12 Haziran 2017 Pazartesi

KURAN -71- (16) NAHL SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

NAHL = Bal arısı (ve hurma vs gibi nimet) 
128 Ayet - /Nimetlerin mükemmelliğine örnek, bal arısı/

----- Mekke döneminin son yıllarında Kehf suresinden sonra vahyedilmiştir. Kendisine verilmiş ilahi tabiat uyarınca çalışan kainattaki bütün varlıklara bir örnek olarak "bal arısı"ndan bahsettiği için "Nahl" adını, Allah'ın çeşitli nimetlerini sayıp döktüğü için de "Nimetler" (Niam suresi) adını almıştır. (bkz.İbn Atıyye) Tevhit ve şirkin yanı sıra İslam'ın temel ilkelerinin yer aldığı surede Hz.Muhammed ve müminlere sabır tavsiye edilir ve Kur'an'ın ana mesajları yoğun bir şekilde vurgulanır. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

İLAHİ VAAT MUTLAKA GERÇEKLEŞECEK 

1-Ey elçimizin hesap ve mahşer günü uyarılarını alaya alan ve ona, "Madem doğru söylüyorsun, o halde getir şu azabı!" diye meydan okuyan müşrikler! Hiç hesaba katmadığınız o kıyamet muhakkak gelecektir. (bkz.Zemahşeri) Artık, elçimize karşı küstahça takındığınız tavra bir son verin. Bilesiniz ki size bu uyarıyı yapan Allah'tır ve O, sizin koştuğunuz ortaklardan münezzehtir, yücedir, eşi benzeri yoktur.

VAHYİN AMACI

2-Melekleri, katından vahiy getirmekle görevlendirerek (bkz.İbn Kesir) seçtiği bazı kullarına vahiy iletir ve böylece onların insanları şirkten uzaklaşıp sadece Allah'a kulluk etmeleri için uyarmalarını sağlar. 

TEVHİDİN GEREKÇESİ : YARATICILIK 

Ey müşrikler! Nasıl olur da hiçbir şey yaratamayan varlıkları şefaatçi kabul edip de onları Allah'a ortak koşarsınız? 
3-Halbuki Allah  yeri ve göğü muazzam bir şekilde yaratmıştır. O siz müşriklerin ortak koştuğu varlıklardan uzaktır. 
4-İnsanı bir damlacık berrak sıvıdan yaratıp mükemmel bir hale getirmiştir ama bir bakıyorsun ki müşrikler Allah'a düşman kesiliyorlar.  
5-Derilerinden, yünlerinden giysiler yaptığınız etlerini ve diğer ürünlerini yiyerek beslendiğiniz
6-Sabah otlaklarına salarken, akşam da otlaklarından içeri alırken, baktıkça ayrı bir hoşnutluk duyduğunuz hayvanların yanı sıra
7-Kendi başınıza taşıyamayacağınız yüklerinizi diyar diyar taşıyan
8-Atlar, katırlar, merkepler ve daha bilmediğiniz nice şeyleri hem binek hem süs olarak yaratmış ve sonsuz rahmetiyle onları sizin istifadenize sunmuştur.
Bütün bunları yaratan yegane kudret Allah olduğu halde, hiçbir şey yaratamayan varlıkları niçin şefaatçi kabul edip de onları Allah'a ortak koşuyorsunuz? Allah, sizin bu çirkin yakıştırmalarınızdan münezzehtir, yücedir. 

9-Allah dosdoğru yolu açıkça ortaya koymaktadır: Dosdoğru yol tevhittir, ondan başkası yanlıştır. Şu halde seçiminizi yapın! Şunu bilin ki Allah sizleri zorlayacak olsaydı hepinizi doğru yola iletirdi, (bkz.Zeccac, Zemahşeri) ancak O, seçimiz size bırakmıştır.

10-Yarattığı muazzam düzen içerisinde gökten yağdırdığı yağmurlarla hem size içecek su sağlayan, hem de hayvanlarınızı otlattığınız yemyeşil meraları hazırlayan
11-Yiyeceğiniz tahıl, zeytin, hurma, üzüm ve daha bunun gibi nice ürün çeşitlerini var eden Allah'tır. Aklı başında insanlar bütün bunlardan ders alır ve O'na ortak koşmaz. 

12-Allah geceyi-gündüzü, güneşi, ayı ve yıldızları kısaca içinde yaşadığınız şu muazzam kainatın tamamını yaratıp sizin istifadenize sunmuştur. Bunlar aklını kullanananlar için birer delildir. 
13-Yeryüzünde biten rengarenk bitkiler ve diğer canlılar da sizin için yaratılmıştır. Bunlar inananlar için birer delildir. 
14-Balık ve diğer ürünlerini yediğiniz, içinden çıkan malzemeleri takı ve süs eşyası olarak kullandığınız, suları yara yara giden gemiler sayesinde ticaret yapıp geçiminizi sağladığınız ve daha birçok yönden yararlandığınız denizleri de sizin emrinize O vermiştir. İşte bütün bunlar, aklınızı kullanıp yegane yaratıcı olan Allah'tan başka ilahlar edinmeyerek Allah'a şükredesiniz diyedir. 

15-Yeryüzü sizi sarsmasın diye sağlam dağlar yerleştirip, nehirler, yollar, vadiler
16-Ve gece yol bulduğunuz yıldızlarla kainatı muazzam bir şekilde yaratan O'dur. O'nun sizlere verdiği nimetleri saymakla bitiremezsiniz. 
17-Bu kadar muhteşem bir kainatı yaratan Allah ile kendisine ortak koştuğunuz varlıklar bir olabilir mi? Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
18-Allah'ın nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız. Allah, sizi tevhide katmaya çalışarak eski küçük suçlarınızı örtüp ikramda bulunmaktadır.  
19-Allah neyi gizleyip neyi açığa vurduğunuzu bilir
20-Allah'a ortak koştuğunuz varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, aksine bizzat kendileri Allah tarafından yaratılmış 
21-Sonra da ölüp gitmiş varlıklar olup, bir gün gelip sizinle yüzleştirilmek üzere diriltileceklerdir. Fakat onların ne zaman diriltileceklerinden bile haberleri yoktur. 
22-Gerçek şu ki Allah'tan başka kulluk edilmeye layık hiçbir kudret yoktur. Ne var ki ahiretteki hesabı hiç umursamayan siz müşriklerin gönülleri şirk inancını terk etmeye bir türlü yanaşmamaktadır, kibrinizden bir türlü vazgeçmemektesiniz. 
23-Ama şunu biliniz ki Allah, gizli açık her yaptığınızı bilmektedir. O, kibirli kimseleri sevmez. Eğer aklınızı kullanıp elçimiz Muhammed'e ve tevhide iman edecek olursanız Allah sizi affedecektir. 

VAHİY KARŞISINDA MÜŞRİKLERİN TUTUMU ve MÜSTEHAK OLDUKLARI CEZA 

24-Ne var ki müşriklerin ileri gelenlerine Allah tarafından lütfedilen vahiy tebliğ edildiğinde Muhammed'in peygamberliğine inanmazlar  ve "Bunlar vahiy değil, sadece eskilerin masalları!" derler. 
25-Böylece kıyamet gününde hem kendi günahlarının hem de Muhammed'e iman etmelerine engel oldukları insanların günahlarının cezasını çekeceklerdir. Bir bilseler, yaptıkları şeyin ne kadar kötü olduğunu!

26-Doğrusu onlardan önce yaşamış nice toplumlar da peygamberlere karşı benzer tavır takınmışlar, tuzaklar kurarak kötülük yapmak istemişlerdi. Ne var ki Allah onların tuzaklarını bozdu, ummadıkları bir şekilde ilahi azap ile karşılaştılar.
27-Zaten kıyamet günü Allah, hem daha önceki peygamberlere böyle tavır alanları, hem de Mekke müşriklerini rezil rüsva edecek, onlara, "Hani dünyada kendilerini şefaatçi kabul edip Allah'a ortak koştuğunuz ve uğurlarında mücadele ettiğiniz o varlıklar nerede şimdi?" diyecektir. Müminler de (bkz.Mukatil) "Bugün zillet ve azap; melekler canlarını alırken  peygamberlere inanmayıp şirkten vazgeçmemiş olarak can veren kafirlerin başınadır" diyeceklerdir. 
28-Gerçi bu kimseler ölüm anında pişman olacak ve "Biz kötü bir şey yapmıyorduk" diyerek kurtulmaya çalışacaklardır. 
29-Fakat onlara, "Boşuna kendinizi kurtarmaya çalışmayın, Allah yaptıklarınızı çok iyi biliyor, şimdi içinde sonsuza kadar kalmak üzere girin bakalım cehennemin kapılarından!" denilecektir. Gerçekten ne kötü bir yer orası!

VAHİY KARŞISINDA MÜMİNLERİN TUTUMU ve HAK ETTİKLERİ ÖDÜL 

30-Diğer taraftan peygamberlere iman edenlere ilahi vahiy tebliğ edildiğinde, onlar buna iman eder ve "Rabbiniz size ne buyurdu?" dendiğinde "Rabbimiz en doğrusunu, en hayırlısını buyurmuştur" derler. İşte bu iman ve güzellik içinde yaşayanlar, Allah tarafından bu dünyada güzel bir şekilde ödüllendirileceklerdir. Ahiret diyarında alacakları ödül ise çok daha güzeldir.
31-Dünyada Allah'ın elçilerine iman eden ve O'nun emirlerine uygun yaşayanlar için ahiret diyarı ne de güzeldir! İçlerinde ırmakların çağıldadığı muhteşem adn cennetleri ve diledikleri her şey!
32-Bu müminler son nefeslerini verirlerken melekler kendilerine, "Selam olsun size, peygamberlere iman edip, Allah'ın emirlerine göre yaşadığınız için buyurun cennete!" diyerek müjde vereceklerdir. 

33-Muhammed'in peygamberliğine iman etmeyen ve onun ahiret uyarılarını ciddiye almayan müşrikler, Allah'ın emri ile başlarına bir musibetin gelmesini veya meleklerin gönderilip kendilerini helak etmesini mi bekliyorlar? Doğrusu geçmişte birçok toplum da benzer tavırları sebebiyle helak edilmişlerdi.
34-Allah onları elbette haksız yere cezalandırmış değildi, çünkü onlar peygamberlerle alay etmişler ve ısrarla kendilerine ilahi azap gelmesini isteyerek meydan okumuşlardı.

ŞİRK İNANCINI ALLAH'A ATFEDEN MÜŞRİKLERİN İFTİRALARI 

35-Bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan ve bazı şeyleri haram ilan eden müşrikler, tıpkı geçmiş dönemlerde yaşamış müşrikler gibi, şirk inancını Allah'a atfetmekte ve "Eğer Allah böyle yapmamızı istemeseydi yapmazdık, şu benimsediğimiz helalleri ve haramları O istemeseydi bizler böyle yapamazdık" diyerek O'na iftira etmektedirler. İşte elçimiz, onlara bu yaptıklarının yanlış olduğunu açıkça anlatmaktadır. Zaten onun tek görevi de budur. Yoksa peygamber, insanları imana zorlayacak değildir.  
36-Nitekim biz her topluma bir elçi gönderir ve sadece Allah'a kulluk etmeleri için onları uyarırız. İnsanların kimi bu peygamberlere iman ederken kimi onları reddeder. Ey şirk inancını Allah'ın isteği olarak göstermeye çalışan müşrikler! (bkz.Alusi) Geçmişte benzer şekilde davrandıkları için helak edildiğini bildiğiniz müşrik toplumlardan ibret alın! (bkz.Maturidi)

37-Ey Muhammed! Müşrikleri imana getirmek için çok çalıştığını, adeta kendini paraladığını biliyoruz. Fakat görüyorsun ki onların elebaşılarının yürekleri kaskatı kesilmiş durumda. Allah, sapkınlıkta ısrar edenleri zorla hidayete erdirecek değildir. Hidayete ermedikçe de onları kurtaracak hiçbir güç yoktur.  

AHİRET ve HESAP GÜNÜ 

38-Müşrikler, elçimiz Muhammed kendilerine ahiret gününü hatırlattığında ona karşı çıkmakta ve Allah'ın kendilerine ahirette hesap soracağına dair uyarıları alaya almaktadırlar. 
39-Hayır, doğrusu Allah herkesi diriltip hesaba çekecek ve müşriklerin dünya hayatında tevhide aykırı olarak ortaya attıkları şeylerin asılsız olduğunu kendilerine bildirecektir. Böylece onlar dünyada hesap gününe dair uyarıları alaya alırken yanıldıklarını anlayacaklardır. Ne var ki müşrikler bu gerçeğe iman etmezler. (bkz.Tenvirü'l-mikbas)

40-Kaldı ki bizim için, ölmüş insanları yeniden diriltmek hiç de zor değildir. (bkz.Taberi) Çünkü biz bir şeyi var etmeyi dilediğimizde bu iş için bir emrimiz yeterli olur. "Ol" deriz, hemen olur!

BASKILARA KARŞI SABREDEN FEDAKAR MÜMİNLERE MÜJDE 

41-Kuşkusuz, Muhammed'in peygamberliğine ve tevhide iman eden ve bu uğurda çeşitli sıkıntılara katlanan, Mekkeli müşriklerin baskıları sonucu ülkelerini terkedip hicret etmek (Bu hicret Habeşistan hicretidir. bkz.Taberi) zorunda kalan o fedakar müminleri Allah, dünya hayatında güzel bir şekilde ödüllendirecektir. (bkz.İbnü'l-Cevzi) Ahiretteki ödülleri ise çok daha büyük olacaktır. 
42-Çünkü onlar rablerine iman etmiş, O'na güvenmiş ve müşriklerin her türlü baskılarına karşı sabretmişlerdir. 

MÜŞRİKLERİN "MELEK PEYGAMBER" İSTEKLERİNE CEVAP 

43-Muhammed'in peygamberliğine inanmamak için türlü bahaneler ileri süren, "Allah peygamber göndermek isteseydi bir melek gönderirdi" diyen müşrikler bilmezler mi ki biz bu zamana kadar hep insan peygamberler göndermişizdir (onlara hiçbir zaman bir meleği peygamber olarak göndermedik). Eğer istiyorlarsa, bu hususu, daha önce kitap gönderilen milletlere de sorabilirler. (bkz.Taberi)  
44-O peygamberleri insanlar içerisinden seçip kendilerine vahiy kaynaklı kitaplar verdiğimiz gibi, şimdi de Muhammed'i bu Kur'an ile insanlara göndermiş bulunuyoruz. Böylece geçmiş toplumların başına gelenlerden ibret almaları, akıllarını kullanarak gafletten uyanıp tevhide girmeleri için onlara bu ilahi mesajı duyurmasını sağlamış oluyoruz. 

HESAP GÜNÜ UYARISI 

45-Elçimiz Muhammed'e tabi olan müminlere zulmeden, onları tevhitten vazgeçirmek için her yola başvuran Mekke müşrikleri; (bkz.Taberi) Allah'ın bütün kainata hakim olduğunu, bu zulüm ve küstahlıklarına devam ettikleri takdirde onları yerin dibine geçirebileceğini, peygamberi inkar edip kendilerinden emin bir şekilde yaşamlarına devam ederlerken (bkz.Matüridi) başlarına ilahi azap gönderip kendilerini helak edebileceğini  
46-Yahut onları yavaş yavaş tükenmeye maruz bırakabileceğini
47-Böyle bir durumda kendilerini kurtarmaya asla güç yetiremeyeceklerini, fakat bu kudretine rağmen Allah'ın yine de insanlara merhamet ettiğini, tövbe etmeleri için onlara süre tanıdığını düşünmezler mi?

KAİNATTAKİ İLAHİ HÜKÜMRANLIĞIN TEVHİDE DELALETİ 

48-Müşrikler, Allah'ın kainatı ne kadar mükemmel bir düzen içerisinde yarattığını, her şeyin nasıl da yaratılıştan kendilerine verilen görevlerini icra ederek Allah'a kulluk ettiğini görüp de ibret almazlar mı? Görmezler mi dağları, taşları, bitkileri! Hepsi nasıl da sabahtan akşama kadar çeşitli şekillere bürünüyor, (bkz.Taberi) gün geçtikçe halden hale giriyorlar. Bu tabloyu her an gördükleri halde nasıl olur da Allah'tan başka varlıklardan medet umarlar?

MELEKLERİN İLAHLAŞTIRILMASINA CEVAP  

49-Kainattaki bütün canlılar Allah'a kulluk eder, üstelik müşriklerin kendilerini şefaatçi kabul edip tazimde bulundukları, Allah katında yüce mertebeye sahip olan (bkz.Alusi) melekler de O'na kulluk eder, ibadet ve itaatten asla imtina etmezler. (bkz.Ragıp el-İsfahani, "el-Müfredat"
50-Kendilerine egemen olan (bkz.Zemahşeri) rablerinden korkarlar ve aldıkları emirleri yerine getirirler.

NİMET - KULLUK İLİŞKİSİ 

51-Ey müşrikler! Allah sizlere tevhidi emretmektedir. Sakın Allah'tan başka bir varlıktan medet ummayın!
52-Çünkü yerde ve gökte bulunan her şey O'na aittir. Egemenlik vasfına sahip olamayan, sizlere hiçbir nimet bahşedemeyen varlıklardan nasıl medet umarsınız? (bkz.İbn Atıye) Her zaman ve sadece, kainatın tek hakimi olan Allah'a kulluk ediniz.
53-Sahip olduğunuz her nimet Allah'tan gelmektedir. Kaldı ki azıcık zorda kaldığınızda hemen Allah'a yalvarmıyor musunuz? Demek ki O'ndan başka varlıkların size yardım edemeyeceğini siz de biliyorsunuz.
54-Ne var ki Allah dualarınıza karşılık verip üzerinizden sıkıntıyı giderdiği zaman, içinizden birileri hemen nankörlüğe başlar, verdiğimiz onca nimete ve sıkıntılarını gidermemize rağmen başka varlıklardan medet umarlar!
55-Fakat böyle yapan o nankör müşrikler şunu iyi bilsinler ki eğer tövbe edip tevhide dönmezlerse, şimdilik refah içinde olmalarına rağmen ileride bu yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.

56-Çünkü onlar, kendilerine hiçbir yarar sağlayamayacak veya zarar veremeyecek birtakım aciz varlıklardan şefaat beklemekte (bkz.Zemahşeri) ve Allah'ın verdiği nimetlerin bir kısmını onlara adak olarak sunmakta, bunları da Allah'ın emri üzerine yaptıklarını iddia etmektedirler. (bkz.Taberi) Bu nankörlükleri ve iftiraları elbetteki cezasız kalmayacaktır. 

MELEKLERİ ALLAH'IN KIZLARI OLARAK GÖREN MÜŞRİKLERİN KIZ ÇOCUK İSTEMEME ÇELİŞKİLERİ  

57-Diğer taraftan bu müşrikler o kadar tutarsızdırlar ki hem melekleri Allah katında şefaatçi olarak görmekte, onların Allah'ın kızları olduklarını iddia etmektedirler, hem de erkek çocuklarını tercih edip kız çocuk sahibi olmayı istememektedirler. 
58-İçlerinden birine bir kız çocuğu olduğu müjdelendiğinde öfkeden yüzü mosmor olur 
59-Utancından insan içine çıkamaz hale gelir. Acaba insanların kınamasına aldırmadan bu çocuğu büyütmeli miyim, yoksa götürüp bir yere diri diri gömmeli miyim diye kara kara düşünür.
60-İşte Allah'tan başka varlıkları şefaatçi kabul edip onlara tazimde bulunan ve ahiret sorumluluğu taşımayan müşriklerin düşünceleri ve yaşamları böylesine kötüdür. Oysa Allah onların çirkin yakıştırmalarından münezzehtir, sonsuz kudret, şeref ve hikmet gibi en güzel vasıflara sahiptir. 

61-Gerçek şu ki Allah son derece merhametlidir. Eğer onları bu yaptıklarından dolayı hemen cezalandıracak olsaydı bütün müşrikleri (bkz.Zemahşeri) yok ederdi, fakat O, onlara süre vermektedir. Verilen bu sınırlı süre sona erdiğinde hala iman etmemiş olanlar için ceza kesinleşecek ve artık iş işten geçmiş olacaktır.

62-Kendileri kız çocuk sahibi olmayı istemezken, melekleri Allah'ın kızları olarak görmektedirler. Ayrıca kendilerince uydurdukları yalanlara inanmakta, kendilerini son derece haklı görmektedirler. Ahirette kazançlı çıkacaklarını iddia etmektedirler. Hayır, doğrusu onlar cehennemliktirler, hem de oraya en önde atılacaklardır!

63-Gerçek şu ki daha önce kendilerine peygamber gönderdiğimiz toplumların inkarcıları da Mekke müşrikleri gibi, kendilerini haklı ve doğru yolda görürlerdi. Şeytan onlara düşüncelerini ve yaptıklarını güzel gösteriyordu ama hesap günü geldiğinde yanlış yolda olduklarını anlayacaklar ve hiçbir yardımı olmayacak olan şeytandan başka dostları da kalmamış olacaktır. 

64- Ey Muhammed! İşte biz seni peygamber olarak seçip böyle ilahi bir kitabı sana vahyetmekle, insanların yanlışa düştüğü bu hususlarda onlara doğruyu göstermeni, onları tevhide sevketmeni istemiş bulunuyoruz ki bu, senin peygamberliğine ve tevhide iman edecekler için bir rahmettir. (bkz.Taberi)

İLAHİ NİMETLERİN TEVHİDE DELALETİ 

Ey müşrikler! Nasıl olur da, hiçbir şey yaratamayan varlıkları Allah'a ortak koşarsınız? 
65-Görmez misiniz, Allah öyle muazzam bir kainat yaratmıştır ki kainatta gökten yağan yağmur adeta cansızlaşan çorak toprağa yeniden hayat verir. Tabiatın bu hali, işiten insanlar için ibretlerle doludur. 
66-Allah'ın yarattığı hayvanlarda da sizin için ibretler vardır. Onları öylesine mükemmel yaratmıştır ki dışkılarına yahut kanlarına hiç karıştırmadan size tertemiz ve lezzetli süt verirler.
67-Bitkilerde de bu ibret dolu tabloyu görebilirsiniz; mesela hurma ve üzümden hem içecek hem de lezzetli besinler elde edersiniz. (bkz.Taberi(*) Tabiatın bu hali, aklını kullanan insanlar için ibretlerle doludur. 
---- (*Bu ayet de Kur'an'ın çok eziyet edilmiş ayetlerinden birisidir. İsmini vermek istemediğim ilk ve büyük addedilen müffesirlerden birinden (iftiraya maruz kaldığını düşündüğüm için ismini zikretmedim)  rivayeten "sirke" anlamına bile gelebilen "seker / sekeren" kelimesine "alkollü içki" anlamı verilince ardından gelen müfessirlerin bir kısmı bu anlamın içinde boğulmuş ve tarih boyunca bir sürü gereksiz yorum ve tartışmalara sebep olarak günümüze kadar süren yanlışlıklar silsilesi devam edegelmiştir, hala da devam etmektedir. Halbuki Arapça "çok anlamlı" kelimelerden oluşan bir dildir ve Kur'an'ın tümünü bilen / kavrayan herkes vahyin böyle olamayacağını, Muhammed peygamberin ağzından bu anlamda bir kelime çıkamayacağını bilir, anlar. Kur'an'ın özü bu tür şeyleri içinde barındıracak muhtevada değildir. Ne yazık ki "Sadakallahülazim" (Ben böyle diyorum ama doğrusunu Allah bilir) prensibinin yanlış kullanılmasına kurban gitmiş ama büyük müffessir "Müçtehid-i Mutlakİmam Taberi asıl kastı ısrarla savunmuş. (Attila Güven) ------ 
68-Bakınız şu bal arısına! Allah onu öyle yaratmıştır ki dağlarda, ağaçlarda, çardaklarda kendisine yuva yapar
69- Türlü meyva ve çiçeklerden beslenir, belli güzergahları takip edip çiçek özlerini toplar ve neticede insanlar için şifa olan çeşit çeşit renk ve lezzette olan bal üretir. İşte bu, Allah'ın yaratıcılığına ve ihsan ettiği muazzam nimetlere örnektir. Tabiatın bu hali, düşünen insanlar için ibretlerle doludur.
Aklını kullanan insanlar bunlardan ders alır ve başka varlıkları O'na ortak koşmazlar.

70-Allah'ın verdiği nimetler bunlarla sınırlı değildir. O'nun nimetleri, sayamayacağınız kadar çoktur. Sizi yaratan da, canınızı alacak olan da O'dur. Kiminize uzun yaşam verir, elden ayaktan düşüp hiçbir şey hatırlamaz hale gelinceye kadar yaşatır. Zamanla zafiyete uğramayan yegane kudret Allah'tır. (bkz.Taberi
71-Kiminizi de diğerlerinden daha varlıklı kılar. Kendilerine zenginlik nasip edilenler, bir taraftan maiyetlerindeki insanları sahip oldukları mala ortak etmeye razı olmazlarken diğer taraftan, bizzat Allah tarafından yaratılan varlıklardan medet ummak suretiyle bir anlamda onlara Tanrılık sıfatı vererek, kendilerine verdiği bunca nimete karşı Allah'a nankörlük ederler.

72-Allah sizlere kendi türünüzden eşler yaratıp eşlerinizden de sizlere çocuk ve torunlar nasip etmiştir. Nice temiz ve helal rızıkları sizlere bahşetmiştir. Şimdi bu müşrikler, kendilerine bu kadar nimet veren Allah'ın nimetlerini görmezden gelerek batıla mı inanıyorlar?  
73-Kendilerine yerden yahut gökten hiçbir rızık sağlayamayacak olan bazı zavallı varlıkları O'na ortak koşarak nankörlük etmiş olmuyorlar mı?

74-Ey müşrikler! Artık şirkten vazgeçin! Eşi ve benzeri olmayan Allah ile o medet umduğunuz varlıklar arasında benzerlik kurmayın! (bkz.Taberi) Yaptığınızın doğru olduğunu iddia etmeyi bırakın ve Muhammed'e iman edin, çünkü sizin sınırlı ilminize karşın Allah, sonsuz ilim sahibidir. 

75-Şimdi Allah sizlere bu hususta bir örnek verecektir. Bir düşünün! Kendi adına hareket edemeyen, özgürlüğü olmayan bir köle ile geniş maddi imkanlara sahip olan ve dilediği gibi malını harcayan özgür ve güçlü bir kişi 
76-Veya dili dönmeyen, verilen hiçbir işi beceremeyen, sahibine yük olmaktan başka bir işe yaramayan bir köle ile son derece bilgili ve adil kişi bir tutulur mu hiç? Elbette ki tutulmaz. İşte bunun gibi, bütün varlığın sahibi olan ve varlığında dilediği gibi tasarruf eden Allah ile o aciz varlıklar da bir tutulmaz.  Kulluk sadece Allah'a yapılır, çünkü her şeyi veren O'dur, ancak siz müşrikler bunu bir türlü anlamak istemiyorsunuz.

77-Şunu bilin ki yerde ve gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalamaz. Elçimiz Muhammed'den ısrarla talep ettiğiniz, (bkz.İbnü'l-Cevzi) vaktini ancak Allah'ın bildiği hesap günü muhakkak gelecektir, o güne kadar size verilen bu hayat süresi göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş olacaktır. Allah'ın sahip olduğu bu sonsuz ilim ve kudret, kendilerini şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklarda var mıdır?

78-Allah sizleri annelerinin karnından bebek olarak doğan ve henüz hiçbir şey bilmeyen küçücük varlıklar olarak yaratmış, verdiği göz, kulak ve akıl nimetleri sayesinde bilgi sahibi olmanızı sağlamıştır. Yalnızca size bu nimetleri bahşeden Allah'a şükretmeniz gerekirken (bkz.Taberi) nasıl olur da başka varlıkları O'na ortak koşarsınız!

79-Bakmaz mısınız gökyüzünde uçan kuşlara? Onları gökyüzünde durabilsin ve uçabilsin diye yaratan, Allah'tan başka kim olabilir ki? Bundan, ancak gözlerinin müşahede ettiğini gönülleri de ikrar edenler (bkz.Taberi) ders alır ve hiçbir güç sahibi olmayan varlıklardan medet ummaya son verirler!

80-Yaşamınız içerisinde Allah'ın size bahşettiği nimetlere bir göz atınız! Bakınız şu içinde huzurla yaşadığınız evlere! O'nun verdiği kudret sayesinde bunları yapıyorsunuz. Ayrıca hayvan derilerinden çadırlar yapıyor, yolculuklarınızda ve konakladığınızda onlara ihtiyaç duyuyorsunuz. Koyun, deve ve keçi gibi hayvanların yünlerinden giysiler, eşyalar yapıyor ve bunlardan ömür boyu (bkz.Taberi) faydalanıyorsunuz. 

81-Yine Allah, sizi aşırı sıcaktan koruyacak gölgelikler, bulutlar ve ağaçlar var ederek yaşamınızı kolaylaştırmış, kayalıklar içerisinde sığınacağınız, barınacağınız, yerler var edip, sizi sıcaktan koruyacak ve örtünmenizi sağlayacak giysiler yapmanıza imkan vermiştir. İşte böylece, yaşamınızda doğrudan faydalandığınız nimetleri size sayıp dökmektedir. (bkz.İbn Kesir) Umulur ki aklınızı kullanır ve sizlere bütün bu nimetleri bahşeden Allah'a ortak koşmaya son verirsiniz.

PEYGAMBERİ İNKAR EDEN MÜŞRİKLERİN AHİRETTEKİ ACIKLI HALLERİ 

82-Ey Muhammed! Müşrikler bütün bu nimetlere nankörlük ediyor ve kendilerine her şeyi bu kadar açıkça anlattığımız halde hala senin peygamberliğine ve tevhide iman etmiyorlarsa
83-Allah'ın nimetlerini bildikleri halde nankörlük edip başka varlıklardan medet umma konusunda ısrar ediyorlarsa
84-Artık senin yapacağın bir şey yok demektir, çünkü senin görevin sadece bu hakikati onlara duyurmaktır, ancak unutmasınlar ki onları diriltip hesaba çekeceğimiz gün geldiğinde artık mazeretleri kalmayacak, pişmanlıkları fayda vermeyecektir. 
85-Cehennem azabını gördüklerinde çok pişman olacaklar, fakat iş işten geçmiş olacaktır. Artık ne azapları hafifletilecek ne de feryatlarına aldırış eden olacaktır. 

86-O gün dünyada şefaatçi kabul edip ortak koştukları varlıkları karşılarında gördüklerinde, "Allahım! İşte biz bunların şefaat yetkisine sahip olduğunu düşünüyorduk, suçlu olan bunlar!" diyerek kendilerini kurtarmaya çalışacaklardır. Şefaatçi kabul edilenler ise, "Bizden medet ummanızı biz mi istedik?" diyeceklerdir.  
87-İşte o an, dünyada umut bağladıkları şeyler tükenmiş olacak ve Allah'ın huzurunda çaresiz bir şekilde kalacaklardır.
88-Allah'a ortak koşan, elçilerimizi yalanlayan ve insanları da hak yoldan uzaklaştıran bu kimselere o gün, bu yaptıklarının cezası olarak kat kat azap tatıracağız.

89-O gün her toplumu hesaba çekerken kendilerine gönderilen peygamberleri de huzurumuza çıkarıp inkarcılarla yüzleştireceğiz. Ey Muhammed! O gün seni de bu müşriklerin karşısına çıkaracağız ve bugün peygamber olduğuna inanmayanlar, o gün büyük bir pişmanlık duyacaklardır. Çünkü biz sana bu Kur'an'ı, helal-haram, sevap-günah konusunda gerekli her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren, inananlara bir rahmet, tevhide gönülden bağlanmış olanlara bir müjde olarak vahyettik. (bkz.Taberi)

İLAHİ VAHYİN TEMEL MESAJLARI 

90-Allah sana vahyettiği bu Kur'an'da adaletli olmayı, iyilik yapmayı, akrabalara yardım etmeyi emretmekte, elçisine iman edip tevhidi kabul etmenizi istemektedir. (bkz.Taberi) Kendinizi büyük görmenizi, haksızlık etmeyi, ahlaksızlığı ve hayasızlığı da yasaklamaktadır. İşte, belki aklınızı başınıza alırsınız diye, Allah sizlere böyle öğütler vermektedir. 

MÜMİNLERE "İMANDA SEBAT ve KARARLILIK" TAVSİYESİ 

91-Ey Muhammed'e iman edenler! Mekkeli müşriklerin tevhidi terketmeniz için sizlere çeşitli baskılar yaptıklarını biliyoruz, fakat siz imanınızda sebat edin, baskılar karşısında sabırlı olun. Elçimize iman edip tevhide sapasağlam sarıldıktan sonra sakın şirke geri dönmeyin. (bkz.Taberi, Zemahşeri, Razi)
92-Kureyş müşriklerinin, müminlerden daha güçlü ve kalabalık olmalarına bakıp da verdiğiniz sözü unutmayın, elçimiz Muhammed'i terketmeyin! Yoksa yaptığınız şey, büyük çabalarla ipliğini eğirdikten sonra tekrar çözen, yaptığını bozan kadının durumuna benzer. Unutmayın ki Allah sizleri imtihan etmekte ve yaptığınız her şeyi bilmektedir. Kıyamet günü kimin doğru yolda kimin yanlış yolda olduğunu gösterecek ve herkese yaptığının karşılığını verecektir.
93-İsteseydi herkesi zorla imana getirir ve kimsenin inkar etmesine fırsat tanımazdı. (bkz.Zemahşeri) Fakat O, insanları zorlamamakta, herkese iman etmesi için fırsat vermektedir. Layık olanları hidayete erdirmekte, ısrarla inkar edenleri ise inkarlarıyla başbaşa bırakmaktadır. (bkz.Teysir) Hesap günü geldiğinde herkese kendi seçiminin hesabı sorulacaktır.

94-Tevhitten sonra şirke dönerek, başka insanların da tevhitten yüz çevirmelerine sebep olursanız bunun cezasını hem dünyada hem ahirette en ağır şekilde çekersiniz.

95-Sakın fani dünya kazancına aldanıp da imanınızdan dönmeyiniz. Unutmayınız ki Allah'ın ahirette vereceği ödül dünya kazancından çok daha büyüktür. 
96-Çünkü dünyada elde ettiğiniz şey ne olursa olsun bir gün tükenecektir. Oysa Allah'ın size müjdelediği nimetler sonsuzdur. Müşriklerin baskılarına aldırmaksızın imanlarında sebat edenler emin olsunlar ki ödüllerini en güzel şekilde vereceğiz. 
97-Kadın ve erkek her kim elçimiz Muhammed'e iman eder ve ilahi emirler doğrultusunda yaşarsa ona muhakkak huzur dolu bir hayat bahşedecek, ödülünü en güzel şekilde vereceğiz. 

ŞEYTAN MÜMİNİN AKLINI ÇELEMEZ 

98-Ey Muhammed! Sizlere dünya ve ahirette huzurlu olmanız için gereken ilahi mesajları ihtiva eden bu Kur'an'ı okuduğunuz zaman, O'nun hükümlerine aykırı davranma hususunda şeytanın, aklınızı çelmesine fırsat vermeyiniz. 
99-Unutmayınız ki onun, sizin üzerinizde hiçbir gücü yoktur. 
100-Onun gücü ancak kendi yandaşları olan müşriklere yeter, sözü onlara geçer.
Siz Allah'a tam güvenip imanınızda sebat ediniz ve şeytanın vesveselerine aldırmayınız.

101-Ey Muhammed! Senin peygamberliğine ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğuna inanmayan müşrikler, önceki peygamberlere gönderdiğimiz gibi sana da vahiy göndermemizi yadırgamakta (bkz.Zemahşeri) ve "Sen peygamber değil yalancısın, Allah'a iftira ediyorsun!" demektedirler. Oysa Allah, kime ne zaman vahyedeceğini ve hangi mesajları ileteceğini çok iyi bilmektedir. Onlar ise hakkında bilgi sahibi olmadıkları bir konuda ileri geri konuşmaktadır.
102-Sen onların bu sözlerine aldırma ve şöyle de: "Bu Kur'an'ı bana, bütün peygamberlere vahiy getiren Rûhul Kudüs, Allah'tan getirmektedir. İçerisinde benim ya da başkasının müdahalesi yoktur. (bkz.Bi'l-hak) Amacı ise iman edenleri imanlarında sebat ettirmek, insanlara dosdoğru yolu göstermek, müminlere rehberlik yapmak ve müjde iletmektir."

"KUR'AN'I ONA BİRİLERİ ÖĞRETİYOR" İDDİASINA CEVAP 

103-Ey Muhammed! Senin peygamberliğine ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğuna inanmayan müşriklerin, Kur'an'ı, sana bir yabancının öğrettiğini iddia ettiklerini biliyoruz. Oysa onların sözünü ettiği yabancı kişinin dili Arapça bile değildir ama Kur'an'ın dili apaçık Arapçadır. 
104-Gördüğün gibi müşrikler bu kitabın ilahi vahiy olduğunu reddetmek için bahane bulayım derken iyice şaşırmışlardır. Bunlar ahirette de acı bir azaba uğrayacaklardır. 

105-Gerçek şu ki kendi kafasından birtakım sözler uydurup Allah'a isnat etmek elçimiz Muhammed'in değil, ilahi mesajlara iman etmeyen yalancı müşriklerin yapacağı türden bir iştir. 

İMANDAN SONRA ŞİRKE DÖNMEME UYARISI 

106-Ey Muhammed'e iman edenler! İnanmanız sebebiyle müşriklerin büyük baskısı altında olduğunuzu biliyoruz. Elbette ki ciddi bir zorlama ve baskı altında kaldıkları için, kalpleri imanla dolu olduğu halde sadece dilleri ile inkar edenler dışında ahiret ödülünden vazgeçip geçici ve değersiz dünya menfaatine meyleden ve müşriklerin yaygaralarına kulak verip imandan sonra tekrar şirke gönlünü kaptıranlar Allah'ın gazabına dolayısıyla büyük bir azaba maruz kalırlar. 
107-Bu onların dünya hayatını ahiretten daha çok sevmeleri sebebiyledir. Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmek lûtfunda bulunmaz.
108-Kalpleri katılaşmış, basiretleri körelmiş ve hakikate karşı sağır kesilmiş olanları Allah zorla doğru yola getirecek değildir. 
109-Kuşkusuz ahirette onlar, yaptıklarına çok pişman olacaklardır.

110-Elçimiz Muhammed'e inanan ve bütün baskılara rağmen imanlarında sebat gösteren, çeşitli zulümlere katlandıktan sonra bu uğurda yurtlarını terketmeyi dahi göze alan fedakar müminler elbette Allah tarafından ödüllendirileceklerdir. Allah onların, müşriklerin baskısı altında inkarlarını bağışlamıştır. (bkz.Taberi) Zira O, çok merhametlidir.

111-Hesap günü geldiğinde herkes yapayalnız olarak hesap verecek ve kendisini kurtarmaya çalışacaktır. O gün herkese yaptıklarının karşılığı verilecek ve hiç kimse haksızlığa uğramayacaktır.

"GÜVENLİ ve MÜREFFEH ŞEHİR" NİMETİNE NANKÖRLÜK

112-Ey Mekke (bkz.Taberi) müşrikleri! Muhammed'in peygamberliğini inkar etmeniz büyük bir nankörlüktür. Sizler güvenli ve müreffeh bir şehirde yaşamaktasınız. Çevre bölgelerde savaşlar durmak bilmezken sizin şehrinizde huzur ve güven hakimdir. Dört bir yandan gelen ticaret kervanları sayesinde bolluk içinde yaşamaktasınız.
113-Bu, Allah'ın size olan nimetidir. Ne var ki sizler nankörlük ediyor ve tarafımızdan gönderilen Muhammed'i inkar ediyorsunuz. Yaptığınız bu haksızlığın ve nankörlüğün cezası: açlık, korku ve hezimet olacaktır.

ALLAH'TAN BAŞKASI ADINA HARAM SAYILAN ŞEYLERİN GEÇERSİZLİĞİ 

114-Allah'ın verdiği helal nimetlere nankörlük etmeyin! O'nun nimetlerinden faydalanırken O'ndan başkasından medet ummayın. 
115-Bütün nimetleri size bahşeden Allah, sadece leş, kan, domuz eti ve putlara olduğu gibi (bkz.Taberi) Allah'tan başkası adına kesilmiş hayvanların etini haram kılmıştır. Bununla beraber gerçekten hayati tehlike ve mecburiyet altında olan kimse, aşırıya gitmeden bu haramlardan yiyerek canını kurtarabilir. 
116-Kendilerini şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklar adına bazı şeyleri haram kılmayın. (bkz.Taberi) Şu helaldir, bu haramdır diyerek putlar adına hüküm vermeyin, çünkü bu, düpedüz Allah'a iftiradır. Unutmayın ki Allah'a iftira edenler yani O'na ortak koşan ve putları adına bazı şeyleri haram kılıp Allah'a isnat edenler böyle yapmakla hiçbir hayırlı sonuç elde edemezler. 
117-Şu fani dünya hayatında yaptıkları bu davranış karşısında ahirette ebedi cehennem azabına maruz kalırlar.

118-Evet, vaktiyle yahudilere bunların dışında, daha önce saydığımız (bkz.En'am 6/146) bazı şeyleri de haram kılmıştık, fakat bu, bizim onlara yaptığımız bir haksızlık değil, bilakis ilahi emirlere muhalefet etmeleri sonucu (bkz.Taberi) kendilerine yaptıkları bir haksızlıktı. (bkz.Alûsi, "Bir şey zararından dolayı haram kılınacağı gibi, ceza olarak da haram kılınabilir"

TÖVBE KAPISI HEP AÇIKTIR 

119-Ey müşrikler! Şirkten tövbe edin! Allah'ın af ve mağrifet kapısı açıktır. Şunu bilin ki bulunduğunuz cahillik(*) ve sapkınlık içerisinde işlediğiniz bütün günahlar, eğer elçimiz Muhammed'e iman eder ve ilahi emirler doğrultusunda yaşarsanız affedilecektir, çünkü Allah engin mağrifet sahibidir.
(*)Arapçada "cahil" kelimesi, ‘bilmeyen’ değil ‘kendini tutamayan’, kendine hakim olamayan, nefsine yenik düşen anlamına gelir. Allah insanları bilmediğinden sorumlu tutmamıştır. Cahillik eden bilmediği için değil kendine hakim olamadığı için eder. Türkçe’de cahil kelimesine Arapça kökenli bir kelime olmasına rağmen farklı anlam yüklenmiştir. Cahil kelimesinin kullanıldığı ayetler için Bkz.En’am 6/35Yusuf 12/33, (bkz.Abdülaziz Bayındır)

TEVHİT EHLİ BÜYÜK REHBER İBRAHİM ÖRNEĞİ 

120-Bakınız, atanız İbrahim de tevhit ehli ve sadece Allah'a kulluk eden bir mümin önderdi, müşriklerden olmadı. Sadece Allah'a kulluk ederdi ve hep doğruya yönelirdi. Sizler gibi Allah'ın nimetlerine nankörlük etmez, hem O'nun nimetlerinden istifade edip hem O'na ortak koşmazdı. 
121-O'nun verdiği nimetlere şükrederdi. Nitekim Allah, onu da, tıpkı Muhammed gibi peygamber olarak seçip dosdoğru yola iletmişti. 
122-Böylece tevhit ehli bir önder olarak yaşadı ve hem dünyada hem ahirette en güzel ödüle layık olan salih kullardan oldu.

123-İşte şimdi de Muhammed'e aynı görevi vermiş, ona da, müşriklere karışmamış olan İbrahim gibi olmasını, tevhit yolunda yürümesini ve bu mesajı anlatmasını emretmiş bulunmaktayız. 

İLAHİ MESAJA MUHALEFETİN CEZASI 

124-Ey Mekkeli müşrikler! Allah'ın verdiği nimetlere karşı şükredin ve O'ndan başka varlıkları şefaatçi kabul edip de O'na ortak koşmayın. Şunu bilin ki vaktiyle İsrailoğulları ilahi emirlere muhalefet ettiklerinden dolayı onlara cumartesi yasağını koymuştuk. Kıyamet günü onlara bu muhalefetlerinin hesabını da soracağız. Eğer siz de elçimize inanmaz ve ilahi emirlere itaat etmezseniz benzer şekilde ilahi cezaya maruz kalırsınız. (bkz.Zemahşeri)

TEBLİĞDE SABIR ve KARARLILIK 

125-Ey Muhammed! Sana vahyettiğimiz bu Kur'an ile ve içinde anlattığımız bu ibret dolu misallerle (bkz.Taberi) hikmetle ve güzel öğütlerle müşrikleri tevhide davet etmeye devam et! Rabbinin mesajını tebliğ etmekten sakın geri durma, onlarla en etkili şekilde mücadele etmeyi sürdür. (bkz.Taberi) Allah yaptıklarınızı görmektedir, kimin doğru yolda olduğunu, kimin yoldan çıktığını da bilmektedir. Herkese gerekli karşılığı verecektir. 
126-Müşriklerin baskılarına maruz kalan müminlere söyle, sabırlı olsunlar. Size karşı yapılan saldırılara cevap vereyim derken ölçüyü kaçırmayınız, size yapılandan fazlasını yapmayınız. Hatta sabreder ve onu da yapmazsanız daha iyi olur. 
127-Sabırlı ve kararlı olunuz. Ey elçimiz! Israrla senin peygamberliğini yalanlayan müşrikler için de artık üzülme! Ayrıca insanların sana inanmalarını engellemek ve sizlere zarar vermek için yaptıkları türlü kötülüklere, kurdukları tuzaklara karşı metin ol!
128-Unutma ki Allah, kendi elçisine inanan ve emirlerine göre yaşayan müminlerle beraberdir, onları destekleyecek ve zafere ulaştıracaktır.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR