4 Haziran 2017 Pazar

KURAN -61- (42) ŞURA SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

ŞURA = İstişare (danışma) grubu
153 Ayet- /Müminlerin aralarındaki dayanışma ve merhamet/

----- Mekke döneminin yedi - dokuzuncu yılları arasında, Hz.Muhammed ve ashabının Ebu Talip mahallesinde muhasara altında tutuldukları dönemde vahyedilmiştir. Müşriklere yönelttiği uyarılar başta olmak üzere birçok noktada Mü'min suresiyle benzerlik arzeder. Yaratılıştaki ahenge vurgu yapılarak Allah'ın azametine dikkat çekilir, bazı varlıklar şefaatçi telaki edip tazim etmenin yanlışlığı ortaya konur. Hz.Muhammed ve ashabına yönelik teselli, müşriklere ise uyarılar vardır. -----

(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

ALLAH'IN YÜCELİĞİ 

1-Ha mim, 
2-Ayn sin kaf! (Huruf-ı mukattaa)

3-Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin senin beşer olmanı ileri sürerek peygamberliğine inanmadıklarını biliyoruz. Fakat bu bir bahaneden ibarettir. Çünkü sen, Allah tarafından gönderilen ilk peygamber değilsin. (bkz.Teysir) Allah, sana da tıpkı senden önceki peygamberlere vahyettiği gibi vahyetmektedir. Yarattığı varlıkları en mükemmel şekilde idare eden Allah, gönderdiği peygamberlere düşmanlık edenleri de cezasız bırakmayacaktır. (bkz.Taberi)

4-Allah, yerde ve gökte bulunan her şeyin, bütün kainatın yaratıcısı ve sahibidir. Sonsuz yücelik ve kudret sahibidir. 
5-Buna rağmen müşrikler, hiçbir güç sahibi olmayan varlıklardan medet ummakta, böylece Allah'a ortak koşmaktadırlar. Oysa Allah'a ortak koşmak ve O'nun hakkında bu kadar cüret gösterip böylesine vahim, asılsız ve ve çirkin bir iddiada bulunulması neredeyse yeri göğü titretecek kadar ağır bir durumdur. Çünkü Allah'ın yüceliği, azameti karşısında bütün kainat boyun eğmiştir, gökler O'nun azametinden adeta çatlayacak hale gelir. Müşriklerin medet umup Allah'a ortak koştukları melekler de daima O'na kulluk eder ve yeryüzündeki müminler için dua ederler.

PEYGAMBER'İN GÖREVİ 

6-Ey elçimiz Muhammed! Allah, kendi nezdinde bazı varlıkları şefaatçi telakki eden ve O'na ortak koşan müşriklerin yaptıklarını çok iyi bilmektedir. Hesap gününde onlara gereken cezayı verecektir. Bu yüzden sen onların tavırları karşısında yılma ve üzülme! Çünkü senin görevin sadece ilahi mesajı tebliğ etmektir. Onları zorla iman ettirmek  gibi bir görevin ve hakkın yoktur. Allah onlara, iman etmeleri için süre tanımaktadır. (bkz.Ahmed Mekki "el-Muin") Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.

7-Ey Muhammed! Her ne kadar müşrikler senin beşer olmanı bahane edip peygamberliğine inanmasalar da, Mekke ve civarındaki insanları uyarman, şirk inancından vazgeçmedikleri takdirde ilahi azap ile karşılaşacakları hususunda ikaz etmen için onların anlayacakları bir dille, kendi konuştukları Arapça ile sana vahyetmekteyiz. Senin bu uyarını dikkate almayan müşrikler bilmelidir ki hesap günü muhakkak gelecektir ve o gün insanlar ikiye ayrılacaktır; peygamberlere iman eden ve Allah'ın emirlerine uygun yaşayanlar cennete, inkarcılar ise cehenneme gidecektir. 

8-Ey Muhammed! Müşriklerin senin risaletini ve tebliğ ettiğin tevhidi ısrarla inkar etmeleri seni yıldırmasın. Gerçek şu ki Allah onları iman etmeye zorlayacak olsaydı hepsinin sana iman etmesini sağlardı. Fakat O, insanları özgür bırakmış, sadece dileyenin iman edip rahmetine nail olmasını istemiştir. (bkz.Zemahşeri, Ebüssuûd) Peygamberlere iman etmeyenler, kıyamet günü kendilerini ilahi azaptan koruyacak hiçbir yardımcı bulamayacaklardır. 
9-Ahirette kendilerine yardımcı olmalarını umdukları varlıkların yararını göremeyeceklerdir. Çünkü o gün kendisinden yardım beklenebilecek tek kudret Allah'tır. O, müşriklerin medet umdukları varlıklar gibi aciz değildir, hayat veren ve can alan yegane kudrettir. Her şeye gücü yeter. Böyle olduğu için de O'ndan başkasına kulluk edilmez. 

10-İşte bu sebeple müşriklere şöyle seslen: "Benim peygamberliğimi inkar edip tevhide muhalefet etmeniz hususunda son hükmü verecek olan Allah'tır. Ben sadece, her şeyin yaratıcısı olan Allah'a kulluk eder, O'na güvenirim. Sizler ise aciz varlıklardan medet ummaktasınız. (bkz.Taberi
11-Oysa biliyorsunuz ki Allah yerin ve göğün yaratıcısıdır, üreyip çoğalabilmeniz için sizleri de, hayvanları da erkekli ve dişil çiftler halinde yaratan O'dur. Hiçbir şey O'na benzemez, O'na denk olamaz. Öyleyse nasıl olur da diğer bazı varlıklardan medet umar, adeta Allah'ı tazim eder gibi onlara tazimde bulunursunuz? Doğrusu O, sizin bu yaptıklarınızı görmekte, hakkında söylediğiniz asılsız sözleri işitmektedir ve hesap günü hepinize gereken cezayı verecektir.  
12-Yerde ve göklerde bulunan her şey O'nun hükmü ve tasarrufu altındadır. Yağmurların yağması, bitkilerin bitmesi hep O'nun egemenliği ve tasarrufuyla gerçekleşir. (bkz.Razi) Böylece bütün canlılar O'nun rahmetiyle rızıklanırlar. (bkz.Razi) Hikmeti gereği kimine az, kimine çok rızık verir. O, her şeyden haberdardır. Şu halde yapmanız gereken şey, hiçbir güce sahip olmayan sıradan varlıklardan medet ummak değil, sadece ve sadece Allah'a kulluk etmektir. (bkz.Taberi)

13-Ey elçimiz Muhammed! İşte Allah, Kur'an'ı sana vahyetmek suretiyle İbrahim, Musa ve İsa da dahil olmak üzere Nuh'tan beri bütün peygamberlere bildirdiği temel inanç ve ilkeleri belirlemektedir. Bütün bu peygamberlere tevhidi yaşamalarını, emirlerimiz doğrultusunda hareket etmelerini, bu yolda dosdoğru yürümelerini ve asla tevhitten ayrılmamaları gerektiğini bildirmiştik. (bkz.Razi) Fakat şirki bırakıp bu inancı benimsemek ve bir beşer olan Muhammed'in peygamberliğine iman etmek müşriklere çok ağır gelmektedir. Oysa Allah, mesajını iletmek üzere dilediği kişiyi peygamber olarak seçer ve böylece, kendisine yönelmek isteyenlere yol gösterir.

14-Fakat geçmişte gönderdiğimiz ilahi kitapları öğrenen yahudi ve hristiyanlar, bütün peygamberlerin ortak mesajı olan tevhit hakikatini iyice anlamalarına rağmen aralarındaki çekişmeler, kıskançlıklar ve haksızlıklar sebebiyle tefrikaya düştüler (tefrikaya düşmekBirbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, ikilik)ve şirke bulaştılar. (bkz.Zemahşeri, Razi) Doğrusu rabbin onlara bu yanlışlardan dönmeleri için dünya hayatı boyunca süre tanımamış olsaydı (bkz.Taberi) onları derhal cezalandırırdı. Bütün o peygamberlerin ardından şimdi kendilerine ilahi kitap göndermekte olduğumuz  (bkz.Râgıp) müşrikler de, (bkz.Ebüssuûd) tıpkı geçmişte ilahi kitaptan ve tevhitten uzaklaşanlar gibi davranmakta, Muhammed'in peygamberliğinden (bkz.Kurtubi) kuşku duymaktadırlar. 

15-Ey elçimiz Muhammed! Sen onların bu tavırlarına aldırma! Bütün peygamberlere gönderilmiş ortak mesaj olan tevhide çağır. Allah'ın sana emrettiği bu tevhit yolunda sebat et! (bkz.İbn Atıyye) Bu zaman kadar olduğu gibi bundan sonra da onların isteklerine uyma! Onlara de ki: "Ben kendi uydurduğum şeylere değil, ilahi vahye uyuyorum, bu vahye hiçbir ilave yapmadan olduğu gibi tebliğ ediyorum. (bkz.Cabiri) Zaten Allah'ın bana emri de budur. (bkz.Şevkani) O hepimizin rabbidir, hepimiz O'nun kullarıyız. Fakat madem sizler benim peygamberliğime inanmıyorsunuz, o halde iyi biliniz ki herkes kendi yaptığının karşılığını alacaktır. Hesap gününde Allah hepimizi bir araya getirecek ve kimin haklı olduğunu ortaya çıkaracaktır."

16-Muhammed'in peygamberliğine iman edenleri inançlarından döndürmeye çalışan müşriklerin iddialar beyhudedir. Söylediklerinin Allah katında hiçbir geçerliliği olmadığı gibi ilahi azaba da müstehak olmuşlardır. Ahirette kendilerini acı bir azap beklemektedir. 

17-Tevhit ve adalet mesajıyla peygamberine Kur'an'ı (bkz.Taberi) vahyeden Allah'tır. Oysa müşrikler O'nun peygamberine inanmadıkları gibi hesap gününü de hafife almakta ve kendilerini uyaran elçimize, "Hani nerede kaldı bu kıyamet günü?" diye küstahça konuşmaktadırlar. Ey peygamber! Sen onların bu tavırları karşısında yılgınlık gösterme! Senden bir an önce kıyametin kopmasını isteyen müşrikler büyük bir aldanmışlık içerisindedirler. Çünkü hiç ummadıkları kıyamet çok yakında kopacak ve umursamadıkları hesap günü gelip çatacaktır. 
18-Onlar umursamadıkları için acele bir şekilde onu beklermiş gibi sana meydan okuyorlar! Oysa müminler hesap gününün dehşetinden dolayı ürperir ve o günün yakında geleceğini iyiden iyiye bilirler. Kaldı ki ahiret konusunda ileri geri konuşan müşriklerin tutumları tam bir şaşkınlıktan ibarettir.

19-Allah kullarına karşı çok merhametli ve lutufkardır. Sonsuz izzet ve kudret sahibi olduğu halde gönderdiği elçileri inkar edenleri derhal cezalandırmamakta (İbnü'l-Cevzi) onlara mühlet vermektedir. 
20-Elçilerine iman eden ve ahiret kazancı sağlamaya çalışan mümin kullarını hem dünyada hem ahirette ödüllendirir. Sadece dünya kazancı peşinde koşan ve Allah'ın elçilerini inkar edenler ise ancak bu dünyada istediklerini elde eder, fakat ahirette acı bir azaba maruz kalırlar.

21-Ey Allah'tan başka varlıklardan medet uman ve onları Allah'a ortak koşan müşrikler! Allah hakkındaki bu inançlarınız neye dayanmaktadır? Allah'ın bildirmediği ve izin vermediği bu şirk inancını size, kendilerinden medet umduğunuz o varlıklar mı emrediyor? Biliniz ki Allah, sizlere dünya hayatı boyunca mühlet vermeseydi bu yaptıklarınızdan dolayı hepinizi helak ederdi. Ancak unutmayınız ki sizin gibi zalimler için ahirette acı bir azap vardır.

22-Ey elçimiz Muhammed! Ahireti umursamayan müşriklerin hesap gününde çok pişman olduklarını göreceksin, fakat pişmanlıkları fayda etmeyecektir. Allah'ın birliğine ve elçilerine iman edip emir ve yasaklarına uyanlar ise cennet bahçelerinde ilahi nimetlerden diledikleri gibi faydalanacaklardır. İşte tevhide iman eden ve ilahi emir ve yasaklara uyan mümin kullarına müjdesi budur. Böyle güzel bir yolu tutanların ödülünü Allah fazlasıyla verecektir.
23-Çünkü O, hem bağışlayıcıdır, hem kendisine kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. Kullarının hatalarını bağışlar, güzel davranışlarını ödüllendirir.
Ey elçimiz Muhammed! O müşriklere şöyle seslen: "Ey müşrikler! Ben bu tebliğ görevi için sizden maddi bir karşılık beklemiyorum; sadece bu çağrıya ilgi göstermenizi istiyorum. Sizden istediğim, aramızdaki akrabalık hatırı için de olsa, beni ve bana inanan insanları rahat bırakmanızdır. (bkz.Taberi) Madem inanmıyorsunuz, bari tebliğ etmemize engel olmayın!" (bkz.Razi)

24-Ey Muhammed! Müşriklerin senin peygamberliğine inanmadıklarını, seni Allah'a iftira atan, yalan yere peygamberlik iddiasında bulunan biri olarak gördüklerini biliyoruz. Oysa bu ne kadar asılsız bir yakıştırmadır. Hiç düşünmezler mi? Sen Allah adına sözler uydurup insanlara anlatacak olsan Allah senin görmeyecek mi? Böyle bir durumda sana engel olmayacak mı? (bkz.İbn Atıyye) Hayır, doğrusu Allah'a iftira atanlar müşriklerin kendileridir. (bkz.Zemahşeri) Allah sana Kur'an'ı vahyetmektedir ve bu vahiy yoluyla tevhit hakikatini apaçık ortaya koyup şirki ortadan kaldırmaktadır. Hepinizin içinden geçenleri bilmektedir ve onlara gerekli karşılığı verecektir.
25-Eğer müşrikler tövbe edip, sana iman eder, Allah'ın emirlerine itaat ederlerse (bkz.Zemahşeri) Allah onları affeder. 
26-Zira O, tekliğine iman eden, emir ve yasaklarına uyanların tövbelerini kabul eder, dualarına icabet eder, hatta istediklerinden fazlasını verir. (bkz.Zemahşeri) Bu ilahi çağrıya kulak vermeyip, tevhidi ve peygamberliği reddetmekte ısrar edenler için ise çetin bir azap vardır. 

27-Doğrusu Allah, insanlara sınırsız ölçüde rızık verecek olsaydı, onlar şımarıp azgınlık yaparlardı. Çünkü O, kullarının ne olduklarını, ne yaptıklarını çok iyi bildiği için rızkı belli bir ölçüye göre vermektedir. 

28-Ey Allah nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip ona ortak koşan müşrikler! Allah, yarattığı bu muhteşem kainat düzeni içerisinde gökten yağmur yağdıran ve insanlar susuz ve çaresiz kalmışken onların imdadına yetişen yegane kudrettir.
29-Yerin ve göğün, içerisindeki bütün canlıların yaratılması da Allah'ın yaratıcılığını ve kudretini gösterir. Günü geldiğinde bütün bu varlıkları bir araya toplamaya da kadirdir, hepsinin üzerlerinde egemenlik sahibidir. Bütün varlığın sahibi O'dur, bu yüzden de kulluk edilmeye layık yegane kudrettir. Sizin medet umduğunuz varlıklar ise böyle bir güce sahip değildir. 

30-Başınıza gelen birçok sıkıntı kendi hatalarınızın sonucudur. Bununla beraber Allah, sizleri her yaptığınız hatadan dolayı da cezalandırmamaktadır.
31-Şunu bilin ki ne sizin ne de bir başkasının, Allah'ın kudretine karşı koyabilecek gücü vardır. O sizi cezalandırmak istediği vakit sizi O'ndan hiçbir şey koruyamaz.

32-Dağlar gibi devasa gemilerin denizlerde yüzmesi, O'nun yarattığı bu muhteşem düzen sayesindedir.
33-Bu düzen içerisinde rüzgarları yaratmamış olsaydı gemiler denizlerde yüzemezlerdi.
34-Dileseydi yaptıklarından dolayı onları cezalandırmak üzere helaka sürükler gemilerini batırabilirdi. (bkz.Yasin 36/41-44) Fakat O, merhametiyle muamele ederek tövbe etmeleri için onlara süre vermektedir.
35-Bütün bunlar, Allah'ın elçisine iman edenler için son derece ibretli işaretlerdir. Muhammed'in peygamberliğini ve Allah'ın tekliğini kabul etmeyenler (bkz.Taberi) bilmelidirler ki bu ilahi kudret karşısında hesap vermekten kurtulma şanslar yoktur.

36-Ey elçimizi inatla inkar eden müşrikler! Unutmayın ki dünyada sahip olduğunuz her şey gelip geçicidir. Allah'ın birliğine ve elçisine iman edip O'nun emirlerine uygun yaşayarak kazanacağınız ahiret nimetleri ise hem sonsuz hem çok daha iyidir.  
37-Bu nimetlere layık olacak müminler peygambere iman eder, kendilerine yaptığımız tevhit (bkz.Taberi) ve iman çağrısına uyar, büyük kötülüklerden/günahlardan ve fuhuştan uzak dururlar. 
38-Öfkelerine hakim olur, sahip oldukları malları yoksullarla paylaşır, namaz kılar (sadece Allah'a secde eder) ve birbirlerine hürmetkar davranır, istişare ederler. 
39-Zor durumda birbirlerine destek olurlar.

40-Ey elçimiz Muhammed'e iman edenler! Müşriklerin sizlere karşı yaptıkları kötülüklere denk olarak karşılık verme hakkınız vardır. Ancak, böyle bir hakkı ve gücü olduğu halde daha affedici ve bağışlayıcı davranmak isteyen kişi, gösterdiği sabrın ödülünü Allah katında alacaktır. (bkz.Taberi)
41-Doğrusu Allah insanlara zulmeden kimseleri sevmez, fakat haksızlığa uğradığı için kendini savunan kimsenin kınanacak bir tarafı yoktur. Böyleleri herhangi bir yaptırım ile karşılaşmazlar.
42-Yaptırım ile karşılaşacak olanlar, insanlara haksızlık ve zorbalık yapan, başkalarının can, mal emniyetini ihlal eden (bkz.İbn Atıyye) kimselerdir.
43-Diğer taraftan, sabırlı ve affedici davrananların yaptıkları takdire şayandır.
(İlk hukuk ayetleri)

44-Doğrusu işledikleri zulümler ve peygamberlere karşı takındıkları inkarcı tavırlar neticesinde ilahi cezaya müstehak olanlar, Allah'ın huzurunda medet umdukları varlıkların yardımını göremezler.
45-Ey elçimiz Muhammed! İşte böylelerinin cehennem azabı ile karşı karşıya geldikleri zaman pişmanlık içinde yalvardıklarını, "Bize ikinci bir şans daha verilemez mi?" dediklerini göreceksin. Zelil ve perişan bir vaziyette cehenneme atılırlarken çaresizlik içinde göz ucuyla etrafa bakındıklarını göreceksin. Müminler ise o gün büyük bir bahtiyarlık içinde şöyle diyeceklerdir: "Bu inkarcı ve zorba kimseler, kendi yaptıklarının sonucu olarak hem kendilerini hem de peşlerinden gidenleri perişan duruma düşürdüler." Gerçekten de böylesi zalimler orada sonu gelmez bir azaba maruz kalacaklardır. 
46-Şefaat bekledikleri, medet umdukları varlıklar o gün kendilerine yardım edemeyecektir. Böylece onların, şirk sebebiyle delâlette oldukları ve müstehak oldukları cezadan kurtuluş imkanı olmadığı ayan beyan ortaya çıkmıştır.

47-Ey müşrikler! Şefaatlerini umup ortak koştuğunuz varlıkların yarar sağlamayacağı hesap günü gelmeden önce elçimizin mesajına iman ediniz! Çünkü o gün muhakkak gelecektir ve hiç kimse o günde kendisine Allah'tan başka bir yardımcı bulamayacaktır.

48-Ey elçimiz Muhammed! Eğer senin bu çağrına yine de iman etmiyorlarsa artık kendini üzme! Çünkü biz seni onların başlarına bekçi göndermedik. İman etmelerinden sen sorumlu değilsin! Senin görevin mesajı duyurmaktır. İşte ilahi nimetlere karşı nankörlük edenlerin durumları budur. Onlar nimetler içerisindeyken gayet memnundurlar, fakat kendi kusurlarından dolayı sıkıntılar yaşamaya başladıkları vakit nankörlük yapar, hatta seni suçlayarak, "Bütün bunlar senin uğursuzluğun yüzünden başımıza geldi" derler.
49-Oysa bütün varlık Allah'ın mülküdür. Her şeyin yaratıcısı da, sahibi de O'dur. Dilediği gibi yaratır, dilediğine kız çocuğu, dilediğine erkek çocuğu verir.
50-Dilediğine ikisini birden verir ve dilediğine de hiçbirini vermez. Bütün bunları sınırsız ilmi, hikmeti ve kudretiyle yapar.

51-Ey Muhammed'in peygamberliğini reddeden ve buna bahane olarak, "Allah peygamber gönderecek olsaydı melek gönderirdi" diyen Mekke müşrikleri! (bkz.İbn Aşur) Bilin ki Allah bundan önce birçok peygambere değişik şekillerde vahyettiği gibi şimdi de elçisi Muhammed'e vahyetmektedir. Nitekim geçmişte peygamberlere kah ilham yoluyla kah perde arkasından (Musa (a.s.) ‘a Tur dağı civarından ağaç arkasından Allah tealanın seslenmesi gibi (Bkz. Kasas 28/30)) (bkz.Abdülaziz Bayındır) kah vahiy meleğini göndererek mesajını iletmiştir. Bunun dışında bir yolla sizlere mesajlarını iletmesi söz konusu değildir. O halde bir beşerin peygamber olmasını yadırgayıp da Muhammed'in risaletini reddetmeyin! Bilin ki Allah sizin yakıştırmalarınızdan münezzehtir, melekleri elçi olarak göndermek yerine aranızdan bir beşeri peygamber olarak göndermekle sizin için en uygun olanı yapmaktadır. (bkz.Alusi)

52-Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin seni yalanlamalarına üzülme, zira biz sana kendi katımızdan vahiy göndermekteyiz! (bkz.İbnü'l-Cevzi, İbn Aşur) Nitekim sen daha önce ilahi kitapları bilmiyor olduğun halde şimdi geçmişteki ilahi kitapların mesajının aynısını tebliğ etmektesin. Onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getirmekteyiz. Sen doğru yolu gösteriyorsun.
53-Böylece insanları bütün kainatın yaratıcısı ve maliki olan Allah'ın gösterdiği dosdoğru tevhide davet etmektesin. Seni inkar eden müşrikler şunu iyi bilmelidirler ki herkes sonuçta Allah'ın huzuruna toplanıp hesaba çekilecektir ve onların bu davranışları cezasız kalmayacaktır. (bkz.Maverdi, Kurtubi)

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR