3 Haziran 2017 Cumartesi

KURAN -60- (41) FUSSILET SURESİ TÜRKÇE ÖZÜ

(Bismillahirrahmanirrahim)
(her şeye) Yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lütuf, ihsan, rahmet bahşeden, rahmetiyle sayısız nimetler ihsan eden, merhameti ve rahmeti bol, kulluk edilmeye layık tek ilah Allah'ın ismi ile (yardımıyla) (başlanır)
\Aynı zamanda müşriklerin bir işe başlarken Allah yerine kendi ilahlarının adlarını zikretmelerine nispettir\

FUSSILET = Kapsamlı açıklama
54 Ayet - /Açık ve anlaşılır Kur'an/

----- Mekke döneminin yedi - dokuzuncu yılları arasında, Hz.Muhammed ve ona inananların Ebu Talip mahallesinde muhasara altında tutuldukları dönemde vahyedilmiştir. (bkz.Cabiri) Müşriklere yönelttiği uyarılar başta olmak üzere birçok noktada, bir önceki Mü'min suresi ile ortaklık arzeder. Diğer taraftan yaratılıştaki mükemmel ahenge vurgu yapılarak Allah'ın azametine dikkat çekilir. Bazı varlıkları Allah nezdinde şefaatçi kabul edip tâzim etmenin yanlışlığı ortaya konur. Hz.Muhammed'e ve müminlere teselli verilirken, müşriklere uyarılarda bulunulur. -----
(bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun, İndirildiği dönemin ışığında Kur'an tefsiri)

AÇIK ve ANLAŞILIR KUR'AN

1-Ha mim (Huruf-ı mukattaa)

Ey müşrikler!
2-Elçimiz Muhammed'e vahyetmekte olduğumuz ve sizlere tevhidin bütün delillerini tafsilatlı olarak anlatan, kendisine iman edenlere cennet müjdesi, iman etmeyenlere ise cehennem uyarısı yapan bu Kur'an, onun kendi sözü değil, rahman ve rahim olan Allah tarafından indirilmiştir.
3-Anlamanız için sizin diliniz Arapçayla vahyettiğimiz ilahi vahiydir.
4-Ne var ki çoğunuz kibrinizden dolayı, elçimizin bu çağrısına kulak vermemekte, Kur'an'ın ilahi vahiy olduğuna iman etmemektesiniz. (bkz.Taberi)

5-Ey elçimiz Muhammed! Müşriklerin senin tevhit çağrına karşı adeta alay edercesine, "Söylediklerin aklımıza yatmıyor, zaten söylediklerinde de pek kulak verilecek bir şey yok, (bkz.Taberi)  üstelik seninle aramızda aşılmaz engeller var, (bkz.Zemahşeri) çünkü bizim ilahlarımızı inkar ediyorsun. (bkz.Taberi) Bundan böyle istediğini yap, görelim bakalım!" dediklerini biliyoruz. 
6-Sen onların bu tavırlarına aldırma ve şöyle cevap ver: "Ben bir melek değilim, sizler gibi insanım, (bkz.Zemahşeri) fakat Allah beni peygamber olarak seçip kendisinden başka hiçbir şeye kulluk etmememiz gerektiğini vahyetmiştir. O halde gelin benim peygamberliğimi kabul edin, (bkz.Zemahşeri) şirkten tövbe edip tevhide dönün. Çünkü ahiret sorumluluğunun bilinci ile yaşamayan, 
7-İnançlarını ve gönüllerini şirk pisliğinden temizlemeyen sizin gibi müşriklerin sonu kötü olacaktır. (*)
(*) Yedinci ayette geçen "zekat" kelimesi İslam'ın kurumsal zekat ibadetini ifade etmediği açıktır. Çünkü bu ayet, zekat ibadetinin henüz farz kılınmadığı Mekke döneminde nazil olmuştur. (bkz.Hasan Elik & Muhammed Coşkun)
8-Tevhide ve peygamberlere iman edip ilahi emir ve yasaklara uygun yaşayanlar Allah tarafından, bitmez tükenmez bir ödüle layık görüleceklerdir.

KAİNATIN YARATILIŞININ TEVHİDE DELALETİ 

9-Ey elçimiz Muhammed! Allah katında bazı varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşan müşriklere şöyle seslen: "Sizler sadece Allah'a kulluk etmek yerine yeri iki günde yaratan O'na ortaklar koşarak Allah'ın sizlere verdiği nimetlere nankörlük etmiş oluyorsunuz.  
10-Oysa yaşamanız için yeryüzünü, dağları, ırmakları, bitkileri yaratan, gökyüzünü inşa ederek dünyayı mükemmel hale getiren ve istifadenize sunan Allah'tır.
11-Yer, gök ve bütün kainat O'nundur. Yeryüzünü ve gökyüzünü yaratıp "İsteyerek veya istemeyerek emrime girin" demişti. Yeryüzü ve gökyüzü "İsteyerek emrine giriyoruz" diye cevapladılar.
12-Muazzam bir düzen içerisinde yaratılan şu kainatta bulunan her şey iki günde yedi kat göğü yaratan O'nun mutlak egemenliği altındadır. Dolayısı ile O'nun vahyettiği Kur'an'a, müşriklerin iddia ettiği gibi cinlerin veya şeytanların müdahale etmeleri mümkün olmadığı gibi, O'nun elçisinin cinlerle irtibat kurduğunu iddia eden mecnun, şair ve kahin gibi kimselere benzetmek de asılsız ve yakışıksızdır. Allah'a ortak koşmak düpedüz nankörlüktür."

AD ve SEMUD KAVİMLERİNİN HELAKİ ÜZERİNDEN MÜŞRİKLERE SON UYARI 

13-Eğer buna rağmen seni yalanlamaya ve tevhitten yüz çevirmeye devam ederlerse o zaman onlara şöyle de: "Ben sizi uyardım! Tıpkı Ad ve Semud kavimleri gibi ilahi azaba maruz kalabilirsiniz.
14-Vaktiyle onlara da peygamberler tevhit mesajını getirmiş, onlar ise, "Allah peygamber göndermek isteseydi melek gönderirdi, sizin gibi insanlardan peygamber mi olur, biz size inanmıyoruz" demişlerdi.
15-Ad kavminin ileri gelen inkarcıları, sahip oldukları güç ve kuvvete aldanarak kibirlenmiş, Allah'ın kendilerinden daha güçlü toplumlar yarattığını düşünmeksizin "Bizden güçlüsü mü var!" diye peygamberlere karşı kibirlenmişlerdi.
16-Bunun üzerine Allah, aralıksız olarak günlerce devam eden bir kasırga ile onları yerle bir etmişti. Kendilerini ahirette bekleyen o müthiş azaba maruz kalmadan önce, dünya hayatında böylesi ağır bir azaba uğrayıp çaresiz kalmışlardı.
17-Semud halkı ise Allah'ın kendilerine gösterdiği dosdoğru tevhit yolu dururken şirki tercih etmiş, peygamberlere iman edip dünya ve ahiret mutluluğunu kazanma fırsatına sahip oldukları halde bu fırsatı geri çevirmişlerdi. Bu yüzden Allah onları alçaltıcı bir azaba maruz bıraktı.
18-Peygamberlere iman edip şirk inancından uzak olanlar ise bu ilahi azaba maruz kalmaktan kurtulmuşlardı. İşte ben size mesajımı tebliğ etmiş bulunuyorum. Artık sizler bu iki toplumun başına gelenlerden ders almalı ve kararınızı vermelisiniz!" 

HESAP GÜNÜ UYARISI

Ey müşrikler! Muhammed'in peygamberliğine inanmamakta ısrar ederken şunu unutmayın;
19-Allah'ın düşmanları, cehenneme sevk edilmek üzere bölük bölük bir araya getirilecekler.
20-Sizin gibi peygamber düşmanı müşrikler kıyamet gününde cehennem ateşinin başına toplandığında, yaptıklarının yanlış olduğunu itiraf etmek durumunda kalacaklardır, çünkü gözleri, kulakları ve derileri yaptıklarına şahitlik edecektir. 
21-Organlarının bu şahitliğine içerleyip, "Size ne oluyor! Niçin aleyhimize şahitlik ediyorsunuz?" dediklerinde ise "Her şeye hakim ve kadir olan rabbimizin emri ile hareket ediyoruz, her şeyi kendi dili ile konuşturan Allah bizleri de dile getirdi!" cevabını alacaklardır.
22-Ey kendilerini doğru yolda gören ve şirk ile iftihar eden müşrikler! Dünyada aleni olarak şirk koşan ve bununla iftihar eden siz değil miydiniz? O halde neden şimdi bu halinizin uzuvlarınız tarafından ifşa edilmesini yadırgıyorsunuz. Doğrusu sizler birçok davranışınızın Allah nezdinde makbul olduğunu iddia ediyordunuz.
23-İşte bu düşünceniz sizi şirkte ısrar etmeye ve helak olmaya sürükledi.

24-Sizler gibi ahireti hiç umursamadan yaşayan ve Allah'ın peygamberine iman etmeyenlerin varacağı yer cehennemdir. O'nun azabına dayanabilirseniz dayanın bakalım! Dünya hayatında iken iman etmeyip o gün iş işten geçtikten sonra iman etseniz bile kabul edilmeyecektir.

25-Doğrusu müşrikler tıpkı kendileri gibi şeytanlaşmış kimselerle dostluk kurmakta (bkz.Zemahşeri) ve tevhitten uzaklaşma konusunda onları desteklemektedirler. Böylece hep birlikte, yapmakta olduklar şeyin doğruluğuna inanmakta ve geçmişten beri kendilerine benzer kimselerin yoluna girerek cehennem azabına müstehak olmaktadırlar. 

26-Elçimiz Muhammed'e vahyettiğimiz Kur'an ayetlerinin insanları tevhit yoluna yönlendirmede etkili olacağını gördükleri için aralarında karar almış (bkz.Razi) ve insanların onu dinlemesine engel olmaya çalışmışlardır. 
27-Fakat Allah onların bu yaptıklarını bilmektedir. ve elbette cezasız bırakacak değildir. 
28-Allah'ın peygamberini yalanlamanın ve bu tavrı takınmanın cezası olarak cehennem ateşine girecek ve orada sonsuza kadar (bkz.Taberi) kalacaklardır.

29-Fakat dünya hayatında başkalarından etkilenerek peygamberleri yalanlayanlar o gün ilahi azapla karşılaştıklarında pişmanlık içerisinde şöyle diyeceklerdir: "Allahım! Bizi bu hale düşüren, tevhitten saptırıp peygamberlere muhalif hale getiren şu elebaşılarını ve ruhani varlıkları karşımıza çıkar da onları ayaklarımızın altına alalım!"

30-Oysa hayatları boyunca tevhit çizgisinde sebat eden, Allah'ın emir ve yasaklarına itaat eden müminler (bkz.Taberi) ölüm anında (bkz.Taberi, Zemahşeri) kendilerine gelen meleklerin, "Korkmayınız, üzülmeyiniz, müjdeler olsun size! Şimdi Allah'ın size vaat ettiği cennet nimetine kavuşacaksınız
31-Dünya hayatında olduğu gibi burada da bizler sizin dostlarınız olacağız. Cennette istediğiniz her şeye sahip olabileceksiniz.
32-Bu, merhameti sonsuz, bağışlaması engin olan Allah'ın sizlere bir lutfudur" müjdesini alırlar.

PEYGAMBERİN ÇAĞRISI 

33-Ey müşrikler! Allah'ın tekliğine iman eden, O'nun emirlerine itaat ederek yaşayan, sadece Allah'a kulluk eden bir müslüman olduğunu ilan eden ve sizleri bu inanca çağıran elçimiz Muhammed'in çağrısından daha güzel bir çağrı var mıdır?

TEVHİT İTAAT, ŞİRK İSYANDIR 

34-Ey elçimiz Muhammed! Elbette biz senin bu tevhidin ile müşriklerin sana ve Kur'an'a karşı takındıkları tavrı aynı kefeye koyacak değiliz, çünkü tevhit ile şirk, Allah'a itaat ile isyan bir tutulmaz. (bkz.Taberi) Allah, hepinize layık olduğunuz karşılığı verecektir. Bu yüzden sen, müşriklerin taşkınlıklarına karşı sabırlı ve dayanıklı ol, onlara karşı yumuşak, anlayışlı ol! (bkz.Merâgi) Eğer bu şekilde onların taşkınlıklarına ve kendini bilmezliklerine sabretmeyi başarırsan, bugün sana karşı amansız düşman olanların bir süre sonra çok yakın dost olduklarını, sana iman ettiklerini göreceksin. (bkz.Merâgi
35-Fakat bunu ancak büyük bir kararlılık ve sabır sahibi kimselerin başarabileceğini unutma
36-Ve şeytan seni bu kararlılığından vazgeçirmeye çalıştığı anda Allah'a dua et, O'ndan yardım dile! O'nun seni ve müşriklerin sana yaptıklarını çok iyi bildiğini, her şeyi duyduğunu unutma!

ALLAH'IN YARATTIĞI VARLIKLARI İLAHLAŞTIRMANIN ELEŞTİRİSİ 

37-Allah'tan başka hiçbir varlığın kulluğa layık olmadığını gösteren delillerden biri de O'nun yarattığı şu muazzam kainattır. Güneş, ay, gece ve gündüz hep O'nun kudret ve büyüklüğünü gösteren alametlerdir. (bkz.Taberi) Ne var ki bazı insanlar Allah'a kulluk etmek yerine, O'nun yarattığı güneşe ve aya tazimde bulunurlar. Halbuki Allah bunları yaratıp sizin istifadenize sunmuştur. Bu yüzden, onlara değil onların yaratıcısı olan Allah'a kulluk ediniz. 
38-Eğer sizleri tevhide çağıran Muhammed'i peygamberliğe layık görmüyor, "Bir insan mı bizi Allah'ın gösterdiği doğru yola yola götürecek" diyerek ona karşı büyüklük taslıyor, getirdiği mesaja iman etmek ve şirki bir kenara bırakmak istemiyorsanız şunu bilin ki gece gündüz Allah'ı tesbih eden nice değerli muvahhidler vardır.

39-Yine Allah'tan başka hiçbir varlığın kulluğa layık olmadığını gösteren delillerden biri de, kuraklık döneminde cansız ve bitkin duran toprağın yağmurla birlikte canlanıp yeşermesidir. İşte gökten yağan yağmur ile toprağa böylesine hayat veren Allah, sizleri de öldükten sonra diriltecek ve hesaba çekecektir. Allah'ın gücü ve kudreti sınırsızdır.  

40-Tevhidi gösteren bu kadar açık ve net delilleri görmezden gelen ve elçimiz Muhammed'e vahyettiğimiz Kur'an'a iman etmeyen, ayetlerimizi saptırmaya çalışan (*) müşriklerin yaptıklarını elbette biliyoruz. Böylelerinin sonu yüzüstü cehennem ateşine atılmak olacaktır. Şimdi söyleyin bakalım ey müşrikler! Kıyamet günü ilahi azaptan kurtulup cennete gitmek mi, yoksa bu şekilde cehenneme atılmak mı iyidir? Bu dünyada elçimize iman edip Allah'ın emirlerine göre yaşama konusunda tercih sizindir. İstediğinizi tercih edin ama yaptığınız her şeyin Allah tarafından görüldüğünü ve hesaba çekileceğinizi unutmayın!
(*) Aslında, Türkçe'deki tam karşılığı "yamuk yapmak" Yamukluk yapmak diye tercüme ettiğimiz kelime ilhad'dır; lahd kökünden gelir. Lahd, kabirlerde kıble tarafına açılan yarım daire şeklindeki oyuktur, ölünün yüzü ve göğsü o oyuğa yapıştırılarak kabrin orta kısmı boşaltılır. Ayetler ortadayken kendini bu şekilde kenara çeken ve ayetleri duymamış gibi davrananlar ilhadda bulunmuş olurlar. Bir çok kimse vardır ki okuduğunuz ayeti duyar ve anlar ama hesabına gelmediği için duymazlıktan gelir; susar ve hiç bir şey konuşmaz.
Yamukluk yapma kelimesi Türkçe bakımından uygun düşüyor. Onun yerine "kendini kenara çekenler" veya "kenara çekilenler" de denebilir. (bkz.Abdülaziz Bayındır)

KUR'AN'IN İLAHİ KAYNAK OLUŞU 

41-Doğrusu Allah'tan geldiğine inanmadığınız şu Kur'an gerçekten de sonsuz kudret sahibi olan Allah'ın vahyettiği bir kitaptır ve içerdiği mesajlarda en ufak bir yanlışlık söz konusu değildir.
42-İddia ettiğiniz üzere şeytanın yahut diğer varlıkların, elçimize vahyettiğimiz Kur'an'a müdahale edip bir şeyler karıştırmış olmaları asla mümkün değildir. Onu vahyeden, kulluk edilmeye layık yegane kudret olan ve kulları için en iyisini murat eden Allah'tır. Dolayısıyla elçimiz Muhammed'in sizin iddia ettiğiniz gibi kahin, şair veya mecnunlarla bir tutulması asla doğru değildir.

PEYGAMBER'İN "BEŞER"LİĞİ ve KUR'AN'IN ANLAŞILIR "DİL"İ 

43-Ey elçimiz! Müşriklerin senin beşer olmanı bahane ettiklerini, "Allah bize mesaj göndermek isteseydi melek gönderirdi" dediklerini biliyoruz. Fakat sen onların bu sözlerine aldırma! Çünkü onların sana söyledikleri bu sözlerin aynısını, daha önce helak ettiğimiz toplumlar da peygamberlerine söylemişlerdi. Doğrusu Allah onlara, iman edip kendilerini kurtarmaları için süre tanımaktadır. O çok merhametlidir. Ancak ısrarla inkar edenleri de en nihayetinde gerekli cezaya çarptıracaktır.

44-Oysa biz onlara kendi dilleriyle konuşan içlerinden bir insan değil de bir melek bile göndermiş olsaydık onu anlamayacaklar ve, "Ayetlerini anlamıyoruz, Arap'a yabancı dilde kitap olur mu?" diyerek inkar edeceklerdi. O halde onların bu bahanelerine aldırma ve şu hakikati söyle: "Bu Kur'an, kendisine iman edenleri doğru yola, tevhide götürür, şirk hastalığından kurtarır. Ama sizler onun bu rehberliğinden istifade etmek yerine adeta kulakları sağır, gönülleri kararmış bir şekilde davranıyorsunuz. sanki onun mesajını uzaklardan duymuş, fakat anlamamış gibi davranıyorsunuz!"

45-Nitekim biz daha önce Musa'ya da, tıpkı sana gönderdiğimiz gibi ilahi kitap göndermiştik, fakat sana olduğu gibi ona da karşı çıkılmıştı. Doğrusu senin rabbin insanlara dünya hayatında inanıp inanmama özgürlüğü vermiş ve onlara yaşamları boyunca  bu fırsatı tanımıştır. Eğer onlara vereceği azabı kıyamete ertelememiş (bkz.Taberi) olsaydı hepsini derhal helak ederdi. Çünkü onlar, asılsız iddialara kapılıp hem elçimiz Muhammed, hem de Kur'an hakkında bir türlü şüpheden kurtulamamışlardır. 

46-Allah'ın peygamberlerine iman eden ve O'nun emirlerine uygun yaşayanlar kazançlı; tam tersini yapanlar ise zararlı çıkarlar! İman eden kendi lehine, inkar eden ise kendi aleyhine hareket eder. Ödülü ve cezayı kendisi hak eder. Yoksa Allah kimseye zulmedecek, haksız yere ceza verecek değildir. (bkz.Taberi)

MÜŞRİKLERİN KIYAMETTEKİ PİŞMANLIKLARI 

47-Allah nezdinde bazı varlıkları şefaatçi kabul edip O'na ortak koşan ve kendilerine ilahi azap uyarısı yapıldığında elçimize, "Vaat ettiğin azabı getir de görelim, ne zamanmış şu bahsettiğin kıyamet?" diye meydan okuyan müşrikler şunu bilmelidirler ki kıyametin ne zaman kopacağını sadece Allah bilir. Allah aynı zamanda onların bu küstahça davranışlarını da görmektedir. Kabuğundan çıkıp tomurcuk açan meyve çekirdeğinden, doğan her canlıya kadar, O'nun bilgisi dışında kalacak hiçbir şey yoktur. Kıyamet günü geldiğinde müşrikleri huzurunda hesap vermek üzere toplayacak ve "Şefaatçi kabul edip ortak koştuğunuz varlıklar nerede?" (bkz.Teysir) diyecektir. Onlar ise büyük bir pişmanlık içinde, "Rabbimiz! Sana ortak koştuğumuz varlıkların hiçbir ilahi güç sahibi olmadıklarını itiraf ediyoruz" diyeceklerdir.
48-Çünkü medet umdukları varlıklar fayda etmemiş ve çaresiz bir şekilde ortada kalakalmış olacaklardır.

MÜŞRİKLERİN DÜNYADAKİ İKİYÜZLÜLÜKLERİ 

49-Müşrikler dünya malı ve zenginlik isteyecekleri zaman Allah'a dua etmeyi ihmal etmezler. Başlarına bir sıkıntı geldiği zaman da ümitsiz ve karamsar olurlar.
50-Sıkıntılarını giderip kendilerini bolluğa ve rahatlığa kavuşturduğumuzda şükretmek bir yana, kazandıklarını kendi marifeti sayar, kıyameti ve hesap gününü umursamaz hale gelirler. Kendilerine ilahi hesabı hatırlatanlara ise, orada da en güzel kazanca sahip olacaklarını söyleyerek karşılık verirler. Nimetlere karşı nankörlük eder, bütün nimetleri Allah'tan aldıkları halde, başka varlıkları şefaatçi kabul edip şirk koşarlar. Nankörlük edenlere dünya hayatında neler yaptığını tek tek hatırlatıp, elbette onlara ağır bir azap tattıracağız.  
51-Onlara iyilik ettiğimizde yan çizip kenara çekilir, dara düştüklerinde ise, o varlıklara değil Allah'a yalvarmaya başlarlar.

TEVHİT İNANCININ ZAFERİ 

52-Ey Muhammed! Senin peygamber, Kur'an'ın da ilahi kelam olduğuna inanmayan müşriklere de ki: "Bir düşünün bakalım! Ya gerçekten ben haklıysam, sizler Allah'tan gelen sözleri inkar ediyorsanız haliniz ne olur? O zaman ahirette kimin durumu vahim olur?"

53-Gerçek şu ki biz, elçimiz Muhammed'e vahyettiğimiz bu tevhit çağrısını eninde sonunda zafere ulaştıracak, hem çevre bölgelerde hem de bizzat Mekke'de bu dinin yayılmasını nasip ederek Mekkeli müşriklerin onun hak olduğunu anlamalarını sağlayacağız. Tevhidin muzaffer olacağına dair bu ilahi vaadin tahakkuk ettiğini gördüklerinde, Kur'an'ın her şeyi bilen Allah tarafından inzal edildiğini de anlayacaklardır. 
54-Fakat müşrikler, öldükten sonra Allah'ın huzuruna çıkıp hesaba çekileceklerini pek akıllarına getirmedikleri, mahşer gününü umursamadıkları için böylesine küstah davranabilmektedir. Ancak Allah, elbette ki her şeyden haberdardır.

(Surelerin Türkçe özü için, Sayın Hasan Elik ve Sayın Muhammed coşkun hocalarımızın ilmine ve onların "İndirildiği Dönemin Işığında Kur'an Tefsiri - Tevhit mesajı" isimli muhteşem eseri ile Sayın Abdülaziz Bayındır hocam ile Sayın Hakkı Yılmaz hocalarımın ilimlerine minnettarım)

Diğer sureler için link;
TÜRKÇE ÖZLÜ KURAN ve DİĞER YAZILAR