha sen hayatta iken başlarına getirebileceğimiz gibi senden sonra da getirebiliriz. Fakat her halükarda hepiniz ölecek ve huzurumda hesap vereceksiniz. O gün onları ateş azabı ile cezalandıracak, seni ise cennet ile nimetlendireceğiz. (bkz.Taberi)

78-Peygamber olduğuna inanmak için senden sürekli mucizeler isteyip durmalarına aldırma! Şunu iyi bil ki bu zaman kadar, kimini sana anlattığımız kimini de anlatmadığımız nice peygamberler gönderdik. Bu peygamberlerin hiçbiri, Allah'ın izni ve iradesi dışında bir mucize gerçekleştirebilecek güce sahip değillerdi. Senin gerçek bir peygamber olduğunun kanıtı olarak başlarına bir an önce ilahi azabın gelmesini isteyen müşrikler bilsinler ki Allah'ın belirlediği vakit gelince yani onların iman etmeyecekleri kesinleşince azap da tahakkuk eder, işte o zaman ilahi emir gereği helak edilirler.

79-Ey müşrikler! Sahip olduğunuz bütün nimetleri sizlere bahşeden Allah'a karşı nasıl nankörlük edersiniz? Baksanıza, gerek binek olarak gerek başka amaçlarla kullandığınız; etlerinden, sütlerinden, yünlerinden ve daha birçok özelliğinden faydalandığınız hayvanları yaratıp sizin istifadenize sunan Allah değil midir? 
80-Yarattığı kainat düzeni içerisinde sizlere denizler üzerinde gemilerle yüzme imkanı veren O değil midir?
81-Allah, kendisinden başka varlıklara kulluk etmemeniz gerektiğiniz gösteren ayetleri işte böyle açık açık ortaya koymaktadır. 
82-Artık bütün bu ayetlerden öğüt almıyorsanız, geçmişte helak edilen müşriklerin sonlarının nasıl olduğuna bakınız! Onlar sizden daha güçlü ve gelişmiş idiler. 
83-Fakat Allah'ın peygamberleri onlara ilahi mesajları getirdikleri vakit tıpkı sizin, elçimiz Muhammed'e yaptığınız gibi onları yalanlamışlar, kendi bilgi ve inançlar ile övünüp şirki savunur olmuşlardı. Allah tarafından hesaba çekileceklerini kabul etmemiş ve kendilerini uyaran peygamberlerle alay etmişlerdi. Bununla beraber ilahi azap karşısında güçleri kendilerine bir fayda sağlamadı. 
84-İş işten geçtikten sonra pişman oldular, iman ettiklerini, şirk inancını terk ettiklerini söylediler.
85-Fakat azabımızı gördükleri anda iman etmeleri elbette ki onlara bir fayda sağlayacak değildi. Zaten bu, Allah'ın insan toplumlarında her zaman uygulayageldiği bir kuraldır. İnsan, elinde fırsat varken inanmalıdır. İş işten geçtikten sonra iman etmek fayda vermez, o an geldiği zaman, o zaman kadar Allah'ın elçilerini inkar edip O'na şirk koşanlar helak edilirler. İşte Allah sizlere bu fırsatı vermekte, inanmanız için elçisini göndermektedir. Bu yüzden, yapmanız gereken şey şirkten vazgeçmek ve elçimiz Muhammed'e iman etmektir. Bunu yapmadığınız takdirde sahip olduğunuz gücün sizi koruyacağını sakın düşünmeyin.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR