30 Haziran 2017 Cuma

KURAN -87- (30) RUM SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

66 Ayet - /Bizans'ın putperest İranlılar'a, müslümanların da Mekke müşriklerine karşı zafere ulaşacakları müjdesi/

----- Mekke döneminin sonlarına doğru, İsra suresinin ardından, Hz.Muhammed'in Akabe'de Medineli müslümanlardan biat aldığı dönemde vahyedilmiş olmalıdır. Çünkü rivayetlerde, Bizans'ın yenildiğini duyan müşriklerin müslümanlara, "Eğer siz de bizimle savaşırsanız size galip geliriz" dedikleri aktarılır. Bu ifade, müslümanların en azından yakın bir gelecekte müşriklerle savaşacak güce ulaşacak durumda olduklarını göstermektedir. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

ZAFER MÜMİNLERİN...

1-Elif lam mim! (Huruf-ı mukattaa)

2-Ey müslümanlara her türlü baskıyı reva gören ve putperest İran ordusunun Arap yarımadasına yakın (bkz.Razi) bir bölgede hristiyan Bizans ordusuna karşı zafer kazanmasını adeta kendi zaferleri gibi gösterip müslümanların moralini bozmaya, gözünü korkutmaya çalışan Mekkeli müşrikler! 
3-Haberiniz olsun ki sizi sevince boğan bu İran zaferi, yakında hezimete dönüşecek Bizanslılar onlara galip geleceklerdir. 
4-Dahası, çok yakında müslümanlar size karşı üstünlük sağlayıp Allah'ın yardımıyla zafere ulaşacaklardır. İşte o gün sevinme sırası
5-Allah'ın kendilerine bahşettiği zafer neticesinde müminlere gelecektir. Zira her iş eninde sonunda Allah'ın hükümranlığı altında gerçekleşir, o mutlak güç ve mülkün sahibidir, iman edenlere karşı çok merhametlidir.

6-Bu, Allah'ın müminlere vaadidir. Allah verdiği sözden dönmez, ancak siz müşrikler (bkz.Mukatil)
7-Her şeyin sadece görünen yönünü dikkate aldığınız için elçimizin bildirdiği bu zafer vaadini imkansız görmekte (bkz.İbn Aşur) ahirete dair uyarıları dikkate almamaktasınız.

DÜNYA HAYATININ SONU ve AHİRET

8-Hiç elinizi vicdanınıza koyup düşünmez misiniz? (bkz.Kurtubi) Allah şu yeri, göğü ve diğer varlıkları boşuna mı yaratmıştır? Bu dünya hayatının bir sonu olmayacak mıdır? Ayrıca burada yapılan haksızlıklar cezasız mı kalacaktır? Elbette ki hayır! Zira Allah bu kainatı belli bir süre için yaratmıştır. Bu sürenin ardından kıyamet kopacak ve her şeyin hesabı görülecektir. Ne var ki sizler bu gerçeği kabul etmeye yanaşmamaktasınız.  
9-Sizden önce elçilerimize benzer tavrı gösteren toplumların sizden çok daha güçlü kuvvetli oldukları halde helak edilmelerinden ders almaz mısınız? Evet, onlar sizden daha güçlüydüler, ama kendilerine uyarıcı olarak gelen peygamberleri yalanladılar, tıpkı sizin, elçimiz Muhammed'e yaptığınız gibi alaya aldılar, onlara zulmettiler ve sonuçta helak edildiler. Allah onlara herhangi bir haksızlık yapmış değildir. Aksine onlar bu kötü sonu kendi elleriyle hazırladılar. 
10-Dünyadaki bu felaketin ardından ahiret azabına da müstehak oldular. (bkz.Mukatil

MÜŞRİKLERİN BEYHUDE ŞEFAAT BEKLENTİSİ

11-Ey Allah'tan başka varlıkları Allah katında kendilerine şefaatçi olarak gören ve ahiret uyarılarını umursamayan müşrikler! Sizleri ilk defa yoktan yaratan Allah olduğu gibi ölümden sonra diriltecek ve huzuruna çıkartıp hesap soracak olan da O'dur. 
12-Şunu iyi bilin ki o, umursamadığınız kıyamet günü geldiğinde bütün beklentileriniz boşa çıkacaktır. 
13-Kendilerini şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz meleklerin (bkz.Mukatil) ve diğer varlıkların hiçbir yararını göremeyeceksiniz. Çünkü onlar, o gün sizin şirk inancınızdan beri olduklarını ilan edeceklerdir. 

14-İşte kıyametin koptuğu o gün hesap görülecek ve elçilerimize iman edenlerle etmeyenler ayrılacak ve her biri farklı bir sonla karşılaşacaklardır 
15-Allah'ın birliğine ve elçilerine inanmış ve O'nun emirlerine uyarak, yasaklarından kaçınarak yaşamış müminler cennet bahçelerinde çok saygın bir şekilde ağırlanacaklardır.  
16-Tevhidi ve elçilerimizi inkar eden ve ahiret uyarılarını alaya alan inkarcı müşrikler ise cehennem ateşine atılacaklardır.  

TEVHİDİN KAİNATTAN DELİLLERİ

17-Bu uyarıları dikkate alın ve sabah akşam sadece Allah'a kulluk edin
18-Başka varlıkları O'na ortak koşmayın. Daima tevhide bağlı kalın, O'na şirk koşmaktan sakının, ikindi vakti ve öğleye girdiğinizde de ilan edin ki göklerde ve yerde övülecek ve yüceltilecek tek ilah O'dur. Çünkü O, bütün kainatın yegane yaratıcısıdır, kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. Bunu gösteren bir çok delil vardır. 
19-Cansız berrak bir sıvıdan veya tohumdan canlıları yarattığı, onlara hayat verdiği gibi bütün canlıların hayatına son verecek olan da O'dur. Kurak toprağa hayat verdiği gibi sizi de öldükten sonra diriltecektir. 
20-Kaldı ki atanız Adem'i topraktan yaratıp onu ve sizleri mükemmel hale getirmesi, Allah'ın kudretinin sınırsızlığını ve kulluk edilmeye layık yegane ilah olduğunu (bkz.Mukatil) gösteren açık bir delildir.  
21-Yanlarında huzur ve sükunet bulasınız diye sizlere kendi türünüzden eşler yaratması ve aranızda güçlü bir sevgi ve merhamet bağı oluşturması 
22-Yeri ve göğü, bütün kainatı mükemmel bir şekilde var etmesi, sizleri değişik renklerde yaratması, dillerinizin farklılığı
23-Gecenin sükunetinde uyumanıza ve gündüzün aydınlığında çalışıp kazanmanıza imkan verecek olan şu gece ve gündüz düzeni  
24-Sizleri kah korkutan kah yağmur ve bereket beklentisiyle sevindiren şimşekleri çaktırıp gökten yağmur yağdırması ve kuruyup çoraklaşmış topraklara hayat bahşetmesi 
25-Yerden göğe kadar şu muazzam kainat sistemini düzenli bir şekilde yaratması  da, O'nun kulluk edilmeye layık yegane kudret olduğunu gösteren delillerdendir. Aklını kullanan ve bütün bu delilleri düşünenler bu gerçeği anlar ve tevhidi kabul ederler. Nitekim kıyametle birlikte herkes öldükten sonra O, bütün insanları diriltecek ve huzuruna çıkarıp hesaba çekecektir. 

26-Yerde ve göklerde olan her şey O'na aittir. Her şey O'nun egemenliği altındadır. 

27-Sizleri yoktan yaratan O olduğu gibi, ölümden sonra diriltecek olan da O'dur. Yaratmak da diriltmek de O'nun için zor değildir. Siz ahiret uyarılarını dikkate almasanız da, hakikat budur. O'ndan başka kulluk edilmeye layık kudret yoktur, kainatın yegane hakimi ve ilahı O'dur. O, sonsuz kudret sahibidir, kulları için isabetli olanı yapmakta ve emretmektedir. 

28-Ey Allah'a ortak koşan ve onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul eden müşrikler! Allah sizlere, bu yaptığınız şeyin yanlış olduğunu göstermek üzere, kendi yaşamınızdan bir örnek vermektedir. Sahip olduğunuz kölelerinizi kendi servetinize ortak etmek, sizden sonra tıpkı çocuklarınız gibi mirasçınız olmalarını kabul etmek ister misiniz? İstemezsiniz değil mi? Kaldı ki o köleler aslında sizler gibi birer insandır (bkz.Zemahşeri) Peki, durum böyle iken nasıl olur da Allah'ın mülkünde ve egemenliğinde bazı varlıkların ortak olduğunu düşünürsünüz? Aklınızı kullanıp şirkten vazgeçmeniz için işte size böyle açık kanıtlar ortaya koyuyoruz!   

29-Ne var ki sizler aklınızı kullanmak yerine cahilce davranıyor, dünyevi arzularınıza uyuyor (bkz.İbn Atıyye) ve atalarınıza bağlı kalmak adına (bkz.Kurtubi) şirki sürdürüyorsunuz. Bu sebeple de şirkten bir türlü vazgeçmiyorsunuz! Kendinizi Allah'ın rahmetinden ve hidayetinden mahrum ettikten sonra artık size kim yardım edebilir ve yol gösterebilir?

30-Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin bu cehaletlerine bakma, onların inanmamaları seni üzmesin! (bkz.Razi) Şirkten uzak bir şekilde dosdoğru tevhide olan bağlılığını sürdür. Allah'ın insanı yaratırken O'nun benliğine zerkettiği bu tabii ve saf yaratılışında sebat et! Şunu iyi bil ki onlar Allah'ın insana lütfettiği değerli tevhidi değiştirip dönüştüremez, onu yok edemez, şirk inancını hakim kılamazlar (bkz.Razi) Çünkü tertemiz insan fıtratına uygun dosdoğru din budur. Ne var ki Mekkeli müşrikler (bkz.Mukatil) bu inançtan yüz çevirmektedirler.    

MÜŞRİKLERİN NANKÖRLÜKLERİ

31-Ey Mekkeli müşrikler! (bkz.Mukatil) Bu anlatılanlardan ders alın ve Allah'a şirk koşmayı bırakıp tövbe edin. (bkz.Taberi) Elçimize iman edip tevhide yönelin ve ona uygun bir şekilde ibadet edin. 
32-Tevhitten ayrılıp (bkz.Taberi) değişik inançlara sapan ve kendi görüşlerini hakikat sanıp övünen müşrikler olmaktan vazgeçin.

33-Aslında müşrikler, başları sıkıştığında o güne kadar şefaatçi kabul edip medet umdukları varlıklardan bir fayda gelmeyeceğini görür ve derhal tövbe edip Allah'a yalvarmaya başlarlar! Fakat Allah onları sıkıntılarından kurtardığı zaman yine eski nankörlüklerine döner ve O'na şirk koşmaya devam ederler.   
34-Fakat bilsinler ki verdiğimiz bunca nimete karşı yaptıkları nankörlük pek uzun sürmeyecektir, zira eğer tövbe edip tevhide dönmezlerse yakında bunun cezasını çekeceklerdir. 
35-Sanki Allah'a ortak koşma konusunda onları yönlendiren ilahi bir bilgi indirmişiz gibi şirkte ısrar ediyorlar!  

36-Evet, müşrikler ilahi nimetler içinde yüzerlerken Allah'a nankörlük eder ve bazı varlıkları O'nun nezdinde şefaatçi kabul edip onlardan medet umarlar, ancak kendi hataları sebebiyle başlarına bir musibet geldiğinde, medet umdukları o varlıklardan ümitlerini keser (bkz.Maturidi) ve derhal Allah'a yalvarırlar. 
37-Rızkı, dilediğine bolca verme gücüne de dilediğinden kısma gücüne de sadece Allah'ın sahip olduğunu, içlerinden bir insanı seçip ona peygamberlik vermesinde yadırganacak bir durum olmadığını (bkz.Maturidi) bir türlü anlamazlar. Oysa bunlar, iman etmek isteyenler için Allah'ın hikmet ve kudretine yönelik gayet açık delillerdir. 

YOKSULA YARDIM

38-Ey elçimiz Muhammed! Sen ve sana inananlar sakın müşrikler gibi olmayınız! Akrabalarınıza, yoksullara, gariplere ve yolda kalmışlara mallarınızdan Allah'ın verilmesini emrettiği haklarınızı veriniz. Unutmayınız ki Allah'ın rızasını kazanmak isteyenler için en doğru yol budur. Zaten böyle davrananlar ahirette kurtuluşa ereceklerdir. 
39-Zira Allah katında daha değerli olan ve ödüle layık görülen harcamalar, dünyevi kazanç sağlamak amacıyla yaptıklarınız değil (bkz.Taberi, İbn Atıyye, İbnü'l-Cevzi) sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yoksullara yaptığınız yardımlardır. İşte böyle yardım edenler ve zekat verenler ahirette ödüllerini katbekat alacaklardır.   

TEVHİDİN DELİLİ

40-Ey Allah'a ortak koşan ve onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul eden müşrikler! Sizleri yaratan, her türlü rızkı bahşeden, canınızı alacak ve tekrar diriltip hesaba çekecek olan Allah olduğu halde nasıl olur da ona ortak koşarsınız? O varlıklar içerisinde bunları yapabilen var mı sanki? Hayır, elbette ki bunlar sadece Allah'ın yapabileceği şeylerdir ve bu yüzden de kulluk edilmeye layık yegane kudret O'dur, sizin asılsız yakıştırmalarınızdan uzaktır. 

ŞİRK TOPLUMU FESADA UĞRATIR

41-Ey Mekke müşrikleri! Sizin yaptığınız kötülükler neticesinde memleketin dört bir yanında (bkz.İkrime, Mücahid => Taberi, İbn Kesir) şirk ve inkar alıp başını yürüdü (bkz.Maturidi) Allah bu yaptıklarınızın bedelinin bir kısmını sizlere dünya hayatında ödeterek tövbe etmenizi sağlamak istemektedir.  
42-Aslında geçmişte benzer şeyleri yapmış toplumların sonlarıyla ilgili kıssalardan ibret alsanız sizin gibi müşrik olan ve peygamberlere karşı zorbalık edenlerin sonlarının ne kadar kötü olduğunu anlar ve ders alırsınız. 

43-Ey elçimiz Muhammed! Sen müşriklerin bu tavırlarına aldırma! Gerçekleşmesi kaçınılmaz olan, cennetlik ve cehennemliklerin ayrışacağı kıyamet ve hesap günü gelinceye kadar tevhide bağlılığını sürdür! 
44-Gerçek şu ki tevhide karşı çıkan ve senin peygamberliğini inkar edenler kendi aleyhlerine hareket etmektedirler. Sana iman edenler ise kendilerine ahirette verilecek olan muazzam ödüle hazırlanmaktadırlar 
45-Çünkü Allah, bu kimseleri ihsanı ve ikramıyla bol bol ödüllendirecektir. İnkarcı müşrikler ise ilahi rahmetten mahrum kalacaklar ve cezaya müstehak olacaklardır. 

46-Ey Allah'ın nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Allah'ın yarattığı şu muazzam kainat düzeni içerisinde rüzgarların nasıl yağmuru müjdelediğini, nasıl rahmet ve bereket yağmurlarını yağdıran bulutları topladığını ve denizlerde yüzen gemileri ilerlettiğini görmez misiniz? Allah'ın bütün bunları size bahşetmesi, kulluk edilmeye layık yegane kudret olduğunun bir delilidir. Size düşen, bu nimetlere şükretmek ve sadece O'na kulluk etmektir.  

Hz.MUHAMMED'E SABIR ve KARARLILIK TAVSİYESİ

47-Ey elçimiz! Müşriklerin ısrarlı inkarlarından dolayı yılgınlık gösterme! Şunu iyi bil ki geçmişte de birçok peygamberi toplumlarına göndermiştik ve onlar da senin gibi açık ve net bir şekilde tevhidi ortaya koyan kanıtları anlattıkları halde, inkar ve baskı ile karşılaşmışlardı. Ama biz neticede elçilerimizi zafere ulaştırdık ve inkarcı müşriklerin cezalarını verdik. Çünkü müminlere yardım etmek, onları zafere ulaştırmak bizim vaadimizdir. Bu şekilde seni de müşrik Mekkeliler'e karşı muzaffer kılacağız. 

KAİNATTAN TEVHİT DELİLLERİ

48-Ey elçimizin ahiret uyarısını alaya alan müşrikler! Yarattığı kainat düzeni içerisinde rüzgarları estiren, onlarla bulutları harekete geçirip bir araya toplayan, onları yağmur yüklü hale getiren Allah'tır. Bir bakarsınız ki o bulutlardan yağmur damlaları yağıveriyor. 
49-Evet, işte siz, öncesinde kuraklık ve kıtlık sebebiyle bitkin ve umutsuz hale düşmüşken 
50-Allah'ın rahmeti sayesinde yağan bu yağmurlarla seviniyor ama yine de O'na ortak koşuyorsunuz! Elçimiz Muhammed'in hesap günüyle ilgili uyarılarını alaya alıyor, "çürümüş kemikleri kim diriltecek" diyorsunuz! Görmez misiniz, çoraklaşmış ve adeta ölü gibi olmuş topraklar ilahi rahmetle yağan yağmur sayesinde nasıl da canlanıyor, hayat buluyor? Evet, işte bu durum, hayat veren, ölüyü dirilten Allah'ın kudretini göstermez mi? Doğrusu Allah her şeye kadirdir.

51-Kudretimizle yağdırdığımız yağmurlar sayesinde, çorak topraktan sizlere çeşit çeşit rızık bahşedince seviniyor ama bu rızıkları bahşeden kudrete şükretmiyorsunuz! Ürünlerinize zarar veren bir afetle karşılaştığınızda üzüntünüzden kahroluyor, bütün nimetleri unutuyor, nankörlük ediyorsunuz. Bu durumunuz, iddia ettiğinizin aksine, Allah'a samimiyetle bağlanmadığınızı, O'na tam olarak güvenmediğinizi göstermektedir. Zira gerçek müminler, bollukta şükreder, darlıkta sabreder, sıkıntılarının giderilmesi için Allah'a dua ederler. (bkz.Zemahşeri)

MÜŞRİKLERİN KÖRLÜKLERİ

52-Ey elçimiz Muhammed! Sen bu müşriklerin aldırmazlığına bakma! Onların iman etmemeleri senin suçun değil
53-Çünkü sen basiretleri körelmiş kimseleri sapkınlıklarından kurtaramazsın! Senin uyarıların ancak ayetlerimize iman edenlere fayda eder. Bu yüzden sakın ümitsizliğe düşme ve görevini yapmaya devam et!

54-Ey elçimizin ahiret uyarılarını alaya alan müşrikler! Hiç düşünmez misiniz; Allah sizi ana rahminde bir damlacıktan yaratmış, sonra güçlü kuvvetli insanlar haline getirmiştir. Bu güçlü kuvvetli halinizden sonra yaşlanıp tekrar zayıf düşmektesiniz. Sizi böylesine halden hale getiren Allah'ın, ölüleri diriltmesini nasıl hayretle karşılarsınız? Doğrusu Allah dilediği gibi yaratır, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. 
55-Eğer bu tavrınızdan dönmezseniz, ahirette çok pişman olacaksınız. Kıyamet koptuğunda bu geçici dünya hayatının ne kadar da kısa olduğuna şaşıracak, uzun bir hayat yaşayamadık diye yeminler edeceksiniz. İşte bu, dünyada ne kadar yanılgı içerisinde olduğunuzu gösteren bir durumdur.  

56-Ama o gün, dünya hayatında elçilerimize inanmış ve vahiyden nasiplenmiş kimseler ise müşriklere dönüp, "Allah'ın takdir ettiği süre boyunca dünya hayatı ve kabir hayatı yaşadınız ve işte bugün diriltildiniz. Size bu gerçeği anlatmıştık, ama sizler inanmamıştınız" diyeceklerdir.  
57-İşte o gün müşriklerin (bkz.Mukatil) ne mazeretleri kabul edilecek ne de tekrar dünyaya dönme istekleri!

ZAFER YAKINDIR

58-Ey elçimiz Muhammed! İşte biz Kur'an'da müşriklerin şirkten vazgeçip tevhidi kabul edip sana inanmaları için gerekli açıklamayı yapıyor, her türlü örneği veriyoruz. Bütün bunlara inanmayıp da senden mucizeler isteyen o müşriklere istedikleri türden türden bir mucize gösterecek olsan bile yine de inanmayacaklardır.  
59-Çünkü onların kalpleri iyice katılaşmış ve zihinleri şartlanmış durumdadırlar. 
60-Öyleyse sen onların bu ısrarlı inkarlarından dolayı yılgınlığa düşme, sabır ve kararlılıkla görevine devam et! Yaptıklarından etkilenip derhal cezalandırılmalarını isteme! (bkz.Mukatil, Maturidi) Unutma ki Allah'ın yardımıyla yakında zafere ulaşacaksınız. 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;

29 Haziran 2017 Perşembe

KURAN -86- (17) İSRA SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

İSRA = Gece yürümek
111 Ayet - /Hz.Muhammed'in vahye muhatap oluşu/

----- Mekke döneminin sonlarına doğru, Ra'd suresinin ardından vahyedilmiştir. Hz.Musa ve İsrailoğulları'ndan söz ederek başladığı için "Beni İsrail suresi" olarak da adlandırılmıştır. Tevhit, ahiret, nübüvvet mesajlarının yanı sıra ahlaki öğütler de yer almaktadır. ----- 
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

İSRÂ OLAYI

1-Kendisine birtakım ilahi ayetler gösterip makamını yükseltmek amacıyla kulu Muhammed'i bir gece vakti Kabe'den çevresini kutsal kıldığımız en uzaktaki mescide ulaştıran Allah, müşriklerin iddia ettikleri bütün ortaklardan münezzeh olup, yaratmada ve Tanrılık sıfatında eşi yoktur. Elçisini korumaya, zafere ulaştırmaya ve müşriklerin planlarına boşa çıkarmaya muktedirdir (bkz.Maturidi) O, müşriklerin yaptıklarından haberdardır ve onlara gereken cezayı verecektir (bkz.Taberi)
-İsra / mirac hadisesi aslında Mekke'den Kudüs'e yürüyüş veya manevi bir yükseliş değildir. Olsa olsa Hz.Muhammed'in vahyi almak için yaşadığı ruhi-manevi bir yükseliş olmalıdır. (bkz.Sidretül Münteha) (bkz.Necm 53/14-15) 
Ek olarak; 
O dönemde Kudüs şehrinde, günümüzde "Mescid-i Aksa" veya Beytülmakdis olarak bilinen yapının fiziksel olarak var olmadığı, milattan sonra 70 yılında orada bulunan yahudilerin Süleyman mabedinin (güneşe taptıkları zamandan kalma Salem (İbrani güneş tanrısı) mabedi) (bkz.Jeru-Salem) Roma'lı kumandan Titus tarafından yıktırıldığı, müslümanların fethine kadar o bölgenin hristiyanlar tarafından harabe ve çöplük olarak kullanıldığı tarihsel olarak sabittir. 
Kudüs, Hz.Ömer tarafından feth olunduğunda namaz kılması için Kıyamet Kilise'sine davet edildiği halde kötü örnek olup hristiyanların ibadethanelerine zarar gelmesin diye daveti kabul etmeyip, çöplük olarak kullanılan eski Süleyman mabedini temizleterek burada namaz kılmış ve oradaki Süleyman mabedi harabelerinin üzerine "Hz.Ömer mescidi" adı ile bir mescid yapılmıştır. 
Sonraki hali, Emevi sarayının halifelik çekişmelerinde Mekke ve çevresini etkisizleştirip devre dışı bırakabilmek veya zayıflatabilmek için kendi egemenliklerinde başka bir kutsal mekan ve şehir yaratma çabasının ürünüdür. Kudüs'te bugün gördüğünüz her şey Emevi'ler tarafından ihya edilmiş, Kudüs'teki mescid Abdümelik bin Mervan tarafından  Hicri 66'da (MS 685/686) Kabe taklid edilerek yaptırılmıştır. Ardından Emevi sarayının para ve güçle etki altına aldığı muhaddis ve raviler aracılığı ile İsra 17/1 ayeti temel alınıp, "İslam'ın ilk kıblesi" yalanı palazlandırılarak mirac hadisesi buraya monte edilip Beytülmakdis'in kutsiyet derecesi yükseltilmiştir. Kudüs'ün İslam'ın ilk kıblesi olmadığını, (bkz.Al-i İmran 3/96) Medine'ye hicretten önce müslümanların Kabe çevresinde eziyete maruz kaldıklarını ve Hz.Muhammed'in Harem-i Şerif'te namaz kıldığını biliyoruz. Medine'ye hicret sonrasında Kudüs onyedi ay kadar kıble olarak tayin edilmiş, ardından tekrar eski kıblelerine döndürülmüşlerdir. Miraç olayının İslâm kültürüne giriş nedeni Tevrat, Yaratılış 28 (Yakup'un düşü)'ne kinaye olmalıdır. Tevrat'taki bu öykünün kökleri de Marduk'un Ziggurat'ındadır. Bir insan yer ile gök arasındaki bir tepe noktasında tanrılarıyla buluşabilir. Yakup bir merdivenin en üst basamağında RAB'ı (Tanrı El'i) görür ve RAB onu kutsar ve daha önce İbrahim'e verdiği sözleri tekrar eder vs vs vs -

HEPSİ DE BİRER "İNSAN" OLAN PEYGAMBERLERİN ORTAK MESAJI : TEVHİT

2-Muhammed'e peygamberlik vererek onu şereflendiren (bkz.Razi) Allah, daha önce Musa'yı da peygamber olarak seçmiş, İsrailoğulları'nı şirkten ve zulümden kurtaran bir rehber olmak üzere, Allah ile aralarında bir vekil edinmesinler diye ona Tevrat'ı vermişti.   
3-Ondan önce de sadece Allah'a kulluk eden şükür ehli bir kul olan Nuh ile birlikte tufanda kurtarılanların nesillerinden nice peygamberler seçmiş ve hepsinin tevhitte birleşmelerini, bir Allah'a kulluk etmelerini emretmişti. Şimdi ey müşrikler! Bütün bu peygamberler birer insan oldukları halde niçin Muhammed'in peygamber olduğuna inanmıyor ve "Allah bir insanı mı peygamber seçti!" diyerek onu inkar ediyorsunuz! (bkz.Maturidi)

İSRAİLOĞULLARI'NIN TARİHİNDEN DERSLER

4-Vaktiyle İsrailoğulları'nı Tevrat'ta uyarmış, ilahi emirlere karşı gelmeleri sebebiyle başlarına iki defa büyük felaket geleceğini haber vermiştik ve küstahça böbürlenip azgınlık yapacakları konusunda onları uyarmıştık. 
5-Birincisinin vakti geldiğinde, Kudüs'ü işgal eden ve mabedi yıkan düşman ordularının (bkz.MÖ 605 Babil kralı II.Nabukadnazar) (bkz.Babil sürgünü) saldırısına uğradılar. Bu uyarımız gerçekleşmişti.
6-Ancak bir süre sonra biz onlara tekrar güçlerini toparlama ve üstün gelme imkanı sağladık, nesillerini ve güçlerini arttırdık, askeri yönden daha güçlü hale getirdik 
7-Bu arada onlara şu önemli tavsiyeleri ilettik: "Eğer ilahi emirlere itaat eder ve zulüm-haksızlık yapmazsanız sizin yararınıza olur, fakat ilahi emirlere isyan eder ve haksızlık yaparsanız cezasını çekersiniz. Hem dünyada zelil olur hem de ahirette azaba maruz kalırsınız."
Nitekim bu tavsiyelere uymayıp ilahi emirlere karşı geldikleri ve zulmettikleri için kendilerine ilahi felaketi yaşattık. Bu sefer de başka düşmanlar tıpkı birincisindeki gibi Kudüs'ü işgal etti, Süleyman mabedini yıktı ve birçok yahudiyi katlettiler. (bkz.MS 70, Romalı komutan Titus

8-Sonuçta onlara ilahi rahmeti gösterdik ve kendilerini bu zilletten kurtardık. Ancak tekrar eski tavırlarına dönecek olurlarsa başlarına yine aynı şeyler gelecektir. kaldı ki ilahi emirlere uymayan ve peygamberleri inkar edenlerin sonunda varacakları yer cehennemdir.  

9-İşte Muhammed'e vahyettiğimiz bu Kur'an, tıpkı daha önceki peygamberlere verilen kitaplar gibi ilahi vahiy olup insanlara en doğru yol olan tevhidi göstermekte, Muhammed'in peygamberliğine iman eden ve ilahi emirlere uygun olarak yaşayanları büyük bir ödülle müjdelemektedir.
10-Ahireti ve hesap gününü umursamayan ve ilahi emirlere karşı gelenleri ise acı bir azapla uyarmaktadır. 

MÜŞRİKLERİN ALAYCI BİR ŞEKİLDE İLÂHİ AZAP İSTEMELERİNE CEVAP

11-Muhammed'in peygamberliğine inanmayan ve "Allah'ım! Eğer bu Muhammed peygamber ise bizim başımıza taş yağdır" diyen müşrikler (bkz.Mukatil, Firuzabadi, İbn Atıyye, Kurtubi, Razi) elçimize iman edip ilahi rahmete nail olmak dururken ilahi azabı istemekte, kendilerine lütfedilen rahmeti geri çevirmektedirler. Doğrusu, onlar düşünmeden hareket etmekte ve akılsızlık etmektedirler. 

TEVHİDİN KAİNATTAKİ DELİLLERİ

12-Allah nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul ederek onları Allah'a ortak koşan müşrikler, Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri bilmezler mi? Baksanıza, biz geceyi ve gündüzü birbirinden farklı yaratmış, birini aydınlık diğerini karanlık yaparak bir taraftan çalışıp rabbinizin size lütfettiği nimetleri kazanarak maişetinizi temin etmeye, diğer taraftan dinlenmenize ve zamanı hesaplayabilmenize imkan vermişizdir. Doğrusu, Kur'an'da sizlere, tevhidi benimsemeniz için bütün delilleri böylece sıralamaktayız. Artık bahaneniz kalmamıştır. (bkz.Razi
13-Bütün bunlara rağmen inanmazsanız şunu iyi bilin ki hepiniz kendi yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız. Yaptıklarınız tek tek kaydedilmektedir (bkz.İbn Kesir) ve kıyamet gününde hesap sorulmak üzere karşınıza çıkarılacaktır. (bkz.Mukatil)  
14-O gün size, "İşte amel defteriniz! İsterseniz okuyun! Artık başka şahide gerek yok" denecektir. 

MÜŞRİKLERİ BEKLEYEN CEZA

15-Şunu bilin ki bütün bu delillerden ders çıkarıp Muhammed'in peygamberliğine iman edenler kazançlı çıkmış olurlar, aksi davrananlar ise kendilerine zarar vermiş olurlar! Sizin günahınızı biz yükleniriz diyerek sizi şirke sevk eden ve Muhammed'e iman etmekten alıkoymaya çalışan önderlerinize aldanmayın. (bkz.İbn Atıyye, Kurtubi) Hiç kimse bir başkasının günahını yüklenemez. Şunu unutmayın ki elçimiz sizlere her şeyi açıkça anlattıktan sonra inkar için bahaneniz kalmamıştır. Artık onu inkar ederseniz azaba müstehak olursunuz. Zaten biz elçi gönderip gerekli uyarıları yapmadıkça kimseyi cezalandırmayız.  
16-Biz bir toplumu helak etmişsek, önceden peygamberler göndererek oranın ileri gelenlerine tevhidi ve Allah'a itaati emretmiş (bkz.Taberi) ve onları uyarmışızdır. Ancak onlar elçimizi inkar edip ilahi emirlere uymayınca azaba müstehak olmuş ve helak edilmişlerdir. 
17-Nuh kavminden bu zamana kadar bu şekilde helak ettiğimiz nice toplumlar bulunmaktadır. Artık anlamalısınız ki Allah bütün yapıp ettiklerinizi görmekte, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmektedir. Eğer siz de elçimiz Muhammed'i inkar etmeye son vermezseniz, tıpkı geçmişte helak edilen toplumlar gibi ilahi cezaya maruz kalırsınız. (bkz.Taberi)

18-Ahireti ve hesap gününü umursamadan sadece dünyevi kazanç peşinde koşan ve elçilerimize iman etmeyenler (bkz.Razi -Kaffal'den naklen-) bilsinler ki biz bazılarının dünyevi isteklerine ulaşmalarına imkan tanısak bile, onlar ahirette ilahi rahmet ve nimetlerden mahrum bir şekilde cehenneme gireceklerdir. 
19-Cehennem azabından kurtulup amellerinin karşılığını alacak olanlar ise elçilerimize iman eden ve ilahi emirlere göre yaşayan müminler olacaktır.  

20-İşte biz hem elçilerimize iman edenlere hem de inkarcılara, dünyada yaşamalar için gereken nimetleri bahşetmekte, inkar edenleri dünya nimetlerinden mahrum bırakmamaktayız. 
21-Ancak ahiret nimetleri sadece iman edenlerin olacaktır. (bkz.Taberi) Bakın ve düşünün! Bunlardan hangisi daha kazançlıdır. 

HAYATA YÖN VEREN İLAHİ KURALLAR

22-Sakın bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşmayın! Aksi takdirde perişan olur ve ilahi cezaya maruz kalırsınız. 
23-Rabbin şu emirleri açıkça buyurmaktadır: Sadece Allah'a kulluk edin, ana ve babanıza iyi davranın. Eğer ebeveyninizden biri ya da her ikisi, yaşlılık dönemlerinde sizin yanınızda bulunurlarsa onları sakın azarlamayın, onlara karşı tahammüllü olun, gönüllerini kırmayın, hep tatlı dilli ve güleryüzlü davranın.   
24-Onları koruyup kollayın ve onlar sizi nasıl binbir zahmete katlanarak şefkat ve merhametle büyüttülerse, Allah'ın da onlara şefkat ve merhametle muamele etmesi için dua edin.
25-Unutmayın ki Allah, aklınızdan geçenleri dahi bilmektedir. Eğer sizler iyi niyetli olur ve ilahi emirlere uygun hareket etmeye gayret gösterirseniz Allah hatalarınızı affeder, çünkü O, kendisine samimiyetle kulluk ve tövbe edenlere karşı affedicidir. 

26-Akrabalık haklarını gözetin, yardıma muhtaç olanların ihtiyaçlarını karşılayın. Yoksul, kimsesiz, yurdundan yuvasından ayrı düşmüşlere yardım edin. Müşrikler gibi malınızı doğru olmayan, ilahi emirlere aykırı olan şeylere harcamayın. (bkz.Taberi)    
27-Zira mallarını haram yolda harcayan Mekkeli müşrikler, (bkz.Mukatil) tıpkı rabbinin nimetine nankörlük eden ve O'nun emrine karşı çıkan şeytan gibi davranmış, onun dostu olmuş olurlar. 
28-Anne babanıza ve yoksullara yardım edecek gücünüz yoksa bile onlara tatlı dilli olun, güler yüzlü davranın. 
29-Allah'ın sizlere yüklediği bu mali yükümlülükleri yapmaktan sakın geri durmayın, bu hususlarda cimrilik etmeyin. Ancak cömertlik yapayım derken malınızı haram olan şeyler için de harcamayın. Böyle yaparsanız hem Allah nezdinde hem de insanlar nezdinde itibarınızı kaybedersiniz.  

30-Unutmayın ki rızkı bol bol veren de, ölçülü olarak veren de Allah'tır. Herkese en uygun şekilde rızık verir. (bkz.Taberi, Zemahşeri) O, kullarının her yaptığını görür, her şeyden haberdardır. 
31-O halde bereketsizlik, namus ve haysiyet kaygısı gibi nedenlerle çocuklarınızı putlara kurban etmeyin. (bkz.En'am 6/137 ve açıklama) Zira sizin de çocuklarınızın da rızkını veren Allah'tır. Onları öldürmeniz çok büyük bir günahtır.

32-Zinaya yaklaşmayın! Çünkü zina çok kötü, çok çirkin bir davranıştır. 

33-Allah'ın saygın ve kutsal kıldığı insan canına haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülen kişinin yakınları da kısas hakkını kullanırken aşırıya gitmesinler, bir kişiye karşılık çok kişiyi öldürmeye çalışmasınlar. Çünkü zaten onlara kısas hakkı verilmekle adalet sağlanmış olmaktadır.  

34-Ergenlik çağına ulaşıncaya kadar bakmak durumunda olduğunuz yetimlerin mallarının değerini korumaya veya arttırmaya yönelik tasarruflarda bulunabilirsiniz, ancak sakın o mallara göz dikmeyin. Verdiğiniz sözlere ve yaptığınız anlaşmalara sadakat gösterin. Unutmayın ki bu konularda hesaba çekileceksiniz.
35-Alışverişlerinizde hileden uzak durun. Böyle yaparak biraz daha az kazanacak olsanız bile, biliniz ki kazançlı olan davranış budur.

36-Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız şeyin peşine düşmeyin. Elinizde ilahi hiçbir delil olmadığı halde Allah'a şirk koşmayın (bkz.İbnü'l-Cevzi) Bilin ki hesap günü bütün uzuvlarınız aleyhinize şahitlik edecektir. (bkz.Maturidi, Maverdi 
37-Yeryüzünde böbürlenerek dolaşmayın. Elçimize ve müminlere büyüklük taslamayın; zira dağlara erişmeniz veya yeri yarmanız imkansız olduğu gibi tevhit davasını engellemeniz de imkansızdır. (bkz.Maturidi

38-İşte bütün bunlar Allah nezdinde çirkin şeylerdir.

39-Ey müşrikler! Bütün bunlar, elçimize vahyedilen hikmet dolu ilahi mesajlardır. Artık bütün bu ilahi emirlerden sonra sakın Allah'a ortak koşup onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul etmeyin. Aksi takdirde perişan bir halde cehenneme atılırsınız. 

MÜŞRİKLERİN İDDİALARINA CEVAPLAR

40-Ey Allah'a ortak koşan ve bazı varlıkları O'nun nezdinde şefaatçi telakki eden, melekleri Allah'ın kızları olarak gören müşrikler! Nasıl olur da Allah'ın sizlere erkek çocuklar bahşedip kendisinin, erkek çocuğundan aşağı gördüğünüz kız çocuklar edindiğini düşünürsünüz? Bu söyledikleriniz çok ağır cezayı gerektiren büyük bir iftiradır.  
41-Bakınız, elçimiz Muhammed'e vahyettiğimiz bu Kur'an'da tevhide dair bütün delilleri ortaya koymaktayız ki düşünüp ders alarak şirkten vazgeçesiniz. Ne var ki sizler bu ayetleri düşünüp şirkten vazgeçmek yerine Muhammed'den iyice uzaklaşıyorsunuz.

42-Ey müşrikler! Eğer sizin iddia ettiğiniz şekilde Allah'tan başka ilahi niteliklere sahip varlıklar bulunsaydı bile, onların hepsi nihayetinde Allah'ın mutlak hükümranlığına boyun eğer, O'na yakınlaşmaya çalışırlardı. (bkz.Zemahşeri)
43-Çünkü Allah, bütün varlığın yegane hakimidir, mutlak güç O'nun elindedir ve O, sizin iddialarınızdan beridir, münezzehtir. 
44-Bütün mahlukat O'nun hükümranlığında olup O'na kulluk eder. (bkz.Zemahşeri) Halbuki sizler, o kadar nimetinden faydalandığınız halde yine O'na kulluk etmekle yetinmiyor, başka varlıkları ortak koşuyorsunuz! (bkz.Taberi) O'na kulluk etmeyen hiçbir varlık bulunmamaktadır. Ne var ki sizler, düşünüp ders almadığınız için onların bu kulluklarını farketmemektesiniz. (bkz.Zemahşeri) Doğrusu, Allah çok merhametlidir, kendisine şirk koşanları dahi hemen cezalandırmamakta, tövbe etmeleri için onlara süre tanımaktadır. Eğer böyle olmasaydı müşrikleri derhal cezalandırırdı. (bkz.Taberi)  

45-Ey Muhammed! Sen müşriklere Kur'an'ı tebliğ ettiğin zaman müşrikler, seninle onların arasına görünmez bir engel koymuşuz da
46-Sanki seninle aralarında bir perde, kulaklarında seni duymalarına ve akıllarında seni anlamalarına mani olan engeller varmış gibi davranırlar. (bkz.Zemahşeri) Kendilerine ne zaman tevhitten bahsetsen tepki gösterip uzaklaşırlar. (bkz.Mukatil
47-Toplum içerisinde seni dinlerken alaya aldıklarını, sana inanmak isteyenlere, "Muhammed sihirbazın tekidir, bir insanın peygamber olması nasıl mümkün olur? (bkz.Taberi) Ona inanmayın" diye fısıldadıklarını
48-Sana şair, kahin sihirbaz gibi yakıştırmalarda bulunduklarını, fakat ne diyeceklerine tam olarak kendilerinin de karar veremediklerini, şaşkınlık içinde bocaladıklarını
49-Senin ahiretle ilgili uyarılarını dikkate almayıp, "Kemiklerimiz un ufak olduktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?" dediklerini çok iyi biliyoruz.

50-Onlara de ki: "İster çürüyüp gidin, ister taş, demir
51-Veya en sert şey ne ise o olun, her halükarda diriltilecek ve hesaba çekileceksiniz!" Bu durumda sana, "Kim diriltecek bizi?" diye soracaklardır. Onlara, "Sizi ilk defa yaratan Allah diriltecektir" diye cevap ver! Ancak yine de inanmayacak ve alaycı bir şekilde, "Peki ne zamanmış bu dirilme günü?" diyeceklerdir. Sen onların bu alaycı tavırlarına aldırma ve "İlahi azaba uğrayacağınız gün çok yakındır
52-O gün geldiğinde hepiniz diriltilip onun huzuruna çıkarılacak, dünya hayatının ne kadar kısa ve geçici olduğunu anlayacaksınız" de!

53-Sana iman eden kullarına söyle, müşrikleri güzel ve etkileyici bir dille imana davet etsinler. Şeytana uyup kargaşaya fırsat vermesinler. (bkz.Zemahşeri)
54-Onlara, "Rabbimiz yaptıklarınızı görüyor, gelin iman edin de O'nun bağışlamasına layık olun, aksi takdirde müşrik olarak ölür ve ilahi cezaya müstehak olursunuz" (bkz.Taberi) desinler. (bkz.Zemahşeri) Zaten sizin göreviniz sadece tebliğ etmektir. Yoksa biz seni insanların iman edip etmemelerinden sorumlu tutacak değiliz.

55-Ey Muhammed! Seni peygamberliğe layık görmeyen ve "Şu Ebu Talib'in yetimine mi kaldı peygamberlik?" diyen müşriklere (bkz.Zemahşeri) şöyle de: "Kimin peygamberliğe layık olduğunu Allah bilir. O, yerde ve gökte olan herkesi en iyi bilendir. Geçmişte de bir çok peygamber gönderip her birine çeşitli nitelikler bahşetmiştir. (bkz.Mukatil) Mesela İsrailoğulları'ndan Davud'u peygamber olarak seçmiş ve ona Zebur'u vermiştir. 
56-Madem benim Allah'ın elçisi olduğuma inanmıyor ve Allah'a ortak koştuğunuz varlıklardan medet umuyorsunuz, o halde başınız dara düştüğünde o varlıklardan yardım isteyin bakalım yardım edebilecekler mi? Size hiçbir faydasının dokunmayacağını açıkça göreceksiniz!   
57-Gerçek şu ki Allah'a ortak koştuğunuz ve sizi Allah'a yakınlaştırmasını umduğunuz melekler ve salih insanlar sizin bu yaptıklarınızdan beridirler. Onlar sadece Allah'a kulluk eder, O'nun azabından kurtulmayı ve rahmetine nail olmayı dilerler. Çünkü Allah'ın azabı gerçekten çok çetindir.   

58-Ey Muhammed'in peygamberliğine inanmayan ve "Bizi tehdit ettiğin azabı getir veya bize mucize göster" diyen müşrikler! Şunu iyi bilin ki Allah'ın elçilerine iman etmeyen toplumları, kıyamet gelmeden önce ya helak eder ya da şiddetli bir şekilde cezalandırırız. Bu bizim yasamızdır.
59-Elçimizden mucize istemeniz de bahaneden ibarettir. Nitekim geçmişte yaşayan toplumlar da peygamberlerden mucizeler istemiş, fakat yine de iman etmemişlerdi. Mesela Semud halkına bir imtihan vesilesi olarak gösterilen deve, onlara Salih'in peygamberliğini gösteriyordu. Ama onlar elçimizi inkar etmekte ısrar ettiler, deveyi kestiler ve azaba müstehak oldular. Biz ilahi mucizeleri ancak son bir uyarı olarak göndeririz. Eğer istediğiniz mucizeler gönderilecek olsa, iman etmediğiniz takdirde derhal cezalandırılmanız gerekecektir. (bkz.Mukatil, Taberi)  

Hz.MUHAMMED'E ZAFER MÜJDESİ

60-Ey Muhammed! Sen korkmadan ve yılmadan tebliğ görevine devam et! Rabbin, müşriklerin yaptıklarından haberdardır. Onlara karşı seni koruyacak (bkz.Taberi) ve zafere ulaştıracaktır. Vaktiyle sana gösterdiğimiz ilahi görüntüler ve cehennemde yetişen ağaçla ilgili olarak Kur'an'da anlatılanlar (bkz.Duhan 44/43) (bkz.Saffet 37/62-70) onlar için bir tür imtihan vesilesi olmuştur. Neticede biz müşrikleri ilahi azap konusunda defalarca uyarıyor olsak da bu uyarılar onların sadece inkar ve inatlarını arttırmaktadır.  

MÜŞRİKLERİN TAVIRLARININ ŞEYTANIN TAVRINA BENZETİLMESİ

61-Ey müşrikler! Sizin, elçimiz karşısında sergilediğiniz bu inat ve kibir, tıpkı şeytanın Adem karşısında sergilediği kibir gibidir. Vaktiyle biz Adem'i yaratıp bütün meleklerden ona saygı göstermelerini istemiştik. İblis kibirlendi, emre uymadı ve "Şu topraktan yarattığın zavallıya mı saygı göstereyim? 
62-Onun benden üstün nesi var? Eğer benim kıyamet gününe kadar yaşamama izin verirsen birazı dışında bunun bütün soyunu kendime bağlarım" dedi.
63-Bunun üzerine biz onu huzurumuzdan kovup "Değerini yitirmiş ve rahmetimden uzaklaştırılmış olarak çık hemen oradan! Andolsun ki kim senin bu aldatmacalarına kapılır ve bana itaatten, peygamberlerime iman etmekten geri durursa onları da seninle birlikte cehenneme dolduracağım. 
64-Şimdi onlardan kime gücün yeterse vesveselerinle aldat! Olanca gücün ve hilenle üzerlerine git, mallarını ve evlatlarını kullanarak onlara çeşitli boş vaatlerde bulunup aldatmaya çalış!
65-Ama şunu unutma ki bana itaat eden ve elçilerime iman eden samimi kullarımın üzerinde senin hiçbir gücün olmayacaktır. Bil ki Allah, koruyucu olarak onlara yeter!" dedik.

66-Ey müşrikler! Size bütün nimetleri veren, rızık aramak üzere binip seyrettiğiniz gemilerin denizde yüzmesini sağlayan kudret Allah olduğu halde, nasıl olur da O'ndan başka varlıklardan medet umarsınız? Oysa Allah sizlere ihtiyacınız olan bütün nimetleri bahşetmiştir. (bkz.Taberi
67-Bir düşünsenize! Denizde bir boğulma tehlikesiyle karşı karşıya gelseniz, medet umduğunuz varlıkların size ne yararı olabilir? Gayet iyi biliyorsunuz ki böyle bir durumda onların faydasız oldukları açıkça ortaya çıkar ve sizler bütün samimiyetinizle Allah'a dua etmeye koyulursunuz. Allah'ın yardımıyla sağ sağlim karaya vardığınızda ise derhal nankörce tutumunuza geri döner ve O'na ortak koşmaya devam edersiniz! Bu yaptığınız şey, Allah'ın size verdiği bütün o nimetlere karşı apaçık nankörlüktür. 

68-Peki bu nankörlüğe karşı Allah'ın sizi cezalandırmayacağından, yerin dibine geçirmeyeceğinden, başınıza taşlar savuran kasırgalar göndermeyeceğinden emin misiniz? Öyle bir durumda Allah'a ortak koştuğunuz o varlıklar sizi koruyamaz.
69-Yahut çaresizlik içinde yalvardığınız o denizin karanlıklarına, amansız fırtınaların ağına tekrar düşürmeyeceğinden nasıl emin olabilirsiniz? Allah, şirk koşmak suretiyle müstehak olduğunuz bu cezayı verecek olsa sizi O'ndan kim koruyabilir? 

70-Oysa biz kainattaki her şeyi sizin istifadenize sunmuş (bkz.Taberi) türlü nimetler bahşetmiş, karada binek olarak kullanacağınız hayvanlar yaratmış ve denizde kullanacağınız gemilerin suyun üzerinde gitmesini sağlamışızdır. Şu halde sizin de sadece Allah'a kulluk ederek bu nimetlere şükretmeniz gerekmektedir.   
71-Ancak şunu unutmayınız ki kıyamet günü geldiğinde herkes dünyada peşinden gittiği önderleriyle birlikte ilahi huzura çıkarılacak ve hesaba çekilecektir. Dünyada ilahi nimetlere şükredip, yani sadece O'na kulluk edip peygamberlere iman edenler, amel defterlerini sağdan alacaklar, bütün davranışlarının ödülünü eksiksiz olarak alacaklardır. 
72-Ancak bu dünyada elçilerimizin mesajlarını, tevhidi görmezden gelenler, o gün ilahi rahmetten nasiplenemeyeceklerdir. Onlara cennet nimetleri gösterilmeyeceklerdir. (bkz.Mukatil, Taberi)

Hz.MUHAMMED'DEN TAVİZ KOPARMA GİRİŞİMLERİ

73-Ey Muhammed! Mekkeli müşriklerin senin tevhit çağrına inatla karşı koyuyor olduklarını ve bu durumun seni ümitsizleştirdiğini, bu sebeple zaman zaman bazı isteklerini kabul ederek onları kendine yakınlaştırmayı düşündüğünü biliyoruz. Gerçi bu durumda onlar belki sana inanacaklar ve seni dost belleyeceklerdi ama diğer taraftan seni, vahye muhalif bazı şeyleri bize isnat eden bir iftiracı konumuna düşüreceklerdi.  
74-Doğrusu, eğer biz seni hak üzerine sabit kılıp kararlılığını arttırmasaydık, onların bu tür isteklerine birazcık da olsa meyledecektin.
75-Bizim verdiğimiz göreve ihanet etmiş olacak, dünya ve ahirette iki kat azaba müstehak olacaktın! İşte o zaman kimse seni bu ilahi azaptan kurtaramazdı! 

76-Biliyoruz ki seni yurdundan kovmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak şunu unutmasınlar ki seni Mekke'den (bkz.Kurtubi) çıkmaya zorlayacak ve bunu başaracak olsalar bile, senden sonra orada çok uzun bir saltanat süremeyeceklerdir. Neticede tevhit inancı büyüyecek ve müslümanlar onların egemenliğine son verecektir. 
77-Tarih boyunca gönderdiğimiz peygamberlerin hepsinde geçerli olan yasa bu olmuştur. Bu ilahi yasada herhangi bir değişikliğin olması söz konusu değildir. 

SABIR ve KARARLILIK MESAJI

78-Ey Muhammed! Müşriklerin giderek artan bu baskıları karşısında daha sabırlı ve dayanıklı olmak için daima tevhit üzere kullukta ve ibadette  sebat et! Sabah vakitlerinde yapacağın ibadet, gönlünü ferahlatacak, sana dinginlik verecektir. (bkz.Razi
79-Gecenin sakinliğini fırsat bilerek de (bkz.Maturidi) rabbine ibadet et! Geceleyin yaptığın ibadet ise sabır ve kararlılığını arttıracaktır. Nitekim rabbin yakında seni Mekke müşriklerinin bu zulmünden kurtaracak, el üstünde tutulacağın bir yerde yaşama ve tevhidi rahatça tebliğ etme imkanı sağlayacaktır. (bkz.Nesefi
80-Artık onların baskılarına aldırma ve şöyle dua et: "Rabbim! Eğer müşrikler beni Mekke'den çıkaracaklarsa, o halde sen bana buradan sağ sağlim çıkıp varacağım yere hayırlısıyla varmayı nasip et! (bkz.Maturidi, Razi) Oradaki insanların tevhide iman etmelerini ve bana yardımcı olmalarını sağla!" 

81-Ey Muhammed! Seni yurdundan çıkarmaya çalışan müşriklere şöyle de: "Ey müşrikler! Çabalarınız boşunadır, çok yakında tevhit inancı size galip gelecek, şirki silip süpürecektir. Zaten tevhidin dışındaki bütün inançlar nihayetinde yok olup gitmeye mahkumdur."

82-Ey Muhammed! İşte biz bu Kur'an'da sana ve müminlere ilahi emirleri, helalleri ve haramları açıklıyoruz. (bkz.Mukatil) Böylece şirk, sapkınlık ve cehalet hastalıklarından şifa bulmanızı sağlıyoruz. (bkz.Taberi) Bu Kur'an, kendisinin ilahi kelam olduğuna ve senin peygamberliğine iman edenler için ilahi bir rahmet kapısıdır, çünkü onlar buna iman etmek ve içerisindeki ilahi emirleri yerine getirmek suretiyle azaptan kurtulur ve cennete girmeye hak kazanırlar. (bkz.Taberi) Diğer taraftan bu Kur'an, kendisine iman etmeyen müşrikler için ziyan üstüne ziyandır, çünkü onlar buna iman etmemek ve içerisindeki emirleri yerine getirmemek suretiyle ilahi cezaya daha fazla müstehak olmaktadırlar.   

83-Bu müşrikler, başlarına bir sıkıntı geldiğinde, o güne kadar medet umdukları varlıklardan ümit keserek çaresiz bir şekilde Allah'a dua eder, fakat ilahi rahmet sayesinde sıkıntıdan kurtulunca derhal nankörlük eder ve sanki sıkıntıda iken Allah'a yalvaran kendileri değilmişçesine O'ndan başka varlıklardan medet umar ve onlar Allah'a ortak koşarlar. (bkz.Taberi

84-Ey Muhammed! Onların bu ısrarlı inkarları karşısında üzülme ve şöyle de: (bkz.Maturidi) "Herkes bildiği gibi davransın bakalım. Nasıl olsa Allah bütün yaptıklarınızı görüyor ve kimin doğru yolda olduğunu gayet iyi biliyor. Ona göre de gereken karşılığı verecektir." (bkz.Maturidi)

KUR'AN'IN KAYNAĞI

85-Ey Muhammed! Sana Kur'an'ın kaynağının ne olduğunu (bkz.Cabiri) soran müşriklere ve onlara akıl veren yahudilere de ki: "Bu Kur'an Allah'ın vahyidir, (bkz.Maturidi, Zemahşeri) size verilen Tevrat, ilahi ilmin sadece bir kısmıdır." 

MÜŞRİKLERİN MUCİZE İSTEKLERİNE CEVAP

86-Ey Muhammed! İşte sana vahyettiğimiz bu Kur'an, tamamen ilahi rahmetin bir eseridir. Eğer herkesin koşulsuz şartsız bize iman etmesini gerektirecek zorlayıcı bir düzen kursaydık, sana vahyettiğimizi de geri alırdık. Eğer biz bu ilahi rahmeti çekip alacak olsak tamamen çaresiz bir biçimde kalakalırdın.
87-Geri alınmaması rabbinin ikramıdır. O'nun sana iyiliği büyüktür. 
88-Şu halde senden çeşitli mucizeler isteyen müşriklere şöyle de: "Kendilerinden medet umduğumuz varlıkların da yardımını isteyerek bu Kur'an'ın benzeri bir vahiy getirmeye çalışsanız, bu uğurda bütün gücünüzü sarfetseniz, yine de başaramazsınız! Bundan daha büyük mucize mi istiyorsunuz?"  

89-İşte biz bu Kur'an'da müşriklerin tevhidi kabul etmeleri için her türlü delili ortaya koyuyor, geçmiş toplumlardan çeşitli örnekleri anlatıyoruz ama onların çoğu yine de Muhammed'in peygamberliğine inanmamakta ısrar ediyor 
90-Mucize isteyip şöyle diyorlar: "Ey Muhammed! Senin peygamber olduğuna inanmamız için bize yerden bir pınar fışkırtmalısın
91-Ya da içinden gürül gürül nehirlerin aktığı hurma ve asma bahçelerin olmalı 
92-Veya bizi tehdit edip durduğun ilahi azabı getirmelisin! Gökyüzünü parça parça başımıza yıkmalı hatta Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirip göstermelisin
93-Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne çıkmalısın! Tabi gökyüzüne çıkınca oradan bize yazılı bir kitap getirmelisin, yoksa gökyüzüne çıktığına da inanmayız!"
Ey Muhammed! Peygamber olduğuna inanmak için senden bu tür mucizeler isteyen müşriklere şöyle de: "Sizler bir insandan istenmeyecek şeyler istiyorsunuz! Oysa ben sadece insanım, fakat Allah beni peygamber olarak seçmiş bulunuyor. Bu istedikleriniz ancak Allah'ın yapabileceği şeylerdir." 

94-Zaten öteden beri gönderdiğimiz elçileri yalanlamalarının en büyük sebeplerinden biri, elçilerimizin kendileri gibi birer insan olmalarını yadırgamaları ve "Allah bir insanı mı peygamber seçti, olur mu hiç öyle şey?" demeleri olmuştur 
95-Ey Muhammed! İşte bu bahanenin aynısını sana karşı kullanan müşriklere şöyle cevap ver: "Eğer yeryüzünde melekler yaşıyor olsaydı Allah onlara elbette melek bir peygamber gönderirdi. Ama yeryüzünde yaşayanlar, insan oldukları için Allah da onlara kendi içlerinden birini peygamber olarak gönderiyor.
96-Bütün bu delillere rağmen yine de inanmamakta ısrar ediyorsanız, şunu biliniz ki artık ben görevimi yapmış bulunuyorum. Allah buna şahittir. O benim sizleri tevhide davet ettiğimi de görüyor, sizin ısrarlı inkarlarınızı da! Hesap günü geldiğinde herkese layık olduğu karşılığı mutlaka verecektir." 

97-Allah'ın lutfu ile bu mesajlara iman edenler doğru yola ermiş olurlar. Bu mesajlara iman etmemekte ısrar edenler ise hesap gününde çaresiz kalacaklardır. Dünyada ilahi mesaja iman etmeyen ve her türlü delile karşı kör ve sağır kesilenler mahşer günü kör, sağır ve dilsiz olarak diriltilecek ve yüzükoyun mahşere getirileceklerdir. Varacakları yer, ateşi ne zaman hafiflese derhal harlanacak olan cehennemdir.
98-Çünkü onlar dünya hayatında elçimizi ve Kur'an'ı ısrarla inkar etmişler ve kendilerine ahiret uyarısı yapıldığı zaman alay edercesine, "Kemiklerimiz çürüyüp toprağa karıştıktan sonra tekrar mı diriltileceğiz?" demişlerdi.
99-Oysa Allah'ın gökleri, yeri, kısacası bütün kainatı en mükemmel şekilde yarattığını bilmektedirler. (bkz.Mukatil) Peki, bu yüce kudretin kendilerini ahirette yeniden dirilteceğini nasıl olur da garipser ve alaya alırlar? Şunu iyi bilsinler ki Allah onlar için belli bir hayat süresi tanımıştır ve nihayetinde hepsi dirilitilip hesaba çekilecektir. Ne var ki onlar bu gerçeğe inatla karşı çıkmaktadırlar. Allah'ın verdiği onca nimete rağmen O'na ortak koşarak nankörlük etmektedirler.
100-Oysa kainattaki rızık onların idaresi altında olsaydı kesinlikle Allah gibi merhametli olmaz ve cimrilik ederlerdi. Halbuki Allah öyle yapmamakta, rızkını insanlara bolca ihsan etmektedir. Buna karşılık onların yapmaları gereken şey, O'nun nimetine şükretmek, sadece O'na kulluk etmektir. 

MUSA PEYGAMBER ve TEVHİT MÜCADELESİ

101-Ey Muhammed'in peygamber olduğuna inanmak için türlü mucizeler isteyen müşrikler! Şunu biliniz ki geçmişte biz Musa'ya, peygamber olduğunu gösteren dokuz önemli işaret vermiştik. İsterseniz bu konuda İsrailoğulları'ndan bilgi alabilirsiniz. Fakat Firavun yine de ona inanmamış, "Ey Musa! Sen sihirbazsın!" demişti
102-Musa buna cevap olarak, "Ey Firavun! Aslında bütün bu işaretleri gördükten sonra benim göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğumu anlamış durumdasın. Eğer inadından vazgeçmezsen nihayetinde helak olup gideceğine inanıyorum" demişti. 
103-Bunun üzerine Firavun zorbalık yapmış, Musa'yı ve ona iman edenleri baskı altına almış, köklerini kazımak istemişti. Fakat biz ona fırsat vermedik, elçimizi ve müminleri koruduk, bütün erkanıyla birlikte Firavun'u denizde boğuverdik. 

104-Onun helak edilmesinden sonra özgürlüklerine kavuşan İsrailoğulları'na şöyle dedik: "Artık özgürce topraklarınıza yerleşiniz. Hesap günü geldiğinde ilahi huzura çıkarılıp hesaba çekileceğinizi unutmadan yaşayınız!"

KUR'AN'IN İLAHİ VAHİY OLUŞU

105-Ey Muhammed! İşte bu Kur'an'ı, sizlere en üstün ahlaki vasıfları ve adalet ilkelerini ortaya koymak üzere vahiy olarak lütfetmekteyiz (bkz.Taberi) Bu Kur'an, müşriklerin iddia ettikleri gibi cinlerin yahut başka varlıkların müdahalesi olmaksızın vahyedilmiştir. (bkz.Zemahşeri) Senin peygamber olarak seçilip gönderilmiş olman, insanlar için bir rahmettir, çünkü sen onlara cennete gidecek yolu gösterip müjde vermekte ve cehenneme gidecek yolu gösterip uyarı yapmaktasın!

106-Diğer taraftan "Kur'an, Allah tarafından gönderilen vahiy olsaydı, toplu olarak bir defada indirilirdi" diyen müşrikler bilsinler ki (bkz.Taberi) bu Kur'an'ı sana, olayların icabına ve akışına göre (bkz.Zemahşeri) ve insanlar iyice anlayabilsinler diye bölümler halinde vahyediyoruz (bkz.Taha 20/113-114)
107-Seni ısrarla inkar eden müşriklere şöyle söyle: "Benim peygamber olduğuma ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğuna ister inanın ister inanmayın! Fakat şunu bilin ki geçmişte ilahi vahye muhatap olanlar bu Kur'an'ı duyduklarında hemen onun ilahi vahiy olduğunu anlayıp gözü yaşlı bir şekilde secdeye kapanırlar.
108-Büyük bir huşu içinde, "Rabbimiz çok yücedir, kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. Müşriklerin yakıştırmalarından münezzehtir. İşte daha önce bildirdiği şey gerçekleşti ve elçisi Muhammed'i gönderdi" derler. 
109-Yüzüstü yere kapandıklarında Allah'a saygı ve bağlılıkları arttığından hüngür hüngür ağlamaktadırlar.  

TEVHİDİ REDDEDEN MÜŞRİKLERE CEVAP

110-Ey elçimiz Muhammed! Allah'a ortak koşan ve bazı varlıkları onun nezdinde şefaatçi telakki eden müşriklere şöyle de: "Allah sonsuz merhamet sahibidir, bütün yüce vasıflar onundur (bkz.Firuzabadi) O halde rahman olan Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. O'ndan başka varlıkları şefaatçi kabul edip de tazimde bulunmayın ve sadece O'na kulluk edin." 
Ey Muhammed! Müşriklerin sana ve inananlara her türlü baskıyı yaptıkları Mekke ortamında, ibadet ederken sesinizi çok yükselterek onların tepkisini çekmeyin! Bunu bahane ederek size eziyet etmelerine fırsat vermeyin, ancak kendiniz duymayacak kadar da sessiz okumayın. Bu ikisi arasında orta bir yol izleyin. (bkz.Taberi

TEVHİDİN ÖZETİ

111-Ey Muhammed! Rabbinin sana yönelttiği bütün emir ve yasaklara itaat et (bkz.Taberi) ve Allah'tan başka varlıkları aracı edinen, O'na evlatlar ve ortaklar isnat eden müşriklere şu gerçeği haykır: "Allah bütün varlığı yaratıp sizin istifadenize veren ve kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. İddia ettiğiniz gibi çocuk sahibi değildir, egemenliğinde herhangi bir ortağı yoktur, sevdiklerine olan sevgisi ihtiyacından değildir. Sizin nitelemelerinizden münezzehtir. 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;

26 Haziran 2017 Pazartesi

KURAN -85- (13) RAD SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

RA'D = Gök gürültüsü
43 Ayet - /Varlığı ile Allah'ın kudret ve ulûhiyetine delâlet eden bir kâinat âyeti olarak gökgürültüsü/

----- Mekke döneminin sonlarına doğru, Müzzemmil suresinin ilk on dokuz ayetinin ardından vahyedilmiştir. Bazı rivayetlerde Medine döneminde vahyedildiği de ifade edilir. Ancak muhtevası, Mekke'de vahyedilmiş olduğunu bariz bir şekilde ortaya koymaktadır. (bkz.Cabiri) -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri)

KUR'AN, DAHA ÖNCEKİ İLAHİ KİTAPLAR GİBİ ALLAH'IN VAHYİDİR

1-Elif lâm mîm râ! (Huruf-ı mukattaa) Ey Muhammed! Bu Kur'an, müşriklerin iddia ettikleri gibi senin uydurduğun bir söz değil (bkz.Kurtubi) daha önceki peygamberlere vahyettiğimiz kitaplar gibi (bkz.Taberi) Allah tarafından gelen vahiydir. Ne var ki Mekke müşrikleri bu gerçeği kabul etmemektedirler. (bkz.Taberi)

BÜTÜN KAİNAT TEVHİDİN DELİLİDİR

2-Ey bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Görmez misiniz ki Allah, Üzerinizde direksiz bir şekilde duran şu muazzam gök kubbeyi yaratmış, sonra arşa, yönetim merkezine geçip güneşi, ayı ve bütün kainatı mükemmel bir şekilde yaratıp sizin istifadenize sunmuştur. Bütün varlığın yegane hakimi O'dur. İşte Allah, şirk inancından dönüp tevhidi benimsemeniz için delilleri böyle açık açık ortaya koymaktadır. 
3-Yeryüzünü sizler için en uygun şekilde düzenlemiş, dağları, nehirleri ve çeşit çeşit meyve ve bitkilerle, geceyi, gündüzü birbiriyle örtüştürmüştür. Kuşkusuz aklını kullanan insanlar için bunlar çok önemli delillerdir.
Şu halde nasıl olur da bu yaratmada hiçbir etkisi olmayan birtakım varlıkları Allah'ın nezdinde şefaatçi kabul edip O'na şirk koşarsınız? Şunu bilin ki bir gün bu yaptığınızdan hesaba çekileceksiniz.  

4-Baksanıza yeryüzüne! orada birbirinden ne kadar da farklı bölgeler vardır. Aynı sudan beslenen toprakların kiminde üzüm bağları, kiminde tahıllar, kiminde kah aynı kökten kah farklı köklerden türeyen çeşit çeşit hurma ağaçları yetişir ve her bölgenin ürününün diğer bölgelerininkinden farklı güzellikleri bulunur. Bütün bunları gördükten sonra, bunları yaratan Allah'tan başka varlıkları nasıl ona ortak koşar, onlardan medet umarsınız! İşte bunlar, aklını kullanan kimseler için tevhidi gösteren delillerdir. 

HESAP GÜNÜ ve MÜŞRİKLERİN KÜSTAHLIKLARI

5-Ey Muhammed! Müşriklerin bütün bu delilleri gördükleri halde hala tevhidi reddetmelerine şaşırıyorsun değil mi? Ancak daha da şaşılacak olan şey; yer, gök ve bütün mahlukatın yaratıcısının Allah olduğunu kabul ettikleri halde (bkz.Razi) senin ahiretle ilgili uyarıların karşısında duyarsız kalmaları ve alaycı bir tavırla, "Toprağa karışıp çürüdükten sonra yeniden mi diriltileceğiz!" diyerek adeta Allah'ın diriltme gücünü inkar etmiş olmalardır (bkz.Alusi) İşte bu müşrikler, kıyamet günü tevhidi reddetmelerinin cezasını (bkz.Razi, Alusi) çekmek üzere boyunlarında demir halkalardan zincirlenmiş olarak cehenneme atılacak ve sonsuza kadar orada kalacaklardır. 

6-Üstelik onlar, elçimiz Muhammed'e iman edip tevhidi benimseyerek ilahi rahmete nail olma imkanları varken bunu reddetmekte, kendilerinden önce peygamberleri inkar ve inananlara eziyet ettikleri için nice kavmi helak ettiğimizi görmezden gelircesine elçimizin ilahi azap uyarısı ile alay etmekte, küstah bir şekilde, "Bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim!" demektedirler. Oysa Allah onlara derhal azap etmemekte rahmet etmekte, bütün inkarcılıklarına rağmen yine de onlara, elçimize inanıp ilahi rahmete kavuşmaları için fırsat vermektedir. Ancak şunu unutmasınlar ki eğer bu inkarcılıklarında ısrar ederlerse ahirette karşılaşacakları ilahi azap çok şiddetli olacaktır. 

MÜŞRİKLERİN MUCİZE İSTEKLERİNE CEVAP

7-Bu müşrikler senin peygamber olduğuna inanmamakta ve "Madem peygambersin, o halde bize mucize göster" demektedirler. Oysa sen sadece ilahi mesajı ileten ve insanları uyaran bir peygambersin. İnsanları hidayete erdirmek ise ancak Allah'ın yapacağı bir iştir. (bkz.Taberi

8-Elçimiz Muhammed'e böylesine alaycı bir tavırla karşılık veren müşrikler şunu iyi bilsinler ki Allah, onlara müstehak oldukları ve ısrarla istedikleri azabı ne zaman göndereceğini bilir, öyle ki O, ana rahminde bulunan çocuktan ve onun bütün özelliklerinden bile haberdardır. Her şey onun ilmi ve kudreti içerisinde belli ölçülere bağlanmıştır. 
9-Dünya ve ahirete dair görünür görünmez her şeyi bilir, büyüktür, yücedir.
10-Yapılan gizli açık her fiilden, söylenen her sözden haberdardır. Müşriklerin, kendilerini Allah'ın gözetlemesinden ve azabından muhafaza edeceklerini sandıkları güç ve kuvvetleri Allah'ın ilmi ve gücü karşısında işe yaramaz.  
11-Kişileri önünden ve arkasından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu ve yaptıklarını koruma altına alırlar. Bir toplum kendini bozmazsa Allah o toplumu bozmaz. Esasen Allah, hiçbir toplumu durduk yerde cezalandırmaz. Ancak birbirlerine zulmederek ve ilahi emre karşı çıkarak cezaya müstehak olanları helak eder. Böylelerini cezalandırmayı murat ettiğinde de, artık onların hiçbir kurtuluşu olamaz, hiçbir şey onları helak olmaktan koruyamaz.

KAİNATTAKİ İLAHİ HÜKÜMRANLIĞIN TEVHİDE DELALETİ

12-Ey Muhammed'in peygamberliğini ve Kur'an'ın ilahi vahiy olduğunu yalanlayan, Allah'tan başka varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşan müşrikler! Allah bütün kainatın yegane yaratıcısı ve hakimidir, kainatta bulunan her varlık O'na boyun eğmiştir, O'nun hükümranlığı altındadır. Meleklerden tutun da sizleri kah korkutan kah yağmur beklentisi sebebiyle sevince boğan şimşekler, yağmur yüklü bulutlar  
13-Gök gürültüleri, yıldırımlar ve daha nice varlık ve olaylar hep Allah'ın hükümranlığı altındadır, onu tespih etmekte, varlıkları ile sadece O'na kulluk etmektedirler. Bütün bunlar hep Allah'ın emri ve tasarrufu ile hareket eder. O yıldırımlar gönderir ve dilediğine isabet ettirir. Oysa sizler, sanki bu kudrete sahiplermiş gibi, O'ndan başka varlıkları şefaatçi kabul edip ortak koşuyorsunuz! Eğer elçimiz Muhammed'e iman edip şirkten vazgeçmezseniz, karşılaşacağınız ilahi ceza çok çetin olacaktır.

14-Gerçek kulluk sadece Allah'a yapılan kulluktur. Başka varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşanların yaptıkları dualar beyhudedir, çünkü o varlıkların şefaat yetkileri yoktur, dualara cevap veremezler, kendilerine dahi faydaları yoktur. Onlara bu şefaat yetkisini yakıştırıp dua edenler, tıpkı susamış bir kimsenin serap görüp ortada su yokken avuçlarını suya doğru uzatması gibi nafile uğraşmaktadırlar. Dolayısıyla müşriklerin kendilerini haklı ve doğru yolda görerek yaptıkları dua ve ibadetleri, ahirette kendilerini hayal kırıklığına uğratacaktır. 

15-Ey bazı varlıkları şefaatçi kabul edip onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ın egemenliği altındadır, iradeleriyle veya iradeleri dışında, her halükarda Allah'a kulluk etmektedirler. Baksanıza, her bir şeyin gölgesi sabah akşam aynı düzende uzayıp kısalmakta, her şey Allah'ın belirlediği nizam içerisinde O'na kulluk etmektedir. Sizlerse bütün varlık alemi gibi sadece Allah'a kulluk etmek yerine, O'na ortak koşmaktasınız!  

16-Madem ki Allah'tan başka varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşuyorsunuz, o zaman söyleyin bakalım! Kimdir gökleri yaratan ve bunlara hakim olan? Elbette "Allah"tır değil mi? Peki bu gerçeği bildiğiniz halde, kendilerine dahi fayda sağlayamayacak olan varlıklardan nasıl olur da medet umar, Allah katında size yardımcı olacaklarına inanırsınız? Sanki onlar Allah gibi yaratma gücüne sahipler de, bu yüzden mi böyle düşünüyorsunuz? Hayır, yanılıyorsunuz! Her şeyin yaratıcısı Allah'tır, her şeyin üzerinde güç sahibi, kulluk edilmeye layık yegane kudret O'dur. Bu gerçeği kavrayıp elçimiz Muhammed'e iman eden ve ilahi emirlerin rehberliğinde yaşayan müminler gözleri gören ve aydınlık yolda yürüyen kimseler gibidirler, oysa bütün bu gerçeklere rağmen hala şirkte ısrar edenler, karanlıkta yol almaya çalışan körler gibi şaşkınlık içerisindedirler.  
17-Gerçek şu ki müşriklerin bu batıl inançlarının sağlam tevhit inancı karşısındaki durumu, tıpkı bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlarla dereleri dolduran sel sularının üzerine biriken köpüğün, yahut alet edevat veya süs eşyası yapmak için eritilen madenlerin (bkz.Taberi) üzerinde biriken tortunun hali gibidir. Suyun üzerindeki köpük de, eriyen madenin üzerindeki tortu da bir işe yaramaz, kısa bir süre sonra yok olur gider. Oysa insanlar için faydalı olan su ve maden kalıcıdır. İşte şirk de tıpkı bu köpük ve tortular gibi silinip temizlenecek, tevhit inancı sağlam bir şekilde yerleşecektir.   
18-Neticede Muhammed'in peygamberliğine iman edip bu ilahi çağrıya kulak verenler ahirette cennetle (bkz.Taberi) ödüllendirilecekler, bu çağrıyı reddeden ve elçimizi yalanlamakta ısrar edenler ise, kıyamet günü geldiğinde yeryüzünün bütün servetine, hatta bir o kadar da fazlasına sahip olsalar bile hepsini feda edip cehennem azabından kurtulmak isteyeceklerdir ama nafile! Dünyada yaptıkları her şeyden hesaba çekilecek ve çok çetin cehennem azabına maruz kalacaklardır. Ne feci bir azaptır cehennem azabı, bir bilseler!

19-Evet, onların sonu bu olacaktır, çünkü biz Muhammed'in peygamberliğine ve ona indirdiğimiz Kur'an'ın vahiy olduğuna inanan ve ilahi emirlere göre yaşayan müminlerle bu açık hakikati ısrarla ve inatla inkar eden müşrikleri bir tutacak değiliz! Artık aklını kullanan ders alır!

MÜMİNLERİN ÖDÜLÜ

20-Bunlar bütün ilahi emirlere riayet eder, Allah'a ve insanlara karşı görevlerinin bilincinde olurlar.
21-Nitekim aklıselim sahibi bu müminler tevhide (bkz.Mukatil) ve Allah'ın elçisine inanır, imanlarında sebat ederler. bütün baskılara rağmen sabreder ve peygamberle aralarındaki iman bağını asla koparmazlar. Bu hususta Allah'tan korkar, hesap gününde ilahi cezaya maruz kalmaktan endişe ederler.
22-Yine bunlar, rableri yüzüne baksın diye sabreden, ibadetlerini eksiksiz yapanlardır. Sahip oldukları rızkın tarafımızdan verildiğini bilir ve yoksullarla gizli veya açık paylaşırlar. Mekke müşriklerinin eziyetlerine (bkz.Mukatil) iman ve sebat ile karşılık verirler. İşte bunlar ahiret yurdunun kazançlı kimseleridir.
23-Kendileri gibi iman etmiş ve ilahi emirlere uygun yaşamış ataları, eşleri, evlatları ve nesilleri ile birlikte cennete girecekler, orada her kapıda melekler tarafından
24-"Dünyada gösterdiğiniz sabırdan dolayı şimdi bu cennet yurdu sizindir, selam olsun sizlere!" sözleri ile karşılanacaklardır.

25-Allah'ın elçisine inanmayan ve O'nun emirlerine uygun yaşamayan, Allah'a ve insanlara karşı görevlerini hiçe sayanlar ise Allah'ın rahmetinden mahrum olacak ve cehennem azabına maruz kalacaklardır.

26-Dünya hayatında sahip oldukları zenginlik ve güce güvenen müşrikler şunu iyi bilsinler ki (bkz.Zemahşeri) sahip oldukları bütün nimetleri belli bir düzen ve ölçü içerisinde takdir ederek veren Allah'tır ve bu dünya nimetleri gelip geçicidir, ahiret nimetinin yanında adı bile anılmaz. 

MUCİZE İSTEYEN MÜŞRİKLERE UYARI

27-Ey Muhammed! Senin peygamberliğine inanmayan ve "Gerçekten peygamber ise mucize göstermeli değil mi?" diyen müşriklere de ki: "Sizin gibi basireti bağlanmış, onca delile rağmen hala inkarda ısrar edenlere mucize gelse neye yarar?" (bkz.Zemahşeri, Razi
28-İlahi hidayete ancak bu tür delillerden ibret alıp şirkten vazgeçen ve elçimiz Muhammed'e iman edenler mazhar olurlar. Bunlar bizim ortaya koyduğumuz deliller üzerine düşünürler, vahyettiğimiz Kur'an'ı okurlar ve kalpleri tatmin olur. Zaten kalpler ancak ilahi mesaja kulak verince tatmin olabilir.
29-İşte bu şekilde iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayanlara müjdeler olsun, onların sonu cennettir.

30-Ey Muhammed! İşte biz, geçmişte gönderdiğimiz onca peygamber gibi seni de Mekke müşriklerini uyarman ve onları tevhide davet etmen ve sana vahyettiğimiz bu Kur'an'ı onlara iletmen için peygamber olarak görevlendirmiş bulunuyoruz. Çünkü Mekke müşrikleri, Allah'ın kendilerine bahşettiği onca nimete rağmen nankörlük etmekte (bkz.Zemahşeri) ve O'na ortak koşmaktadırlar. (bkz.Taberi) Sen onların bu nankörlüklerine aldırma ve tevhidi dosdoğru bir şekilde tebliğe devam et! O'ndan başka kulluk edilmeye layık kudret olmadığını, O'nun herkesi ahirette huzuruna çıkarıp hesaba çekeceğini ve sadece O'na güvendiğini, O'nun seni zafere ulaştıracağını haykır!

31-Aslında müşriklerin mucize istekleri bahaneden ibarettir, zira biz elçimiz Muhammed'e dağları yerinden oynatacak, yeri parçalayacak veya ölüleri diriltip konuşturacak bir Kur'an vahyetmiş olsaydık bile inanmazlardı. Peygamberden bu tür mucizeler isteyen müşrikler bilsinler ki mucize göstermek dahil her şey Allah'ın kudreti dahilindedir. Diğer taraftan Allah'ın niçin bir mucize gönderip müşriklerin bahanelerini ortadan kaldırmadığını düşünen müminler bilmezler mi ki (bkz.Taberi, Zemahşeri) Allah insanları zorla imana getirmeyi dileseydi bunu elbette yapabilirdi, fakat O, herkesin kendi seçimi ile iman etmesini dilemiştir. (bkz.Zemahşeri) Ancak şüpheniz olmasın ki peygamberi ve müminleri baskı altına alan ve onları yurtlarından çıkarmaya çalışan (bkz.Taberi) müşriklerin bu davranışları yüzünden başlarından sıkıntı eksik olmayacaktır. Hem dünyada müminler karşısında yenilgiye uğrayacak, hem de ahirette ilahi azaba maruz kalacaklardır. Bu Allah'ın vaadidir. Allah asla vaadinden dönmez.  

Hz.MUHAMMED'E SABIR TAVSİYESİ

32-Ey Muhammed! Onların senin peygamberliğine inanmamaları, sihirbaz ve mecnun gibi ifadelerle karalamaya çalışmaları seni yıldırmasın, sabırlı ol ve görevine devam et! (bkz.Taberi) Çünkü geçmişte gönderdiğimiz peygamberler de toplumları tarafında benzer tepkilerle karşılaşmış, alaya alınmışlardı. Ama kendilerine, iman edip bu baskılara son vermeleri için tanınan süre dolunca hepsi ilahi azaba maruz kaldılar. Eğer Mekke müşrikleri de bu süre içerisinde iman etmezlerse aynı şekilde helak edileceklerdir.  

33-Ey Allah'a ortak koşup onun nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul eden müşrikler! Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız? Her şeyi yaratan, her şeye rızık veren ve herkesin yapıp ettiklerini gören Allah ile O'na ortak koştuğunuz aciz ve zavallı varlıklar bir tutulur mu hiç? (bkz.Taberi) Sizleri yaratan, rızıklarınızı veren ve ahirette hesaba çekecek olan ben olduğum halde, yarattığım bazı varlıkları bana ortak koşuyorsunuz öyle mi! Onların ne gibi özellikleri vardır söyleyiniz! Yoksa Allah'ın yerde ve gökte, bilmediği bir ortağı var da siz mi bunu O'na öğretiyorsunuz? Hayır, bütün bu inançlarınız boş sözlerden ibarettir. 
Ey Muhammed! Müşriklerin ne kadar boş ve anlamsız inançları inatla savunduklarını görüyorsun işte! Çünkü onlar inançlarının doğruluğuna inanmakta, bu yüzden senin peygamberliğini inkar etmekte ve insanları senden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Allah'ın sapkınlıkları ile baş başa bıraktığı bu insanları sen ne yaparsan yap doğru yola getiremezsin (bkz.Zemahşeri) Bu sebeple, inkar etmelerine üzülme ve tebliğ görevine devam et!  
34-Neticede Allah sana zafer nasip edecek ve onlar hezimete uğrayacaktır. Ahirette karşılaşacakları ilahi azap ise çok daha şiddetli olacaktır. Üstelik medet umdukları varlıklar onları Allah'ın azabından kurtaramayacaktır.  

35-Muhammed'in peygamberliğine iman eden ve ilahi emirlere uygun yaşayan müminlere vaat edilen cennet ise, içerisinde ırmakların çağıldadığı, yemyeşil ağaçların gölgelerinde dinlenecekleri ve bitmez, tükenmez meyvelerinden istifade edecekleri bir huzur diyarıdır. İşte iman edenler böyle ödüllendirilirken elçimiz Muhammed'i inkar eden müşrikler cehenneme atılacaklardır.

36-Ey Muhammed! Doğrusu geçmişte kendilerine kitap vahyettiğimiz yahudi ve hristiyanlardan bazıları sana vahyedilen Kur'an'a iman edecek, fakat bazıları ise onun bazı bölümlerini beğenmeyerek iman etmeyecektir. Bu durumla karşılaştığın zaman kararlı bir şekilde tevhit mesajını haykır ve "Ben sadece Allah'a kulluk etmekle emrolundum, sadece O'na kulluk ederim" de!

"BEŞER PEYGAMBER OLUR MU?" İTİRAZINA CEVAP

37-Biz daha önceki toplumlara kendi içlerinden bir peygamber seçip gönderdiğimiz gibi şimdi de Mekkeliler içinden  seni seçmiş ve kendi dilleri olan Arapça ile onlara tevhit mesajını iletmiş bulunuyoruz. Şayet onların isteklerine meyleder, tebliğ görevini hakkıyla ifa etmezsen seni Allah'ın azabından kimse koruyamaz. Onların seni yadırgamalarına, "Sıradan bir insan hiç peygamber olur mu? Allah peygamber göndermek isteseydi melek gönderirdi" demelerine aldırma!
38-Unutma ki biz senden önce de birçok peygamber gönderdik. Onlar da senin gibi çoluk çocuk sahibi birer insandılar. Hiçbir peygamberin Allah'ın izni olmadan mucize göstermesi söz konusu olamaz. Peygamberler sadece kendilerine verdiğimiz tebliğ görevini yaparlar.
39-Senden mucize isteyen müşrikler şunu iyi bilsinler ki Allah onlara, şirkten tövbe edip inanmaları için belli bir süre tanımıştır. Bu süre içerisinde iman etmezlerse kendilerine gereken cezayı verecektir. (bkz.Taberi) Bütün bunlar Allah'ın sınırsız ilmi içinde gerçekleşir (bkz.Razi

40-Ey Muhammed! Sen onların alaycı bir şekilde, "Bizi tehdit ettiğin azabı getir de görelim" şeklindeki sözlerine aldırma ve görevine devam et! Biz onlara uyarısını yaptığımız ilahi cezanın bir kısmını sen hayatta iken gerçekleştirebiliriz veya senden sonra onları helak edebiliriz, sen her halükarda görevini sürdür. Unutma ki senin görevin sadece tebliğdir, hesaba çekmek ise sadece Allah'ın işidir.  

MÜŞRİKLERE UYARI

41-Diğer taraftan sana böylesine küstahça sözler söyleyen müşrikler, tevhit mesajının her geçen gün güçlendiğini ve çevrelerindeki çemberin gitgide daraldığını, zaferin müslümanların olacağına dair gelişmeleri görmezler mi? Ey elçimiz! Allah, İslam'ı mutlaka galip, küfrü de mağlup kılacaktır. Müşrikler, onun bu hükmünün önüne geçemeyeceklerdir. Sen sabır ve kararlılıkla tebliğ vazifene devam et! O müşrikler, dünyada hezimete uğrayacakları gibi, muhakkak gelecek olan hesap gününde de inceden inceye hesaba çekileceklerdir. (bkz.Taberi)

42-Kaldı ki onlardan önce nice toplumlar aynı tavrı takınmış, elçilerimize karşı çeşitli düşmanlıklar sergileyip tuzaklar kurmuşlardı. Fakat Allah tuzaklarını bozdu. Bu durum müşriklere önemli bir derstir. Allah herkesin bütün yapıp ettiklerini en ince ayrıntısına kadar bilir ve onlar hesap günü geldiğinde, kimin kazançlı çıkacağını göreceklerdir.  

43-Ey Muhammed! Mekkeli müşriklerin senin peygamber olduğunu kabul etmediklerini biliyoruz, ancak sen onların bu tavırları karşısında yılma! Onlara, "Benim gerçekten peygamber olup olmadığım konusunda, her şeyin bilgisine sahip olan Allah ve müminler şahittir" de. 

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;